Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

"Nasranilere Yönelik Saldırı", İşgâlin ve Avânelerinin Semerelerinden Yeni Bir Semeredir

Dün Cumartesi günü, bir hafta içerisinde 11 kişinin ölümüne ve pek çok yerleşim alanında patlamalara yola açan şiddet olaylarından kaçmak amacıyla yaklaşık "1000" Nasrani ailesi Musul'u terk ederek el-Hamdâniyye, Bahiçka ve Tall Kayf gibi civar şehirlere sığındığı gibi bir kısmı da Erbîl ve Dahûk'a göç etti. Görünen o ki bu göç, Hükümetin, piyonları olan ordunun, polisin ve belediye idârelerinin sessizliği gölgesinde süregelecektir.

Ey Irak'taki Müslümanlar!

Zimmet ehli, boyunlarınızda bir emânettir ve onların himâyesi, İslâmî şeriatın belirlediği vecîbelerden bir vecîbedir. Bilakis Rasul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle dediği sabit olmuştur:

من قتل معاهداً لم يَرح رائحة الجنة، وإن ريحها توجد من مسيرة أربعين عاماً

"Her kim, bir muâhidi öldürürse, kokusu kırk senelik bir mesâfeden fark edildiği halde Cennet'in kokusunu koklayamayacaktır." Buradaki muâhidden maksat: "Zımmîdir."

Yine başka bir hadiste şöyle geçmiştir:

من آذى ذميّاً فقد آذاني

"Her kim bir zımmîye eziyet ederse bana eziyet etmiştir."

İşte bunun içindir ki Nasranilerin, İslâm Devleti'nin gölgesinde asırlar boyunca güvenli ve mutmain bir şekilde yaşadıklarına şahit olmaktayız. Dahası ibâdetlerini, yiyecek, giyecek ve ahvâli şahsiye gibi hususlara ilişkin hükümleri kendi aralarında şeriatlarına göre edâ ediyorlardı. Hiçbir kimse onlara kötü muamelede bulunmamıştır; çünkü İslâm, din ve ırk farkı gözetmeksizin tebaanın himâyesini garanti altına almıştır.

Bugünlerde yaşananlar ise, geçmişte yaşanan fırkacı ve ırkçı homurtuların tahrik edilmesinin uzantısından öte bir şey değildir. Zîra daha dün Sünnîsiyle, Şiisiyle, Arabıyla, Kürdüyle ve Türkmeniyle Müslümanların arasında yaşananlar bugün Nasranilerden başlayarak diğer din sahiplerine sıçramıştır. Çünkü aynı beldenin evlatları arasındaki fitnenin ve sorunların tahrik edilmesi, beldeye hakim olmak ve belde halkını cezalandırmak amacıyla işgâlci Kâfir ile avenelerinin bir ürünüdür. Zîra onlar, şiddetin, katliamın, idârî ve mâlî yolsuzluğun alıp başını götürmesi ve eğitim sisteminin tüm merhalelerinde çökmesi bakımından Irak'ı dünya devletleri sıralamasında ilk sıralara yerleştiren işgâl ile işgâlin getirdiği fâsit demokrasiyi ve kokuşmuş özgürlükleri reddetmişlerdir.

Ey Müslümanlar!

İçerisinde bulunduğunuz bu durumdan tek kurtuluşunuz, ancak hakkı nisâbına geri döndürecek, adâleti, hayrı ve güvenliği sadece Müslümanlar için değil, bilakis onlarla birlikte yaşayan bütün diğer dinlerin mensupları için yayacak Râşidî Hilâfet Devleti sayesinde İslâm hükümlerin tatbik edilmesiyle mümkündür.

وََلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

"Aranızda hayra [İslâm'a] dâvet eden, ma'rufu emreden ve münkerden nehyeden bir ümmet [siyâsî hizb] bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir!" [Âl-i ‘İmrân 104]

 

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Irak Vilâyeti


H. 13 Şevvâl 1429
M.  Pazar, 12 Ekim 2008

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER