بسم الله الرحمن الرحيم
Ramazan Ayı Gelip Geçti Ama Trajedi Hâlâ Devam Ediyor
Ramazan ayı başladığı gibi bitti. İslami ümmet, ne çocuklarının hayatını ne de mülkiyetini koruyacak birini bulamadı. Mübarek Ramazan ayı gelip geçti, ama Müslümanlar oruca ne zaman başlayacaklar ve ne zaman bitirecekleri konusunda her yıl olduğu gibi hâlâ param parçalar. Oysa ümmet, mübarek ayın başlangıcı ve bitişi gibi tek bir konuda dahi kendisini birlik ve dirlik içinde görmeye ne kadar da istekli ve heveslidir. Ama bu küçük dilek bile diğer büyük işlerin çoğuna kıyasla ulaşılması imkânsız bir hayal olarak kalıyor. Ramazan ayı, Kur'an ayıdır. Bu, su götürmez bir gerçektir. Bununla birlikte Ramazan ayı ile Kuran arasındaki ilişki hâlâ Kuran'ın bazı bölümlerini tilavetle ya da hatim etmekle sınırlı kalıyor. Kuran'ın içindeki yüce Rabbani hükümler en ufak şekilde dikkate alınmıyor. Ya da günlük hayatın tüm işlerinde Kuran'ın emir ve nehiylerini uygulamak için çalışılmıyor. Kuran, günlük hayatın tüm işlerinde karşılaşılan sorunların çözümünde bütün insanlık için "Hadi, mürşit ve delil " olma rolünü kaybettiğinden beri Müslümanlar bugün 94.ci Ramazan ayını yaşıyorlar.
Biz, bugün Ramazan bayramını güzel ve çekici elbiseler ve lezzetli yiyeceklerle kutluyoruz. Tutulan orucu, tilavet edilen Kuran'ı ve kılınan teheccüd namazını Allah'ın kabul etmesini umuyoruz. Ama biz şu gerçeği unutuyoruz veya görmezden geliyoruz, Filistin ve Suriye gibi diğer bölgelerde Müslümanlar, rükû edecek bir yer veya ibadet için vakit bulamıyorlar. Şu sıralar Filistin'in Gazze bölgesindeki kardeşlerimiz ve bacılarımız listenin tepesinde duruyor. Bazı Müslümanlar, Kadir gecesini araştırmakla meşgulken, Gazze'deki Müslümanlar da iki haftadan beri tepelerine yağmur gibi yağan Yahudi ordusunun bombalarından ve füzelerin kendilerini koruyacak bir yer bulmak için çabalıyorlar. Bütün bu zulüm ve vahşet oluyorken, dünyanın Süper gücü olarak bilinen veya adlandırılan devletten hiç bir çıt çıkmıyor. Hâlbuki Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ قَتْلِ مُؤْمِنٍ بِغَيْرِ حَقٍّ "Şüphesiz dünyanın yok olması Allah katında Müslüman bir kişinin öldürülmesinden daha ehvendir." Yahudi varlığı tarafından Gazze'de yürütülen katliam çok korkunç boyuta ulaştı. Zira vücut parçaları, çocuk, yaşlı engelli insanların parçalanan organları her tarafta havada uçuşuyor. Bunların suçu nedir?
Ey değerli kardeşlerim!
Mısır, Suudi Arabistan, Pakistan, İran ve diğer Müslüman ülkelerin büyük orduları nerede? Bu orduların komutanları arasında İslam'ın farz kıldığı görevleri yerine getirememekten utanç duyan ve rahatsız olan komutanlar yok mu? Müslümanlara yardım etme farziyetini yerine getirmek için aslan gibi atılıp ordulara komutanlık edecek, her iki yurtta da sevaba nail olacak ve yüce Rabbi ile günahsız ve kusursuz karşılaşmak için adım atacak hiçbir yiğit yok mu?
Bu bölgelerin yöneticiler nerede? Mazlum ve zayıf kardeşlerini korumak için onları orduları donatmak ve seferber etmekten alıkoyan nedir? Onların kasvetli kalplerinde zerre miktarı yiğitlik ya da cesaret ya da hayâ yok mu? Müslümanlar, kardeşlerinin tertemiz kanı Allah'ın en pis ve en necis yaratıkları, maymun ve domuzların kardeşi Yahudiler tarafından akıtılırken neden harekete geçmiyorlar?
Daha ne zamana kadar Müslüman ülkelerin eli kanlı yöneticileri, ümmete komplo kuracaklar? Düşmanların, Müslüman kardeşlerimize yaptıkları zulüm, baskı ve barbarca eylemler karşısında daha ne zamana kadar kulaklarını ve gözlerini tıkayacaklar? Daha ne zamana kadar korkak beyanatların arkasında saklanmaya devam edecekler? Yaralılar, dul ve yetimler, muhtaçlar için dua etmeyi sürdürüp kayda değer bir adım atmayacaklar? Bu kanlı yöneticiler, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in orduları savaş için hazırlayıp saflarını düzelttiğini sonra da yardım için Allah'a dua ettiğini bilmiyorlar mı? Çalışanlar bunun bir benzeri için çalışsınlar. Yoksa Gazze halkına yardım etmekten orduları alıkoyup Gazze halkına hayır duası ile yetinmekle olmaz! Daha ne zamana kadar ümmet, bu yöneticileri reddetmeyecek? Ve gerçek değişimden bahsetmeyecek? Gazze'de ve diğer Müslüman ülkelerdeki kardeşlerimizi korumak için koruyucu kalkan mesabesinde olan saf ve tertemiz Müslüman Halifeyi yönetime getirmeyecek?
Ey değerli kardeşlerim!
Biz, Doğu Afrika'da terörle savaş kisvesi altında İslam'a ve Müslümanlara karşı şiddetli savaşın yürütüldüğü bir anda Ramazan Bayramı'nı kutluyoruz. Hâlbuki bu savaşın tek gerçek mağduru, Müslümanlardır. Amerika'nın mızrağı altında İslam ve Müslümanlar ile savaşmak için Amerika, özel güçler oluşturdu ve kukla hükümetler kurdu. Bunun için gerekli olan güçlere eğitim ve mali kaynak sağladı. İlgili hükümetlerin işlerine karışmasına fırsat vermedi. Kenya ve Tanzanya terörle mücadele polis birimini dâhil bu özel kuvvetler, barbarca baskınlar düzenlemek için ülke yasalarının ihlalinin sembolü haline geldiler. Acımasız işkenceler yaptılar. Vatandaşların özel hayatın ihlal ettiler. Gece yarısı insanların evlerine baskın düzenlediler. İstenmeyen insanları gizlice ortadan kaldırdılar. Müslüman kadınların onurunu ayaklar altına aldılar. Nitekim en son Mwanza'da böyle oldu. Ayrıca bu güçler, vicdansızca işlerini yürütüyorlar. Bunun yanı sıra İslamcı aktivistlere ve bilim adamlarına suikastı haklı göstermek amacıyla önceden hazırlanmış suçlamalar yöneltiyorlar. Efendisi Amerika'nın siyasi ve askeri hedeflerini gerçekleştirmek için her türlü bombalama eylemleri organize ediyorlar. Kenya, Zanzibar, Arusha ve Mwanza gibi çeşitli kentlerde Müslümanlar, tutuklama ve şiddetli katliamlara maruz kalıyorlar. Bu vahşet eylemleri, Müslüman kadın ve çocuklara kadar uzandı. Müslümanlar, bu ülkede ikinci sınıf vatandaş olarak kabul ediliyorlar. Nesiller boyunca ataları, ülkenin kuruluşuna ve gelişimine önemli katkıları olmasına rağmen baskı ve zulme layık görüldüler!
Doğu Afrika bölgesi, Amerika ile Avrupa ülkeleri arasında siyasi çatışmanın yuvasını ve savaş alanının merkezini oluşturuyor. Bütün bu devletler, bölgede kendi nüfuzunu genişletmek veya güçlendirmek istiyor. Yeni keşfedilen devasa doğal kaynaklar nedeniyle şuan çatışmanın şiddeti iyice arttı. Bu doğal kaynakların başında da petrol, gaz, altın, elmas, uranyum vb. gelmektedir. Yanı sıra bu bölge, stratejik öneme sahiptir. Hint Okyanusu'nun kıyılarına düşmektedir. Devasa doğal kaynaklarına sahiptir. Bu yüzden ekonomik ve güvenlik açısından tüm dünya için önemlidir. Ayrıca Akdeniz bölgesine ve Arap Yarımadası, Sudan ve Somali başta olmak üzere birçok Müslüman ülkelerine bitişiktir. Bu faktörler, kapitalist ülkelerin gözünde bu büyük bölgenin değerine değer katıyor. Bu nedenle bu ülkeler, bölgede hegemonya kurmak, kendi hedeflerine ulaşmak ve kaynaklarını talan etmek için iç savaş çıkarmaya, kaos ve Vandalizm oluşturmaya hazırdırlar. Ki bu, bölge halkı arasında sürekli güvensizlik ve korkuya yol açsın. Korkular ve tehlikeler, sahil alanları boyunca ve ülkenin kuzeydoğu kesiminde çoğunluğu Müslüman olan bölgelerde açıklanamayan ölüm vakalarının ardından Kenya'da Müslümanları tehdit eder hale geldi. Vahşi cinayetler, çok büyük zararlara neden oldu. Hindistan, Bromuko ve Mpkatona'dan Leto'ya kadar kıyı bölgesi sakinleri arasında paniğe yol açtı. Tuhaf olan şey, bu olaylar Kenya Deniz Kuvvetleri ve Amerika Deniz Piyadelerinin konuşlandırıldığı bir yerde meydana geliyor. Caniler, yollarına hiç kimse çıkmadan yaklaşık on saat boyunca bu vahşi eylemlerini işliyorlar! Mombasa ve Malindi gibi diğer alanları içerecek şekilde güvensizlik ortamı hızla genişledi. Buralarda günlük sayısız eşkıyalık eylemleri ve suç işleniyor. Ama burada sorulması gereken soru şudur: Neden bu olayların hepsi, son zamanlarda meydana geldi? Sükûnet ve huzur ile tanınan ve çoğunluğu Müslüman olan bu bölgelerde bu menfur eylemlerin tekrar patlak vermesinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmedi! Olayları takip eden kimse, bu eylemler ile İslam ve Müslümanların hedef alındığını görür. Zira amaç, Müslümanları kötülemek ve onları şiddet ve terör ile yaftalamaktır. Böylece düşmanlar, işlenen herhangi bir suçta parmakları ile İslam'ı ve Müslümanları işaret edebilsinler.
Ey değerli Müslümanlar!
Genel olarak dünyada, özel olarak Doğu Afrika'da bu olup bitenlerin hepsi, bu kötü ve iğrenç eylemlerden ümmeti koruyacak çobana acil ihtiyacın olduğunun açık göstergesidir. O bekçi ki düşmanlarına karşı ümmetin tüm güçlerini birleştirecektir. Bunu da ancak Halife sağlayabilir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إنما الإمام جُنّة، يقاتل من ورائه ويتقى به "İmam ancak bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur."
Bize gelince, tüm bu kötü eylemlere rağmen her gece zafer şafağının biraz daha yaklaştığına inanıyoruz. Bu tartışma kabul etmez bir gerçektir. Çünkü ikinci Raşidi Hilafetin kurulacağı konusu, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in bir müjdesidir. Bu güçlü devlet, yeryüzünün her köşesine İslam'ın otoritesini yayacaktır. Son zamanlarda Irak'ın bazı bölgelerinde ilan edilen, ismi olup ama anlamı olmayan sahte ve çürük Hilafet gibi asla olmayacaktır. Evet, bu sahte Hilafet, hayatlarının en büyük ve en ciddi konusunda Müslümanlar arasında karışıklığa neden olmak, kâfirleri korumak ve İslam'ın itibarını kötülemek ve onurunu zedelemek için ilan edildi. Şeri hükümlere göre devlet dinamiklerine sahip değil!
Son olarak ey Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir / Doğu Afrika, size halisane bir çağrıda bulunuyor. İkinci Raşidi Hilafet Devletini kurmak için Hizb ile çalışarak sorumluluğunuzu yerine getirin. Bilin ki Hilafet, önderimiz ve liderimiz sevgili Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in bir müjdesidir.
Allah Subhânehu ve Teâlâ, kendisine yaklaşmak için bu mübarek günlerde bir araya geldiğimiz bu Salih amellerimizi kabul eylesin. Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması ile beklenen yardımı bizlere nasip eylesin. Bizi düşmanlardan koruyacak kalkanı bizlere bahşeylesin. Ki korkmadan ya da çekinmeden onun gölgesi altında Rabbimize ibadet edelim. Bizim ve sizin Salih amellerimizi kabul etmesi için Allah'a dua ediyoruz. Rabbimizin seçtiği bu izzetli günde yeryüzü ve göklerin yaratıcısı olan Allah Subhânehu ve Teâlâ bize bu bayramı mübarek eylesin.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Doğu Afrika
H. 1 Şevvâl 1435
M. Salı, 29 Temmuz 2014