13 Mart’ta Surkhan Derya bölgesine bir ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Halk Temsilcileri Vilayeti’nde (Bölgesel Konsey) konuşma yaptı. Toplantıda yaptığı konuşmada, sadece ülkeler arasında kapalı kapılar ardında müzakere edilen konuları deşifre etti. Mirziyoyev, “Şimdi de büyük güçler diyor ki: Ey Özbekistan! Kimin tarafındasın? Tarafsız olunmaz! Şu ya da bunun tarafında ol! Özbekistan’ın nüfusu 36 milyona ulaştı ve yakında 40 milyona ulaşacak, dolayısıyla büyük bir ülke olacak. Orta Asya’da da Özbekistan’a ihtiyacımız var. Peki siz kimin tarafındasınız? Bu soruya tek bir cevabım var: Milletimin ve halkımın yanındayım. Özbekistan’ın yüce çıkarları için ölmeye hazırım.” dedi.

Mirziyoyev’in, kamuoyu önünde açık sözlü olmaya, bağımsız kararlarının olmadığını ve rejiminin büyük güçlerin ruh hallerine göre şekil aldığını açıkça itiraf etmeye zorlandığı söylenebilir. Büyük güçlerin baskısı altında olduğunu da açıkça itiraf etti. Zira ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, 1 Mart’ta Surkhan Derya’ya yapacağı ziyaret öncesinde Özbekistan’ı ziyaret etmişti. Ardından 6 Mart’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Mirziyoyev arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşmişti. Bütün bunlardan, baskı uygulayan ülkelerin Amerika ve Rusya olduğu çıkarımı yapılabilir. Pek çok kişi için bu yeni olmasa gerek, çünkü bu, apaçık bir gerçektir.

Ey Sayın Mirziyoyev! Eğer sözlerinizde samimi iseniz, o zaman size şu çağrıda bulunuyoruz: Birbirinden daha az kötü olmayan Amerika ve Rusya karşısında zayıf bir tutum alıyorsunuz. Birini memnun edip diğerini gücendirmemeyi ciddi bir prensip meselesi olarak kabul ediyorsunuz. Bu durum yanlıştır, ikisiyle de dans etmenin feci sonuçları olacaktır. İster Amerika ister Rusya isterse başka bir ülke olsun hiçbiri siz veya halkınızın iyiliğini istemez. Eğer gerçekten halkınızın yanındaysanız, o zaman halkınızın inandığı İslam’a dönmelisiniz. Hak, adalet, şeref, izzet, haysiyet ve kuvvet yolu olan İslam’ın emrettiği yolu izlerseniz, ümmetinizin desteğini alacağınızdan ve sizi kanatları altına alıp koruyacağından hiç şüpheniz olmasın. Halkınızın geçmişte de sömürgeciliğe ve işgale karşı yiğitçe savaştığını, son ana kadar sabırla ve kararlılıkla dimdik ayakta durduğunu muhtemelen biliyorsunuzdur.

Bu yolda ölmek, güzel bir ölüm ve güzel bir sondur! İsminizin her zaman Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Ömer bin Abdülaziz, Selahaddin Eyyubi ve Muhammed el Fatih gibi büyük İslam şahsiyetleri arasında anılmasını istemiyor musunuz? Sizi zillet, utanç, kölelik ve Ruveybida yolunu terk etmeye, büyüklük ve izzet yolu olan İslam yolunda yürümeye davet ediyoruz!

Sonuç olarak, size Raşidi Halife Ömer bin Hattab’ın -Allah ondan razı olsun- şu sözlerini hatırlatıyoruz: “Biz, Allah’ın bizi İslam ile izzetlendirdiği bir kavimiz. İzzeti başka yerlerde ararsak, Allah bizi zillete düşürür.”

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}