بسم الله الرحمن الرحيم
Vergici Yönetim, Yeni Trafik Yasası Adı Altında Yeni Bir Yağmalama Fonu Açıkladı!
Yetkililer, Lübnan ve halkını yöneten ardışık hükümetler, gün be gün kollayıp gözetleyici değil, tüm standartlara göre vergici hükümetler olduklarını bir kez daha kanıtladılar. Yeni trafik yasası, bunun en son örneğidir. Yönetim, yeni bir trafik yasası çıkardı. Bu yasaya göre emniyet kemeri takmayanlar ya da zamanında araç muayenesi yaptırmayanlar, 450.000 lira para cezasına çarptırılacak. Oysa asgari ücret, 675 bin liradır. Yani vergi cezası, asgari ücretli bir ailenin gelirinin üçte ikisine eş değerdir! Vergiler de dâhil yönetimin bu yeni trafik yasası, bize halklara ilginç ilginç vergiler dayatan Avrupa orta çağ krallarını hatırlatıyor.
Nasıl trafik cezası, asgari ücretli bir ailenin gelirinin üçte ikisine eş değer olabilir? Daha da kötüsü, cezalar zamanında ödenmezse, yeni yasaya göre kişiler cezaevini boylayabilecek! Evet öyle! Yani ya aile aç kalacak ya da hapsi boylayacak! Lübnan yönetimi, ısınmak için halkı iki ateş arasında serbest bırakıyor! Acaba yönetim, Lübnan'da araç sahiplerinin yüksek gelirli olduğunu mu düşünüyor? Hatta bunlar bile bu haksız yasadan mustaripler. Yönetimin koyduğu taşıma vergileri, yıllık araç muayene maliyetleri, zorunlu sigorta, araç kayıt vergisi, ehliyet çıkarma vergisi, ithal arabaları gümrük vergileri, vergileri geç ödeyenlere verilen para cezaları yetmiyor mu? Bu çığ gibi artan vergiler, sıradan insanların araç sahibi olmasını zorlaştırıyor. Sadece belli bir kesimin tekeline veriyor! Bir aile reisi, ihtiyaca binaen bir araba satın almak ister ve aracın trafik tescil vergilerini öderse, hem kendi hem de bakımından sorumlu olduğu aile ve yakınları asgari ücrete göre en az bir yıl gıda ve ilaçlardan mahrum olacak demektir!
Yönetim, bu vergi ve yüksek cezaların, insanların güvenliği ve araç sayısını azaltmak için olduğunu ileri sürüyor. Yönetimin, insanların güvenliğini gerekçe göstermesi ne kadar tuhaftır. Zira daha düne kadar yönetim, insanları mezhep kavgasına sürüklüyordu. Hatta neredeyse yeni bir iç savaşın eşiğine gelmiştik! Dolayısıyla yönetime diyoruz ki: Politikalarınız devlet adamları düzeyinde olmuş olsaydı, trafikte bu kadar kalabalık araç sayısı olmazdı. Açılım, çağdaşlık ve turizm çalışmaları ile övündüğünüz sürece de deriz ki: Açılım, çağdaşlık ve turizmi pek de gelişmemiş ülkeler, büyük şehirleri ve şehir içi ana mahalleleri birbirine bağlayan toplu taşıma sistemlerini, insan haysiyetini gözeten tren, metro, tramvay ve otobüslerle on yıllar önce belirlediler. Hatta dünya kentlerinin sokakları sarı renkli taksiler ve birçok özel araçlar ile dolup taşıyor. Eğer bu ülkelerdeki insanlar, toplu taşıma sektöründe kendilerini, onurlarını ve ailelerini güvende hissetselerdi, bunların çoğu yüksek gelirli olsalar bile kendi araçlarını kullanmazlardı. Hatta pek çoğu kendi özel aracından vazgeçerdi. Ama ne yazık ki toplu taşıma araçları sizin kontrolünüzde ve siz onları yandaşlarınıza peşkeş çekiyorsunuz. Otobüslerin idaresini de intiharcılara bırakıyorsunuz, onlar da insanların hayatları ve güvenlikleri ile oynuyorlar.
Yasanın insanları caydırmak için olduğunu gerekçe göstermenize gelince deriz ki: Bu çürük bir gerekçedir. Bu, barbarca cezalar konulmasını haklı çıkarmaz. Dahası, bu ceza, yasaları ihlal edenleri caydırmak için gerekli olsa bile insanları yasa ile disiplinize etmek, sadece kanun zorbalığına dayanmamalıdır. Aksi takdirde yasa, halk düşmanı olur. İnsanları yasa ile disiplinize etmek, birincil derecede insanların bu yasanın temelinin doğru olduğuna dair imanlarından kaynaklanmalıdır. Yani sabit ve doğru bir kaynaktan istinbat edilmiş olmalıdır. Laik insan yapımı anayasalara dayalı kanunlar bu özellikten yoksundur. İkinci olarak da yönetimin bu yasadan amacının, insanların işlerini düzeltmek olduğuna iman etmektir. Bu özellikten de sizler yoksunsunuz. Üçüncü olarak da yönetim, istisnasız bu yasaları bütün tebaa üzerine uygulamada adil olmalıdır. Lübnan halkı uzun dönemdir adaletin ne olduğunu bilmiyor! İnsanlar, yönetimin bu yasalardan amacının vergi toplamak olduğunu çok iyi biliyor. Bu yasanın uygulaması, devlet kuruluşlarındaki yaygın yolsuzlukla paralel olmayacaktır.
Ey Lübnan Müslümanları!
Bu otorite, sizin liderliğinize layık değildir. Siz de onun bu özelliğe sahip olmadığının farkındasınız. Ne o, ne de öncekiler bir günü bile saygınızı hak etmediler. Akıbetinizin ne olacağını iyi düşünün. Bu ülkenin onlarca yıldır yaşadığı dalgalanmalar yeter artık. Kötüye giden bu durumdan gerçek bir çıkışı düşünme zamanı gelmiştir. Güvenlik kaosu zulmünden mustaripsiniz. Güvenlik olsa bile yasaların zulmünden mustarip olacaksınız.
Ey İnsanlar!
Bu durumdan kurtulmanın tek yolu, istikrar dinamiklerine sahip ve kanunların merci insanların Rabbi olan istikrarlı bir siyasi varlık kurmaktır. Zira Allah Subhânehu ve Teâlâ, insan olarak neyin bize uygun olduğunu bu politikacılardan çok daha iyi bilir. Çıkış yolu, son Peygamber Efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in getirdiği kanunu uygulamaktır. Çıkış yolu, tebaa arasında adaleti yayan, yönetici ile halk, Müslüman ile Gayrimüslim arasında hukuk açısından bir ayrım yapmayan gerçek bir Hilafet Devletidir. O devlet ki politikacılar nezdinde aklın rolünü yeniden ihya edecektir. Gelir giderlerde Avrupalı ve Amerikalı efendilerini taklit eden bu politikacılar yerine onlar pratik çözümler üretmekte yaratıcı olacaklardır.
Hizb-ut Tahrir olarak biz, sizi bu ufku dar yöneticilerden kurtulmaya ve Müslümanların ülkelerini özellikle de Biladu'ş Şam topraklarını tek bir İslami Devlette birleştirmek için çalışmaya davet ediyoruz. Hilafet, vergici devlet değil, gözetleyici bir devlettir, temel ihtiyaçları güvence altına alır. Hatta kapasitesi olduğunda lüks ihtiyaçları bile karşılayacaktır. Hilafet, Allah'ın izniyle yakında kurulacaktır. Gerçek Hilafet Devleti, güvenlik, istikrar ve ülkemizin gerçek bağımsızlığını geri iade edecektir.
هَذَا بَيَانٌ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةٌ لِلْمُتَّقِين "Bu (Kur'an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takva sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür." [Ali İmran 138]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
H. 27 Cumâde’s Sânî 1436
M. Perşembe, 16 Nisan 2015