12 Kasım 2019’da Rostov-na-Donu şehrindeki Rusya Güney Bölgesi Askeri Mahkemesi, “Hizb- ut-Tahrir Yalta davasında” Kırımlı altı Müslümanı 7 ila 19 yıl arasında hapis cezasına çarptırdı. Hizb-ut-Tahrir faaliyetlerine katılma ve organize etme suçlamasıyla yargılanan Müslim Aliyev 19 yıl, Enver Bakarov 18 yıl, Emir Üsein Kuku 12 yıl, Vadim Sirok 12 yıl, Raviat Alimov 8 yıl ve Ersin Dibarov 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden bu yana geçen beş yıl içinde bu dava, sözde “Hizb-ut Tahrir davalarının” beşincisidir. Müslümanlar sinsice terörist faaliyetlerde bulunmakla suçlanıyor. Hizb-ut Tahrir, fikri çatışma ve siyasi mücadele yoluyla İslam dünyasında İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışan küresel İslami siyasi bir partidir. Hizb, tüm dünyanın bildiği gibi maddi eylemleri benimsemez, farkı budur. 40’dan fazla ülkede 60 yıldır yaptığı çalışma bunun göstergesidir. Hizbi şiddet eylemleriyle ithaf etmeye yönelik suçlamalar, saçmalık ve akıl tutulmasıdır

Rus Mahkemeleri, bir kez daha terörizm ile ilgili kendine özgü suçlamalarını gösterdi. Zira mahkeme tutanaklarında, görgü tanıkları ve savcılık uzmanlarının ifadelerinde, terör eylemi planlanması, hazırlığı veya uygulanmasına dair bulgu ve belgeye rastlanmadığı belirtildi. Çünkü söz konusu davalarda ortada ne silah ne ölü ne de bir yaralı var. Bu dava, bu kardeşlerin yaptığı görüşmelerin analizine dayalı. Bu davanın özü, İslami konularda yapılan şüpheli konuşmaların sorgulanmasıdır.

Bu davanın saçma ve mantıksız olduğu aşikâr. Bu altı kişi, Rusya’da katillere, çocuk istismarcılarına ve tecavüzcülere verilmeyen cezalarla yargılandılar. Mahkemede görülen bu dava, Rusya’nın İslam’a, dava erlerine ve yüce dinimizin tezahürlerine karşı bir savaş yürüttüğü gerçekliğine dair başka bir kanıttır. Rusya, terörizmi, suçluları ya da insanların güvenliğini umursamıyor. Bütün bunlar, düşünceleri ve dindarlıkları ile sadece Müslümanlara değil, tüm insanlığa örnek teşkil eden dindar ve saf Müslümanlara yönelik açık düşmanlığını örtbas eden sis perdeleridir.

İslami düşünce korkusu, modern Rus yetkililerini suçlularla işbirliği yapmaya ve küçücük suçlarda bile akla hayale gelmeyen hapis cezalarına çarptırılan bu yüce ilahi dinin dava erlerini kovuşturmaya zorluyor. Rus yetkililer, sadece Kırım’da değil, Rusya’da bile Müslümanlara karşı aynı yaklaşımı sergiliyor. Kırım Müslümanlarının başına gelenler, Rusya’nın, yurt içinde Kuzey Kafkasya ve Volga bölgesinde, yurt dışında da Suriye’de gördüğümüz gibi İslam’a karşı yürüttüğü canice politikanın bir parçasıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de böylesi zorbalar hakkında şöyle buyuruyor:

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ “Onlardan ancak Aziz ve Hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar.” ^{[Buruc 8]}

Kırım Müslümanlarına hitaben diyoruz ki: Bu, Rusya’nın Kırım Tatar Müslümanlarına saldırdığı Kırım yarımadasının tarihinde ilk kez olmuyor. Bugün yine cani Rus yetkililer, sebepsiz yere Kırım Müslümanlarına eziyet ediyor. Bu barbarca politika, Çarlık ve ateist komünist Rusya’sı zamanından beri uygulanagelmektedir. Modern Rusya Federasyonu, genelde tüm Müslüman halklara özelde Kırım Müslümanlarına karşı uyguladığı bu canice politikanın sadece yasal varisidir.

1944’te Kırım Tatarları hain damgası yerken, 1990’larda radikaller suçlamasına maruz kaldılar. Bugünse en iyi temsilcileri bile terörist faaliyetlere bulaşmak suçlamasına duçar kalıyor.

Ey Kırım Müslümanları! Size karşı uçsuz bucaksız suçlar işleyen, Kırım’da İslami tezahürleri yok etmeye çalışan, bu mübarek topraklardaki fiili varlığınızı ortadan kaldırmak isteyen II. Katerina ve Stalin gibi despotlar, yok olup gittiler, mezarlarda yatıyorlar. Tüm bu girişimlere rağmen sebat ettiniz, günden güne güçlendiniz, İslami hükümleri doğru anlama ve uygulamaya söz verdiniz. Geçmişte sizi ihanet ve aşırılıkla suçlayanların, rejimleriyle birlikte tarih olduğu gibi modern “terör karşıtlarının” da tarih olacağı gün yakındır. O gün topraklarınızın güvende olması ve günlük hayatınızda İslam’ın uygulanması ile sevineceksiniz.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” ^{[Rum 4-6]}