بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Müslümanlar! Artık Zamanı Gelmedi mi?
Tagut diktatörün ve mücrim zümresinin İslam'a ve Müslümanlara karşı zulmünün son zamanlarda doruk noktaya ulaştığı herkesçe aşikardır. Zira artık maskesini çıkardı ve gerçek yüzünü gösterdi. Bir kimsenin bu gerçeği görmesi için siyasi veya düşünür olmasına gerek yoktur. Bunun için medya ortamına çıplak gözle bakmak yeterlidir. Aşağıda örnek olarak son zamanlarda meydana gelen birçok hadise vereceğiz.
- Sakalları yüzünden yüzlerce Müslüman tutuklanması ve sakallarının zorla kesilmesi
- Hatiplerin cuma salahında ümmete vereceği vaaz konularının "Din Komisyonu" tarafından belirlenmesi, bu konuların genelinin İslam'a aykırı olması ve bu tagutun beşeri hükümetini övmesi
- Hiçbir hukuki dayanak olmaksızın farklı gerekçeler altında Duşanbe şehrinin mahallelerinde onlarca mescidin kapatılması
- İslam'ın hükümlerini objektif şekilde açıklayan, otoritelerin istediği gibi onları övmeyen, bundan dolayı Müslümanların genelinin sevgisine mazhar olan İşân Nureddincan ve el-Hac Mirzâ gibi 25'in üzerinde imam ve hatibin açığa alınması
- 2009-2010 yıllarında müfredata konulan ve henüz kitabı basılmayan "İslam'ı Öğrenmek" dersinin okul müfredatından kaldırılması ve yerine "Tacik Halkının Tarihi" dersinin konması
- Özellikle Hizb-ut Tahrir üyeleri olmak üzere siyasi ve siyasi olmayan İslami hareketlerin üyelerinin tutuklanması ve 5 ila 18 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması
- İslam'ı ve Müslümanları hedef alan "Ebeveynin çocuğun eğitiminden ve terbiyesinden sorumluluğu" hakkındaki kanun taslağı ve bununla Müslümanlar olarak bizlerin ve sizlerin evlatlarının İslam'dan ve tüm tezahürlerinden uzaklaştırılmalarının hedeflenmesi
- Evlenme yaşının 18'e çıkarılması
Verdiğimiz bu hadiselerin hepsi de son iki ay içerisinde meydana gelmiş olup diktatör hükümetin kafir efendilerinin emirleri doğrultusunda İslam'a ve Müslümanlara yönelik savaşındaki darbelerinden bir darbedir. Bu tagutun İslam'a ve Müslümanlara yönelik cürümleri herkesçe açık olduğuna göre bunun detaylarına girmeyeceğiz.
İstatistiklere göre Tacikistan'daki Müslümanlar nüfusun %97'den fazlasını oluşturmaktadır. Dolayısıyla yukarıdaki İslam'a ve Müslümanlara yönelik mezkur cürümler, nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir ülkede meydana gelmektedir. Hükümetin yetki sahibi memuru, bakanı, dairesi, gazetecisi, aydını, siyasisi, alimi ve İslam'ı savunduğunu iddia eden hareketleriyle bu halkın hepsi, selef-i salihin ve Allah'ın Kur'an'da övdüğü "insanlar için çıkarılmış en hayırlın ümmetin" zürriyetinden değil mi? Yoksa buna rağmen Rablerinin dininin ve ırzlarının çiğnenmesine sessiz kalacak derecede dinlerinden ve dinlerinin değerlerinden uzaklaştılar mı? Bu zulme karşı sessiz kalmalarının doğru olmadığını bir kez olsun tedebbür etmezler mi? Yoksa zulüm ve saldırı zuhur ettiğinde dinlerinin kedilerine neyi emrettiğini unuturlar mı? Yoksa Allah'ın rızasının uzak ve imkansız olduğunu mu sanıyorlar? Yoksa ahiret günü, cennet ve cehennem zihinlerinden uzaklaştı veya bunlara olan imanlarını mı yitirdiler? Yoksa bu kişiler, İslam'ın bazı cüzî amellerini yaparak ve diğer önemli meseleleri önemsemeyerek Cebbar-ul Kahhar ve'l Müellim olan Allah'ın azabından kurtulacaklarını mı zannediyorlar? Bu insanlar ne zannediyor?!
Ey Mazlum Ümmet!
Ey Ümmet-i Muhammed!
Bizler Hizb-ut Tahrir / Tacikistan olarak -çiftçisinden, öğretmeninden, aliminden, yetki sahibi amirine, memuruna hatta bakanına, bakanlık memurlarına kadar- sizlerin hepinizin mücrim ve zalim devlet başkanlarının zulmünden bıktığını biliyoruz. Çünkü sizler, onların kafir efendileri ile birlikte ümmetin servetlerini nasıl yağmaladıklarını, ırzlarınızı ve dininizi nasıl çiğnediklerini görmektesiniz. Böylece insanlar, fakirlik, açlık ve haklarının çiğnenmesinden dolayı fizikî ve manevî sıkıntılar çeker oldular. Bizler bunun farkında ve hissindeyiz. Bu yüzden yüreklerimiz parçalanmaktadır. Evet, sizler bundan bıktınız. Ancak sizler, sessiz kalkmaktasınız ve karşı çıkmak için seslerinizi yükseltmemektesiniz. Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in haber verdiği üzere kalplerinize vehnin yerleştiğinde şüphe yoktur: يُوشِكُ أَنْ تَدَاعَى عَليكُم الأُمَمُ كما تَدَاعَى الأَكَلَةُ عَلَى قَصْعَتِها، فَقَالَ قَائِل: وَمِنْ قِلَّةٍ نَحْنُ يَوْمَئِذٍ؟ قَالَ بَلْ أَنْتُمْ يَوْمَئِذٍ كَثِيرٌ وَلَكِنَّكُمْ غثاء كَغِثَاءُ السَّيْلِ، وَلَيَنْـزَعَنَّ الله مِنْ صُدُورِ عَدُوِّكُم المَهَابَة مِنْكُمْ وَلَيَقْذِفَنَّ الله فِي قُلُوبِكُمُ الوَهْن، فَقَالَ قَائِل يَا رَسُولَ الله وَمَا الوَهْن قَالَ حُبُّ الدُّنْيَا وَكَرَاهِيةُ المَوْت "Yiyicilerin (oburların) tabakları üzerine üşüşmeleri gibi ümmetlerin (diğer milletlerin) sizin üzerinize üşüşmeleri yakındır." Birisi dedi ki: "Yâ Rasûl Allah! Bu, bizim o zaman (sayıca) az olmamızdan mıdır?" Dedi ki: "Bilakis siz o zaman çok olursunuz, velâkin selin köpüğü gibi bir köpük (ağırlığında) olursunuz. Allah mutlaka düşmanlarınızın göğüslerinden sizin heybetinizi çıkaracak ve sizin kalplerinize de Vehn atacaktır." Birisi dedi ki: "Yâ Rasûl Allah, Vehn de nedir?" Dedi ki: "Dünyayı sevmek ve ölümü kerih görmektir." [Ebu Davud]
Kurtulmanız ve şeriatın gereklilikleriyle amel etmeniz için vehni kalplerinizden çıkarmanızın ve Allah'ın şeriatına yönelmenizin zamanı gelmedi mi? Allahutela, şöyle buyurmuştur: فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي وَلأُتِمَّ نِعْمَتِي عَلَيْكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ "Siz de onlardan korkmayın, benden korkun. Hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım, hem gerek ki doğru yolu bulasınız." [Bakara 150]
Ey Tacikistan'daki Müslümanlar!
Ağızlarınızdan sessizlik mührünü kaldırıp atarak haklarınızın çiğnenmesine ve daveti taşıyan ümmetin muhlis evlatlarının doğru düzgün şekilde yaşama haklarından mahrum edilmesine karşı tepki seslerini yükseltmenizin zamanı gelmedi mi? Rabbinizin dinini güçlendirmek için ciddice ve fedakarca çalışmaya başlamanızın ve cüzî amellerle kendinizi kandırmayı bırakmanızın zamanı gelmedi mi?! Zalime engel olup onu devirerek adil bir İmamı/Halifeyi ve gerçek İslamî bir yönetimi/Raşidi Hilafeti ikame etmenizin zamanı gelmedi mi?! Gerçek davet taşıyıcıları olan Hizb-ut Tahrir şebabının saflarına katılmanızın ve hedefe ulaşma yolunda kolları sıvamanızın zamanı gelmedi mi?! Ölümden korkmanın ve dünya sevgisinin yerini Allah'tan korkmaya ve Azze ve Celle'yi sevmeye terk etmenizin zamanı gelmedi mi?!
Ey Tacikistan'daki Müslümanlar!
Bizler Hizb-ut Tahrir / Tacikistan olarak sizlere deriz ki artık zaman, geldi de geçiyor bile! Bu meselenin cüzî amellerle çözülmeyecek hayati bir mesele olduğunu biliniz ve dikkat ediniz. Aklınızdan bu hayali çıkarınız. Hayati mesele, parlamentoda milletvekili olmakla, sandalye çoğunluğunu elde etmekle veya İslam'ın hükümlerini pratikten yoksun teorik şekilde öğrenmekle veya kitaplar çıkarmakla veya mescitler inşa etmekle veya ahlaka davet etmekle veya ibadetsel ve akaidi tartışmalarla yada ihtilaflarla meşgul olmakla veya bu ateist hain yöneticilerden medet ummakla çözülmez. Bilakis çözüm yolu, Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in bisetinden hicret etmesi, devleti kurması ve refik-ul alaya intikal etmesine kadarki olan çalışmasında açıkladığı metottur. Yani mesele, tüm mefhumlarında ve amellerinde Allah'ın şeriatını takip eden ve Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in amellerini örnek edinen ideolojik siyasî bir hizb ile birlikte fikrî çatışma ve siyasî mücadele yapmakla çözülür. Bugün Tacikistan'da dahil tüm dünyadaki Müslümanların genelinin zihnine bu kitlenin Hizb-ut Tahrir olduğu yer etmiştir. Hizbin muhlis şebabı, vahşî zulümlere ve uzun süreli hapislere maruz kalmalarına rağmen bu alanda 10-15 senedir sabır ve sebat ile çalışmaktadır. Ancak ne üzücüdür ki Müslümanlar, hizbin samimiyetini ve ihlasını bilmelerine ve çalışmaya muktedir olmalarına rağmen otoritenin zulmünden korkarak onunla birlikte çalışmaktan kaçınmaktadırlar. Hizbin saflarındaki kardeşlerinizle birlikte çalışmalı, onu omuzlarınıza almalı, hep birlikte onu savunmalı, onunla birlikte dünyanın ve ahiretin saadetine yürümeli ve Allah'tan başka hiçbir kınayıcının kınamasından korkmamalısınız ey Müslümanlar..!
Ey Tacikistan'daki Müslümanlar!
Ey Ümmetin Ayrılmaz Parçaları!
Bugün herkesçe açığa çıkmıştır ki İslam beldelerindeki yöneticiler, İslam ümmetinin düşmanları olup taçlarından ve tahtlarından başka kaygıları yoktur. Artık yöneticiler ile ümmet iki farklı gurup haline gelmişti. Dolayısıyla yöneticiler ümmetten değil ümmet de onlardan değil. Artık onların adavetleri sözlerinden ve amellerinden belli olmuştur. Onlarda en ufak bir ümit kalmamıştır.
Ey İnsanlar İçin Çıkarılmış En Hayırlı Ümmetin Varisleri!
Hain yöneticilerin sizden ve karşı çıkmanızdan korktuğunu ve sizleri engellerken kafir efendilerine itimat ettiklerini biliniz ve dikkat ediniz. Ancak şunu iyi biliniz ki hiçbir kimse, bu hain ödlek yöneticileri, taçlarını ve tahtlarını sizin güçlü tutumunuz ve karşı çıkışlarınız karşısında koruyamaz. Son günlerde Arap ülkelerinde yaşanan olaylar, söylediklerimize dair reddedilmez bir kanıttır. Eğer sizler, dininize sımsıkı sarılırsanız hiçbir hain yönetici, dininize, dünyanıza, daveti taşıyan ümmetin muhlis evlatlarına dil uzatmaya cüret edemez. Eğer sizler, Rabbinize yönelir ve dininizin emrine göre amel ederseniz azim bir güç olacağınızı biliniz ve dikkat ediniz. Şayet bunu yapmazsanız Allahuteala'nın şu kavline muhatap olursunuz: وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى، قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَى وَقَدْ كُنتُ بَصِيرًا، قَالَ كَذَلِكَ أَتَتْكَ آيَاتُنَا فَنَسِيتَهَا وَكَذَلِكَ الْيَوْمَ تُنسَى "Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (bilsin ki) ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz. (O zaman Kur'ândan yüz çeviren kimse) "Rabbim! beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim" der. Allah: "Böyledir, sana âyetlerimiz gelmişti de onları sen unutmuştun, bugün de öylece unutulursun" der." [Taha 124,125,126]
Şu halde ey Müslümanlar! Azimlerinizi bileyiniz, tepki seslerinizi yükseltiniz, hain yöneticilerinizin ve kafir efendilerinin dininizi çiğnemelerine izin vermeyiniz! Davet taşıyan ümmetin muhlis evlatlarını takip etmelerine ve tutuklamalarına izin vermeyiniz! Hizb-ut Tahrir'le birlikte olunuz ve onunla Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmaya ve Allah'ın şeriatını tatbik etmeye koşuşunuz!
Bizler Hizb-ut Tahrir / Tacikistan olarak sizleri, bu çalışmaya koşmaya davet ediyoruz. Eğer gevşeklik gösterirseniz dünyada zillete ve ahirette elim bir azaba maruz kalacağınızı biliniz. Çünkü bu, şeriatın sizlere vacip kıldığı bir farzdır. Hatta bu, bütün farzları gerçekleştirecek, İslam'ı ve Müslümanları izzetlendirecek farzların tacıdır. Bizler sadece sizlere hatırlatıyoruz. Çünkü Müslümanlara hatırlatmakta fayda vardır.
Allahım biz tebliğ ettik Sen şahit ol.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tacikistan
H. 17 Rabi-ul Evve 1432
M. Pazartesi, 14 Şubat 2011