بسم الله الرحمن الرحيم
Kanada’da Müslüman Kadınlar Saldırı Altında, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın İpine Sımsıkı Sarılın
Son birkaç ay içinde, İslam’a özellikle Müslüman kadınlara karşı saldırılarda bir artış olduğu görüldü. Sözlü taciz, başörtüsünden asılma, ölüm tehditleri ve hatta fiziksel saldırılar. Tüm bunlar, ülke genelinde Müslüman kız kardeşlerimize karşı işlenen suçlar yumağından sadece birkaçıdır. Aslında bunlar, tüm ülkeyi kaplayan İslamofobik histerinin birer sonuçlarıdır. Bu saldırılar, başörtüsü takan Müslüman kadınların İslam dinine bağlı kalmalarının bir neticesidir. Örneğin McMaster Üniversitesi’nde altı Müslüman kadın, evlerinin duvarına saplanmış bir bıçaktan sonra evlerinden taşınmak zorunda kaldılar. Kanada doğumlu bir bacımız, okuldan çocuklarını aldıktan sonra iki erkek tarafından saldırıya uğradı. Midesi ve yüzüne birçok darbe aldı. Saldırganlar tarafından “terörist” olarak nitelendi ve “defol git” hakaretlerine maruz kaldı.
Harper döneminde Müslüman karşıtı retorikte sürekli bir artış oldu. 2015 Kanada Federal seçimleri sırasında Harper ve Muhafazakârlar, ırkçı Kanadalıların oyunu almak ve seçimi kazanmak için Müslüman kadınların giysisini politik araç yaptılar. Kanadalılar, bu yılı Müslüman karşıtlığı propagandayla geçirdiler. Buna rağmen Stephen Harper ve onun Muhafazakâr Partisi’ni iktidardan düşürerek toplumsal değerlerine ve hoşgörüye bağlı olduklarını gösterdiler. Kanadalılar, iktidara gelmek için bölücü siyaset güdenlere etkili bir şekilde “Hayır” dediler.
Bununla birlikte son birkaç yıldır yükselen İslam karşıtlığı, tamamen ortadan kalkmış değil. Medya, İslam’ı bir sorun olarak göstermekte başarısız olmuş olsa da sürekli İslam’ı olumsuz bir şekilde betimliyor. Kanadalı ve ABD’li seçmenler, İslam karşıtı söyleme pozitif yanıt verdiler. Tabii Harper’e oy veren %32’lik bir kesim ya da Donald Trump’u destekleyenler de var. Öfke kusanları sadece bu tür bireylere oy vermek hoşnut etmiyor. Aksine bacılarımıza karşı sözlü ve fiziksel saldırı için de hazır ve nazır bekliyorlar!
Batıda yaşayan Müslümanlar olarak biz, sessiz kalmak ya da daha kötüsü dini uzlaşma için sindirilemeyiz. Örneğin ister iş yerinde namaz kılmak olsun isterse başörtüsü takmak olsun yükümlülüklerimizi asla terk edemeyiz. Başörtüsü, net bir şekilde dini bir kıyafettir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِهِنَّ “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.” [Nur 31]
Biz, İslami inançlarımıza bağlı kalmalıyız ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem gibi sadece İslami yükümlülüklerimize uymalıyız. Sahabe RadiyAllahu Anhum ve Mekke’de ilk iman edenler, Kureyş tarafından ciddi zulme maruz kaldılar ama yine de dinlerinden ödün vermediler. Bacılarımız ve kardeşlerimiz, İslam’ın ilk şehidi Sümeyye RadiyAllahu Anha annemizin amellerini hatırlamalıdır. Sümeyye RadiyAllahu Anha annemiz Müslüman olduğu için dayanılmaz işkencelere maruz kalmıştı. Buna rağmen bir kez olsun İslam’dan ödün vermedi. İslam akidesinden ödün vermekten ziyade ölmeyi yeğledi. Dolayısıyla böyle zor ortamlarda cesur olmalıyız. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
إِنَّمَا ذَٰلِكُمُ الشَّيْطَانُ يُخَوِّفُ أَوْلِيَاءَهُ فَلَا تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ “O şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eğer mümin iseniz, benden korkun.” [Ali İmran 175]
Biz, medyanın kitleler için İslam’ı tanımlama gündemine izin vermemeliyiz. Aksine Kanadalı komşularımız, iş arkadaşlarımız ve öğrenci dostlarımız ile kaynaşmalı ve İslam hakkında onlarla konuşmalıyız. Birçok Kanadalı, kadınların şiddete maruz kalmalarından mustariptir. Sonuç olarak erkeklerden ziyade bacılarımız İslam hakkında bilgilendirmek için bu tür insanlar ile kolayca kaynaşabilirler. Ayrıca İslami kıyafet giymekten gurur duyan bacılarımız, böyle bir elbise giymenin Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir emri olduğunu tanımlayarak negatif algılamaları giderebilirler. Basitçe topluma karışmak ve kendinden emin olmak, İslam ve Müslüman kadınlar hakkında birçok olumsuz basmakalıpları ortadan kaldıracaktır. Medyada duyduğu söylemlerden dolayı birçok kişinin kafası karışıktır. Bu kimseler, İslam’a karşı yürütülen propaganda ile kamusal alanda İslam’ın emirlerine uyan bacılarımız ve kardeşlerimiz gerçeğiyle bağdaştıramıyorlar. Biz, zor ve duygu yüklü sorularla karşılaşabiliriz. Aslında biz, dürüst, açık ve saygılı konuşmaları hoşgörüyle karşılamalıyız. Bu yüzden biz, halkın sorularına etkin bir şekilde cevap vermek ve İslam’ın etkili elçileri olmak için dini bilgimizi ve yerel güncel olaylar ile ilgili malumatımızı artırarak kendimizi hazırlamalıyız.
- İslam hakkında daha geniş topluma hitap etmek: Medya, İslam’a karşı bir saldırı başlattığında, tanıdığımız gayrimüslimlerle kaynaşmak ve İslam hakkında onlarla tartışmak için hazır olmalıyız. Kaldı ki beklemek yerine proaktif bir şekilde tanıdığımız insanlarla kaynaşmak ve İslam hakkında onlarla tartışmak her zaman daha iyidir.
- Onların İslam anlayışını düzeltmek: Şiddet söz konusu olduğunda, masum sivilleri öldürmenin haram olduğunu açıklamalıyız. Ayrıca kadınlarla ilgili sorunları da tartışmaya hazırlıklı olmalıyız. Örneğin Müslüman kadınların, erkeklere değil Yaratana itaat etmek için başörtüsü taktıklarını dile getirmeliyiz. Ve İslam’ın, aile içinde uyumu sağlayacak şekilde kadın erkek arasındaki ilişkiyi düzenlediğini ifade etmeliyiz.
Kanada ve genel olarak Batıda bacılarımızın yaşadığı bu kötü durum, bir koruyucunun olmamasından kaynaklanıyor. Özellikle Müslüman kadınlar, bir Halifeye muhtaçtır. Tıpkı Romalı askerler tarafından saldırıya maruz kalan Müslüman kadının güvenliğini ve saygınlığını korumak için bütün orduları seferber eden Halife Mutasım gibi… Müslüman kadın ve erkeklerin işleri, en iyi şekilde ancak bir Halife tarafından güdülebilir. Umarız Allah Subhânehu ve Teâlâ, ümmetin kalkanını geri getirir de ümmetimizi kötülüklerden korur.
إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“Gerçekten de, İmam bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” [Müslim]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kanada
H. 15 Rabiu’l Evvel 1437
M. Cumartesi, 26 Aralık 2015