Perşembe, 19 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Kariş Gaz Sahası, Egemenlik, Bağımsızlık ve Direniş İddiasındakilerin Maskesini Düşürdü

Kariş gaz sahası son birkaç gün medyada yoğun bir şekilde gündeme geldi. Halk, 23 ile 29 sınır hatlarını, 860 km² veya 1430 km² arasındaki tartışmalı bölgeyi, 6433 sayılı kararnameyi ve Yunan yüzer üretim depolama boşaltma gemisi “Energen Power” adını neredeyse ezberledi. Energen Power gemisi gökten paraşütle inmedi, seyrüseferi ve bölgeye gelişi aylardır biliniyor! Bazıları gemiye füzeler atılacağını, batırılacağını, Lübnan’ın egemenliğini savunduklarını iddia edenler ile işgalci Yahudi varlığı arasında, bu enerji kaynakları meselesi gibi hayati bir konuda askeri bir çatışma çıkacağını hayal ediyor!

29’un hattın Lübnan’ın kara suları olduğu, hükümetin gaz arama çalışmalarının BM’ye göre iptal edebileceği ileri sürülüyor. Lübnan liderleri, tartışmalı bölge ile ilgili 6433 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yi değiştirmek için bir önerge verdiler. Sadece yozlaşmış kukla yönetimi değil, tüm liderler hep bir ağızdan Amos Hochstein’ı bekliyoruz açıklamaları yaptılar. O yüzden herhangi bir şirket, bir adım atmadan önce tekrar tekrar düşünmeli. Bilindiği gibi Amos, dolaylı görüşmelerde Amerikalı arabulucudur!

Amos, Şubat 2022’de Lübnan ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, Lübnan, petrol arama faaliyetlerinde bulunmak, ülkeye doğrudan yabancı yatırım çekmek, ekonomik faaliyette bulunmak ve özel kaynaklar elde etmek istiyorsa İsrail ile anlaşmak zorunda.dedi. Bilindiği gibi Amos ABD’li bir diplomattır, Karış gaz sahasının en önemli yatırımcılarından biri Amerikan “Halliburton” şirketidir. Önümüzdeki günlerde çalışmalarına başlaması bekleniyor.

Ancak seçim havası, iktidardaki partilerin milletvekili olma sevdası ve kitlelerin oylarını alma çabaları, meselenin üstünün örtülmesini sağladı. Çünkü bu meselenin seçimlerde oy kaybettireceği biliniyor. Ama Amerikan çıkarları Lübnanlı politikacılardan daha büyük. Dahası gaz meselesi bugün dünya çapında sıcak bir konu. Amerikan çıkarı, Lübnan’daki ajanlarına seçimlerden sonra nefes aldırmadı, uyuşturucu tacirleri davası başladı. Amerika, Lübnan’daki şirketleri ve yatırımlarının güvenliğini sağlamak, belki de uyuşturucu ticaretini Suriye rejimine hasretmek için Lübnan’daki uyuşturucu davasına destek verdi! Kariş gaz sahası davası da gündemi işgal etti. Ukrayna-Rusya savaşının neden olduğu açığı kapatmak için ABD’nin İran’ın gaz ve petrol ihraç etmesine izin vermesi, Kariş ve gaz arama çalışmalarından bağımsız değil. İran’ın Lübnan’daki yandaşlarının Kariş davasındaki sessizliği, İran petrolü ve gazının dünya piyasalarına ihracatıyla ilgisi olabilir.

Rejimin en tepesindekinden en aşağısına, sağcısından solcusuna kadar Lübnanlı politikacıların suç ortaklığı, uzun uzadıya yazılabilir. Ancak Lübnanlılar, Dışişleri ve Muhacirler Bakanı Abdullah Bu Habib’in Şubat 2022’de El Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajı gözden geçirmelidir. Bu Habib röportajda, “23. hat, Lübnan’ın çıkarına hizmet etmektedir... Popülist savaşlar mı yapmak istiyoruz yoksa üzüm mü yemek istiyoruz? 23. hat ile ilgili kararname 11 yıl önce çıkarıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman ve Başbakanı Necip Mikati, ne tesadüf ki bugün de aynı makamdalar. Bu nedenle yönetim sürekliliktir. Devlet, imzasına saygı göstermelidir. Ayrıca, müzakere heyetine göre 29. Hat müzakere masasına yatırılacak... 29. hatta bağlı kalmanın herhangi bir sonucu olmayacak... Amerikan elçisi Amos Hochstein’ın Beyrut’a sunduğu öneriler memnuniyet verici.” ifadelerini kullandı. Bu yozlaşmış kukla otoriteye göre yeni bir mesele değil.

Bundan önce, Temmuz 2021’de milletvekili Elias Bou Saab (Temsilciler Meclisi’nin şu anki başkan yardımcısı) LBCI kanalında deniz sınırlarının çizilmesi ile ilgili bir konuşma yaptı. Konuşmasında “bu dosyada Amerikan tarafıyla tartıştığını” söyledi. Oysa o sırada Yahudi varlığı ile dolaylı müzakereler askıya alınmış, Cumhurbaşkanı müzakere ile ilgili tek bir partiyi görevlendirmişti! Anlaşmalar yıllarca gizli tutuldu.

Ayrıca, Lübnan hükümetinin deniz sınırları konusunu incelemek üzere görevlendirdiği İngiliz Hidrografi Dairesi’nin raporunda, 23. hattın birçok kusuru olduğu, Lübnan’ın ek haklarını, yani bugün 29. hat olarak bilinen hatla ilgili bir çalışma yapmaya hazır olduğu belirtildi!

Seçimlere girmek ve mecliste sandalye kapmak için iktidarın tüm sembolleri ve partileriyle uyguladığı siyasi ikiyüzlülük, tiksindiricidir. Saçma sapan milletvekili seçimlerinin ardından meclise giren iktidar partilerinin, 23 hattın Birleşmiş Milletler’e tevdi edilen bir hak olduğunu oybirliğiyle kabul etmesi, Amerika ile varılan anlaşmanın doğası hakkında şüpheler uyandırmaktadır.

İran partisinin 29 hattın Lübnan’ın hakkı olduğunu açıklaması, ihanettir. Müslüman topraklarının bir kısmının ve Lübnan’daki zenginliklerin süslü siyasi ifadelerle Yahudi varlığına peşkeş çekilmesidir. Hayati çıkarların savunulması, ülkeyi savunduğunu iddia eden herkesin merkezi olması gerekmez mi? Bugün Lübnan için yıllardır yaşadığı ekonomik, yaşamsal ve sosyal sorunlardan kurtulmaktan daha yaşamsal ne olabilir?

Herkes ölüm sessizliğine büründü! Meseleyi Amerikalı efendilerine havale ettiler. ABD ve şirketlerinin çıkarları, egemenlik ve bağımsızlık iddiasındaki iktidardan, direniş, caydırıcılık denklemlerinden ve servetin savunulması sloganlarından daha önceliklidir.

Basit ve net olarak diyoruz ki, gaz, petrol, kıta sahanlığı ve tartışmalı bölge konuları, meşum normalleşme salgınına kapı aralamanın sadece bir yoludur. Normalleşme salgını, bölgenin tüm yöneticilerine bulaşmıştır. Normalleşme rezaleti son zamanlarda Körfez yöneticilerini vurdu. Mısır, Ürdün ve Filistin (Kurtuluş) Örgütü yöneticileri ise, bu rezaletin öncüleridir. Diğer yöneticiler, perde gerisinden verdikleri destekle sıralarını bekliyorlar! Bunların arasında Lübnan yöneticileri de var. Utanmadan bir kaç kez işgalci Yahudi varlığı ile hiçbir sorunlarının olmadığını veya bu varlıkla ideolojik sorunlarının bulunmadığını açıkladılar.

Hepsine diyoruz ki: Allah sizi kahretsin ve amellerinizi boşa çıkarsın. Bu mübarek toprak, Beytül Makdis, Beytül Makdis’in çevresi ve Şam diyarı, Cenab-ı Hakk’ın Rasûl’üne teminat verdiği topraklardır:

إنَّ اللهَ قَدْ تكفَّلَ لِي بالشَّامِ وأهْلِهِ Kuşkusuz ki Allah, Şam ve Şam halkı hakkında bana teminat verdi.Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in buyurduğu gibi orası İslam yurdudur:

.ألا إِنَّ عُقْرَ دَارِ الْمُؤْمِنِينَ الشَّامُ Müminlerin yurdu ŞamdırAkıbetinden korkmayız. Çünkü Cenab-ı Allah şöyle vaat etmiştir:

إِنَّ الْعَاقِبَةَ لِلْمُتَّقِينَ Akıbet muhakkak muttakilerindir.[Hud 49] Ancak Yüce Allah’tan Lübnan halkının, sömürgeci kâfir Batı’nın rekabet ettiği ülkelerinin değerini anlamasını, Lübnan’ı yok etmeye çalışan ve seçimlerle iktidara geri gelen bu yönetim karşısında tek vücut olmasını istiyoruz. Otorite, ajanlık ve yozlaşmaya iyice batmış durumda. Lübnan’ın zenginliği, bir damla kan dökülmeden sıvılaştırılmış gaz karşılığında Batı’ya özellikle Amerika’ya peşkeş çekilmektedir.

Bu nedenle Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti olarak biz, bizimle çalışma çağrımızı yineliyoruz. Umulur ki Allah Subhânehu ve Teâlâ, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet ile bizi ve sizi onurlandırır. Hilafet, Şam diyarını izzet kanatlarıyla kuşatacak, Lübnan’ı çevresi Şam’a ve ümmete ilhak edecek, zenginliğinden ve İslam ülkelerinin zenginliğinden istifade etmelerini sağlayacaktır. Böylece Yüce Allah’ın lütfu sayesinde ilk Müslümanların varis olduklarına bizler de varis olacağız:

وَأَوْرَثَكُمْ أَرْضَهُمْ وَدِيَارَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ وَأَرْضاً لَّمْ تَطَؤُوهَا وَكَانَ اللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيراً Allah, sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.[Ahzab 27]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti


H. 10 Zilka’de 1443
M.  Perşembe, 09 Haziran 2022

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER