بسم الله الرحمن الرحيم
Madaya Halkının Açlığına Ortak Olan Lübnanlı Yetkililer, Ablukanın Kaldırılmasını Talep Ediyorlar
Doğu Lübnan sıra dağlarının Doğu eteklerinde yer alan Madaya kasabasında yaşanan insanlık trajedisi, tüyler ürperticidir. ABD’nin talebi üzere istifa eden Mikati hükümetinin ardından Amerika, Lübnan partisini Suriye’ye sokmak için İranlı dostlarına talimat verdi. Böylece Lübnan partisi, Beşşar rejiminin devrilmesine engel oldu. Rejimin düşmesi durumunda azınlıkları güvence altına almak amacıyla Şam-Humus sahil hattı boyunca mezhepsel fitne operasyonu yürüttü. İşte Kusayr, Yabrud, Zebadani ve diğer bölgelerdeki tehcirin nedeni budur. Amerika, BM Özel Temsilcisi de Mistura aracılığıyla mezhepsel temizlik planını destekledi. Bu yüzden Madaya gibi bölgeler henüz boşaltılmadı. Rejim ve İran partisi bu kasabayı abluka altına aldı. Kasabada silahlı gruplar var bahanesiyle halka karşı açlık politikası güttü. Gerçek amaç ise kasabayı boşaltmaktır.
Tüm bileşenleriyle Lübnan yönetimi, işlenen bu cürümden masum değil. ABD, tüm kurumlarıyla Lübnan’ı İran partisinin bir üssüne dönüştürdü. Lübnan, İran partisinin hareket noktası ve Lübnan içinde kendisine gerçek bir muhalefetin olmadığı yönünden de emin. Lübnanlı yetkililer, İran partisinin Suriye’de işlediği suçlara pek aldırış etmiyorlar. Suudi yöneticilerin buyruğuyla Saad Hariri İran partisine karşı açılım politikası izledi. İçişleri Bakanı Nihat Menşuk tarafından başlatılan ve Suriye’deki devrim bölgelerine kadar uzanan güvenlik planı nedeniyle binlerce Müslüman zindanlara atıldı. Amerikan planına ve onun İran ve Lübnanlı dostlarına hizmet etmek için cezaevlerinde Müslümanlara işkence uygulandı!
Evet, tüm açıklığıyla diyoruz ki: Şu anki haliyle Lübnanlı yetkililer, tehcir, mezhepsel fitne ve baskı konusunda İran, onun partisi, Beşşar ve Rusya’nın suç ortağıdır. Tüm bu unsurları tek bir ülke seferber ediyor: Şer imparatorluğu ABD.
Lübnanlı politikacılar da deriz ki: Amerika, kazası bertaraf edilmeyen bir Rab değil. Akıbet muttakiler içindir. Kim böbürlenir ve kibirlenirse, dünyadaki cezası büyüktür, ahiretteki azabı ise daha çetindir. İran partisine gelince, İslam’ın değerlerine darbede zirve yaptı. İslam ümmeti ile tüm ağları kopardı. İslam ümmetinin kalkınmasına karşı tüm küresel ve bölgesel şer odaklarıyla ittifaka girdi. Allah’a, Rasûlü’ne, İmam Ali’ye, Ehli Beyte ve tüm İslam ümmetine ihanet etti. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُّبِينًا“Mümin erkekleri ve mümin kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden eziyet edenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.” [Ahzab 58]
Ey Müslümanlar! Ey Şam devriminin Lübnan’daki destekçileri! Ambargo altındaki mustazaf kardeşlerinize yardım etmek, Rabbinizin rızasını aramak amacıyla yığın yığın para ve canlar feda ettiğinizi biliyoruz. Umarız Allah Subhânehu ve Teâlâ dünya ve ahirette sevabınızı bol bol verir. Dikkat edin, şer ittifakı tarafından Madaya kuşatmasının arka planı, iki buçuk yıldır izlenen siyasete uygun olarak halkı oradan çıkarmaktır. Onların paralı askerleri de her taraftan Madaya’yı kuşatma altına almaktadır. Sadece onlar yoluyla yardımlar kasabaya girebiliyor. Dolayısıyla bağışlarınızın büyük çoğunluğu onların cebine iniyor. Yerine ulaşmıyor. Yardımlar, sadece bir süreliğine zaman kazandırır. Çünkü ambargo devam ediyor ve öncekiler gibi bu yardımlar da elbet tükenecektir. Madaya ve halkını kurtarmanın en keskin yolu, İran partisini Suriye halkını öldürmek ve Suriye zorbasını desteklemekten vazgeçirmek ve Suriye’deki unsurlarını çekmek için Lübnanlı yetkililere azami derecede baskı yapmaktır. Bunun dışındaki her şey kısır döngüdür. Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَا مِنِ امْرِئٍ يَخْذُلُ مُسْلِمًا فِي مَوْطِنٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ إِلا خَذَلَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ، وَمَا مِنْ أَحَدٍ يَنْصُرُ مُسْلِمًا فِي مَوْطِنٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إِلا نَصَرَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ“Her kim bir Müslüman’ın saygınlığının kaybolacağı, onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana onurunun zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu ettiği bir yerde yardım eder.”
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
H. 1 Rabi’-ul Âhir 1437
M. Pazartesi, 11 Ocak 2016