26 Ramazan 1445 / 06 Nisan 2024 Cuma günü San’a ve Yemen’in birçok şehri, Uluslararası Kudüs Günü münasebetiyle kitlesel yürüyüşlere sahne oldu.

Kudüs Günü, bazılarının sandığı gibi Mescid-i Aksa ve Kudüs’ü Yahudilerden kurtarma günü değildir. Kudüs Günü’nün her yıl kutlanmaya başlanmasından bu yana neredeyse elli yıl geçti ama dünya sadece yürüyüşlere tanık oldu!

1979 yılında Humeyni, güya “halkı harekete geçirmek, gösteri yapmak ve bilinçlendirmek” amacıyla Ramazan ayının son Cuma gününü Uluslararası Kudüs Günü (Farsça: Ruz Jahani Quds) olarak ilan etti. Sasani Zerdüştleri de Pers Yeni Yılı ve Nevruz kutlamalarından önceki yılın son Çarşamba akşamı, S harfiyle başlayan yedi ana yemeğin hazırlanmasına başlanmadan önce hastalıktan kurtulmak için bir ateş yakar ve üzerinden atlarlardı.

Gayrimüslimler ve hatta Yahudi varlığı bile Uluslararası Kudüs Günü’nü kutluyor. Yahudiler, 1967’deki göstermelik savaşın ardından Doğu Kudüs’ün ilhakının yıldönümünü anmak amacıyla Kudüs Günü’nü ulusal bayram olarak ilan ettiler. Uluslararası Kudüs Günü İran’da, Pers takvimine göre yeni yılın başlangıcı olan Nevruz gibi resmi bir tatil değildir. Uluslararası Kudüs Günü; Öğretmenler Günü, Kadınlar Günü, Ağaç Dikme Günü ve Birleşmiş Milletler’in icat ettiği ve her yıl belirli tarihlerde tüm dünyayı kutlamaya çağırdığı diğer bayramlar gibi kutlanması amacıyla icat edilmiştir. Birleşmiş Milletler, UNESCO’nun tüzüğüyle yakından uyumlu olduğu gerekçesiyle gece ve gündüzün eşit olduğu Nevruz’u kültürel çeşitliliğin, halklar ve farklı topluluklar arasındaki dostluğun teşvik edilmesine katkıda bulunmak için resmî tatil olarak kabul etti.

24 Ramazan 1445 Çarşamba günü Sana’da “Filistin, Ümmetin Merkezi Davası” başlıklı bir konferans düzenlendi. Bu konferans, Yemen’in Sana kentinde ikinci kez düzenleniyor. Birkaç yıldır Tahran’da düzenlenen Uluslararası Filistin İntifadasına Destek Konferansı’nın bir benzeridir.

Husiler, insanların sempatisini kazanmak ve takipçilerini Kudüs’ü özgürleştirmek için yola çıktıklarına inandırmak için her yıl “milyonların katılımıyla yürüyüşler” ve konferanslar düzenliyorlar. Bunlar, içi boş sloganlardan barettir. Peki İslam, Yemen’deki yönetimlerinin neresinde? İslam sloganını yükseltenler, Filistin ya da diğer davaları desteklediğini iddia edenler, öncelikle İslam’ı sözlü ve fiili olarak uygulamalıdır.

Batı’nın İslam’a karşı kötü niyetli savaş planına göre, İbnü’l Alkami’ye bir rol verilmesi düşünülemez. Bilindiği gibi İbnü’l Alkami, Tatarların Müslüman ülkeleri işgal etmesinde rol oynamıştır. Batı, İran liderliğindeki “Direniş Ekseni’nin”, Uluslararası Kudüs Günü kutlamasını ve Kudüs konferansları düzenlemesini planlıyor. Hürmüz Boğazı, Bab El Mendeb, Arap Denizi ve Kızıldeniz üzerinde tam kontrol sağlamak için Refah İttifakı ile arasında bölgesel bir savaş başlatıyor. Çünkü kafir Batı, İslam’ın iktidara gelmesini engellemek ve Müslüman ülkeleri kukla yöneticilerin egemenliği altında tutmak için en etkili yöntemlerini kullanıyor, insanları mezhepçilik ve diğer konularla meşgul ederek onları gerçek dinden ve meselelerden uzaklaştırıyorlar. Sözde direniş ekseni için Filistin yalnızca slogandan ibarettir. Ali Hamaney “Bugün İran kendini inşa etme sürecindedir. Hamas adına “İsrail”le savaşa girmeye hazır değil.” dedi.

Sözde direniş eksenini ifşa edenlerin, diğer rejimlerin uşakları oldukları söylenemez. Evet böyle söylenemez çünkü Türkiye, Körfez, Mısır ya da diğer Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin hepsi, tepeden tırnağa kadar ajanlık çamuruna batmış durumdadır. Biz burada Müslümanların sorunlarıyla ticaret yapan ve kafir Batı’yı destekleyen herkesi ifşa ediyoruz. İçeride İslam’ı uygulayacak, onu hidayet ve nur Risaleti olarak dünyaya taşıyacak, Müslümanlar arasındaki sınırları ve hudutları kaldıracak, kukla yöneticileri ve onların tüm kötülüklerini uçuruma süpürecek olan Müslüman bir devletin kurulması için çağrıda bulunuyoruz.

Bu planlar karşısında, bugün Yemen halkının, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafetini kurmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaktan başka çaresi yoktur. Hilafet, Ukab bayrağını dalgalandıracak, bu kötü niyetli planlara karşı koyacak ve işgal altındaki Müslüman toprakları kurtaracaktır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}