Cumartesi, 21 Muharrem 1446 | 2024/07/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ

“Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72]

Yedi aydır Yahudiler, başta Amerika olmak üzere sömürgeci kâfir Batı’nın kukla yöneticileri ve efendilerinin gözleri önünde Gazze’de soykırım yapıyor. Gazze’yle yetinmeyip Refah’a geçen Yahudiler, şehri, sakinlerinin ve Gazze’den ve Gazze Şeridi’nden yerinden edilmiş insanların başlarına yıktılar. İnsanlık abidesi Amerika da bu konuda onlara destek vermekte ve sanki Refah halkını öldürmek ve evlerini yıkmak caizmiş gibi ve sanki kuzey halkının oturacak bir şeyi kalmış gibi Yahudilere “Refah’ı bombalayın ama ondan önce Kuzey Gazze halkını oradan çıkarın ve evlerine geri gönderin” demektedir.

Bu yıkım ve soykırımın ortasında Gazze, Refah ve Batı Şeria’daki bir grup mücahit, en modern teknolojiye sahip Yahudileri öldürmeye ve esir almaya devam etmektedir. Yarı otomatik silahlarla savaşan mücahitler, kalplerindeki iman gücüyle sarsılmaz dağları bile devirmektedirler. Bu ümmetin silahlı kuvvetlerine, meselenin silah olmadığı, silahı kimin kullandığı ve silahı kullananın neye inandığını göstermektedirler! Müslüman ülkelerdeki, özellikle de Mübarek Toprağın çevresindeki Mısır ve Ürdün ordularının farkına varması gereken şey işte budur.

Ümmetin ordularına ve güçlerine pranga vurulmasına gelince, bu ajan yöneticilerin ve güvenlik güçlerinin temel işlevidir. Ümmetin düzenlediği protestoları bastırmaya ya da Allah Azze ve Celle’nin farz kıldığı hak sözü susturmaya çalıştıklarını görüyoruz. Ordulara çağrıda bulunan hak sözü, kurşun sıkmak kadar tehlikeli görüyorlar ve genişliğine rağmen Müslüman ülkelerdeki tüm rejimler bu açıdan birbirine benzemektedir.

Müslüman ülkelerdeki her şey dursa da tatile girse de güvenlik güçleri ve içişleri bakanlıklarının toplantıları durmuyor veya tatile girmiyor! Ümmetin düşmanlarına ve ülkelerini işgal edenlere veya kutsallarına saldıranlara karşı savaşmak için koordinasyon halinde olmak yerine yöneticileri devirmek, İslam Devleti’nde İslami yönetimi kurmak için ordulara çağrıda bulunan sesi veya eylemi yasaklamak ya da Gazze, Refah ve tüm Filistin’deki kardeşlerini desteklemek için ordulara çağrıda bulunanlara karşı koordinasyon içerisindedirler. Dinine, onuruna ve Gazze halkını düşkün ordunun bazı bireyleri harekete geçtiğinde ise Yahudiler ve rejimler, bu samimi eylemlerin ordulara ve ümmete ulaşmaması için haberleri örtbas etmektedirler!

Ey Lübnan Müslümanları! Gazze ve Refah’taki halkınıza destek olmak can attığınızı biliyoruz. Aranızdaki bütün konuşmalar bununla alakalıdır. Genel olarak namazlarınızda, özel olarak Cuma namazlarınızda Gazzeliler için kunut duası yaptınız. Bu ümmetin dinine düşkün her Müslüman evladı gibi katliam ve soykırım sahnelerinden acı duyuyorsunuz. Ama tüm Müslüman ülkelerdeki Müslümanlar gibi sizler de yozlaşmış bir otorite altında yaşıyorsunuz. Güvenliğinizle ilgilenmek yerine güvenlik güçleri, görüşlerini ifade etmek isteyen öğrencilerin eylemlerini bastırıyor. Dahası ümmetin sorunlarını destekleyen ve orduların seferber edilmesi çağrısında bulunan Hizb ut-Tahrir / Lübnan Vilayeti, Mısır ve diğer ülkelerin büyükelçiliğine doğru bir yürüyüş düzenlemek istediğinde, güvenlik güçlerinin engeliyle karşılaştı. Bu ülkelerin büyükelçilikleri şeytan çarpmışa döndüler.  Ülkenin siyasi karar alıcıları ve güvenlik aygıtını kontrol edenler, sözde Yahudi düşmanlığı iddiasında bulunsalar da harekete geçmek istemiyorlar! Hak sözü ve ümmetin güçlerinin seferber edilmesi çağrısında bulunanları tehdit olarak görüyorlar. Ama imzalanan deniz sınırı ihanetini ve imzalanacak olan kara sınırı ihanetini görmezden geliyorlar. Bunu ümmete ve inancına ihanet edenleri tutuklamak için harekete geçmeye değer bir şey olarak görmüyorlar. Aksine hak sözü ve ümmetin gerçek duygularını ve yüreğindeki öfkeyi ifade eden sesi susturmak için harekete geçiyorlar.

Ey Lübnan Müslümanları! Bu anların, ümmetin yaşamında çok önemli anlar olduğunu düşünüyoruz. Ümmet, az imkanla çok şey yapılabileceğini kanıtladı. Silahın türüne, teknolojisine ve kullananına göre değil, Yüce Allah’a ve O’nun zaferine güvenerek zafer elde edilir. Yüce Rabbimizin buyurduğu gibi ümmet düşmanı, zayıf ve korkaktır, ancak müstahkem kaleler içinde savaşır.

لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعاً إِلَّا فِي قُرًى مُّحَصَّنَةٍ أَوْ مِن وَرَاءِ جُدُرٍ“Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar.” [Haşr 14] Ve onlar güçlerini yalnızca insanlardan alırlar. Yüce Allah şöyle buyurdu:

ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوا إِلَّا بِحَبْلٍ مِنَ اللهِ وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ“Allah’tan bir ipe ve insanlardan bir ipe tutunmadıkça, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, onlara alçaklık damgası vurulmuştur” [Ali İmran 112] Eğer ülkemizdeki Yahudi varlığının bekçiliğini yapan kukla rejimler ve arkalarındaki sömürgeci kâfir Batı olmasaydı, bu varlık çoktan tarihin çöplüğünde yerini almış olacaktı!

Ey Lübnan Müslümanları! Siz kadim bir ümmetin, dünyayı 13 yüzyıldan fazla yönetmiş ve egemenliği olan lider bir ümmetin parçasısınız. Cihat için ülke ülke gezen bir ümmetin parçasısınız. Lübnanlı liderlerin, birtakım projelerle sizi ümmetinizden izole etmesini sakın kabul etmeyin. Bu projeler, sömürgeci düşmana hizmet eden projelerdir. Değişim bayrağını yükselterek ümmetin tarafında yer alın. Bu değişim ümmetinize şan ve şerefini geri verecek ve Lübnan’daki eski ağırlığınızı size yeniden kazandıracaktır. Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti, Nübüvvet metodu üzere bir değişim gerçekleştirmeniz için size elini uzatıyor. Hadi ufukta görülen bu değişimin bir parçası olun.

Ey Lübnan Müslümanları! Sömürgeci kâfir, Lübnan’ı laikliği yaymanın bir platformu ve mevcut haliyle de onu laikliğin bir sembolü haline getirdi. Lübnan, başta Amerika olmak üzere büyük ülkelerin gündemlerine hizmet eden zayıf bir varlıktır. Böyle devam etmesine izin vermeyin ve onu yeniden hakkın minberi ve İslam’ın bir suğuru haline getirin. Sizler dinin koruyucularısınız, yozlaşmışların koruyucuları değil. Allah Subhânehu ve Teâlâ size verdiği sözü yerine getirmesi için Yüce Allah’ın buyurduğu gibi yardımcıları olun:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا أَنصَارَ اللهِ“Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun.” [Saf 14] Yine Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَى عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ“Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.” [Saf 14]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti


H. 23 Zilka’de 1445
M.  Cuma, 31 May 2024

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER