Perşembe, 09 Şevval 1445 | 2024/04/18
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Kur’an’ın Yakılması Tüm Müslümanlara Bir Saldırıdır

Bazı kindarlar, geçen Cuma günü Malmö’deki bir caminin önünde iğrenç bir şekilde Kuran’ı Kerimi yakmaya ve hakaret etmeye kalkıştı. İlk başta polis yakmalarına izin verdi, ama caminin önünde değil. Çarşamba günü birkaç medya sitesi, polisin güvenlik gerekçesiyle iznini geri çektiğini bildirdi. Ancak buna rağmen Cuma günü pek çok görüntü ve video yayınlandı. Görüntülerde polisin kamuya kapattığı bir meydanda Kuranı Kerimin tekmelendiği, yere atıldığını görülüyor. Kindarlar hiçbir saldırıya maruz kalmadan işlerini yaptılar. Burada sorulması gereken soru şu: Polis, iznini geri çektiği haberini yayarak Müslümanları aldattı mı? Yoksa izinsiz mi Kuran’a hakaret edilmesine müsaade etti? Her iki durumda tehlikeli ve endişe vericidir.

İslam’a ilk kez saldırılmıyor. İfade özgürlüğü bahanesiyle karikatürler ile 2007’de Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret edildiğini çok iyi hatırlıyoruz. 2017’de bir politikacı, Müslümanların gerçekte insan olmadığını açıkladı. Aynı yıl İsveç Adalet ve İçişleri Bakanı Morgan Johansson, Müslümanları Nazilere, aşırılık yanlısı sağcılara benzetti ve anti-Semitizmi yaymakla suçladı.

Uzun zamandır İslami kutsallara hakaret ediliyor, Müslümanları zorla Batı kültürüne asimile etmek, laiklik fikirlerini benimsetmek ve İslami değerlerden vazgeçirmek için İslami ritüeller canileştiriliyor. Geçen Cuma gecesi yapılan gösteriler, Müslümanların kalplerinde İslam’ın üstün olduğunu, kutsallarına hakaret edilmesine asla rıza göstermeyeceklerini ve İslami kimliklerinden kesinlikle vazgeçmeyeceklerini gösterdi. Bu nedenle, Batı, Müslümanları harap toplumlarında eritmeyi başaramayacaktır.

O yüzden İsveç de dâhil olmak üzere Batı, dinlerinden vazgeçirmek için Müslümanlara karşı tehdit ve baskı yöntemine sığınıyor. 2009 yılında Savaş Koleji tarafından yayınlanan bir raporda, sakal bırakmak ve camilere gitmek aşırılık tezahürleri olarak kabul edildi. 2019’dan bu yana Trelleborg Belediyesi, çalışanlarına karşı cinsle tokalaşmayı şart koşuyor ve aynı yıl iki İsveç belediyesindeki okullarda başörtüsü yasaklandı. 2018’te Hıristiyan Demokrat Parti lideri Ebba Bush Tor, ezanın yasaklanması çağrısında bulundu. 2017’te Runby Belediyesi okullarda orucu yasaklamaya çalıştı. Bromulla Belediyesi de mesai saatinde namazı yasaklamaya çalıştı. Bütün bu örnekler, İslam’a ve Müslümanlara karşı tekrarlanan provokasyonlardan politikacıların sorumlu olduğunu açıkça göstermektedir.

Aşırı sağ, boşluktan ortaya çıkmadı, aksine İsveç de dahil olmak üzere genelde Batının baskın politikalarının bir sonucudur. Batı dünyasında İslam ve Müslüman karşıtı medya kampanyaları aşırı sağcıları körüklüyor. Aşırı sağcılık Müslümanları terörize etmenin bir araç haline geldi. Aşırı sağ ve artan gücü korkusuyla Müslümanlar zorla ve tamamen entegre edilmeye itiliyor. Müslümanlara iki seçeneğiniz var deniyor: Ya dininize, kimliğinize ve inancınıza olan bağlılığınızı terk edip laikliği benimsemek, topluma asimile olmak, rejime olan bağlılığınızı göstermek, böylece rejime kucak açmak ve korumak ya da vahşi sağcılıkla yüzleşeceksiniz.

Ey Müslümanlar! Dinimiz, peygamberimiz ve kitabımız aşağılanırken asla sessiz kalamayız. Kutsallarımıza dokunan her girişime meydan okumalıyız. Aksi takdirde Allah’a ve Rasûl’üne ihanet etmiş, korkak ve zayıf bir pozisyon almış sayılırız. Velev ki bazıları buna hikmet ve ağırbaşlılık kisvesi giydirmeye çalışsa da. Sevdiğimiz en kutsal karşısında duygularımızı öldürmemiz caiz olmaz. Doğaçlamadan, tepkiden ve İslam’ın onaylamadığı şiddetten uzak, yaraşır bir şekilde mücadele etmeliyiz. Dinimizi karalamak ve bize karşı savaşını haklı göstermek için şiddet Batının yararınadır. Doğru yüzleşme, yaratıcıdan gelen tek doğru Risalet olması hasebiyle İslam’ı bir ideoloji olarak taşıyarak olur. Batıya meydan okumalı, İslam’ı politik ve etkili bir düşünce olarak sunmalıdır.

Laiklik çöküyor, İslam Risalet’inden başka bir alternatif yok. Yüce dinimize sonsuz güven duymalıyız ve dünyanın sorunlarına bir çözüm olarak sunmalıyız. Batıda biz, hayatta kalmak ya da kazanmak için mücadele eden bir azınlık değiliz, aksine dünyayı bin yıldan fazla bir süredir adaletle yöneten köklü bir ümmetin uzantısıyız. İslam’ın uygulanması ümmeti yeniden birleştirecek ve üstünlüğünü geri getirecektir. Biz dinimizle güçlüyüz. Organize olursak ve Allah’ın haramlarına başvurmadan doğru yolda yürürsek çok şey başarabilir ve gerçekleştirebiliriz.

وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الْأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِين Gevşemeyin, hüzünlenmeyin Eğer iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.” [Ali İmran 139]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
İsveç


H. 10 Muharrem 1442
M.  Cumartesi, 29 Ağustos 2020

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER