Recep ayının ilk günü ve Hizb-ut Tahrir’in İslami Hilafet Devletinin yıkılışının 100. yıldönümü münasebetiyle, “Hilafeti Kurun Ey Müslümanlar!”başlıklı kampanyasının ilk günü, Hizb-ut Tahrir üyesi Afif Halif ve Ömer Ahmed, Safakus kentinde kampanyanın adını taşıyan bir pankart asmak istediklerinde, bir polis arabası yaklaştı ve güvenlik görevlileri, onların bu siyasi faaliyetini yasakladılar ve zorla Sakiet Ezzit kasabasındaki bir karakola götürüldüler. Doğal hakkını ve İslam Devletini kurma şeri görevini yerine getiren kardeş Afif gözaltı sırasında darp edildi. Avukatın huzurunda ifadeleri alındıktan sonra bir tutanak tutuldu ve kardeşler serbest bırakıldı, Afif, hastanede tedavi altına alındı.

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz, siyasi sınıf ve sembollerinin sömürgeci otorite bağımlısı olduğunu deşifre ediyor, başta Raşidi Hilafetin kurulması olmak üzere ümmet ve sorunlarının yanında hizalanmaya çağırıyoruz. Hala talimat alma sevdasında olan bazı güvenlik görevlilerinin tutumuna şaşırıyoruz. Hiç düşünmüyorlar mı? Ya da neden akidelerine sarılmıyorlar? Oysa Allah’ı, Rasûl’ünü, müminleri dost edinmek, iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak akidenin bir gereğidir. Güvenlik güçleri, politikacıların ajan olduklarına ve ülkenin yaşadığı felaketlerin kaynağı olduklarına kesinkes inanıyorlar ve bu talimatların bir sonucu olarak aşağılanmaya maruz kalacaklarını yakinen biliyorlar. Örneğin en son protestolarda aşağılandılar. Zorba Bin Ali kaçtıktan sonra yaşadıkları hafızalardaki tazeliğini koruyor. Politikacılar ve bazı kadroları üzerinden sömürgecilik talimatlarının kendilerine ulaştığını bilmiyorlar mı? Bu emirler güvenlik güçlerini düşmanın elinde bir sopaya dönüştürüyor. Halklarından koparıyor ve işlerinin kıymetini düşürüyor. Allah’ın kıyamet günü bu görevde yaptıklarından dolayı kendilerini hesaba çekeceğini bilmiyorlar mı? O gün efendileri onlardan uzaklaşacak.

إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُواْ مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُواْ “Kendilerine uyulanlar, kendilerine uyanlardan uzaklaşacaklar.”^{[Bakara 166]} Hizb-ut Tahrir’in yaşadığı sıkıntıların sadece bu davetin metanetini artırdığını, tutuklamalar ve cezaevlerinin gençlerin kararlı kişiliklerini ve Allah’ın zaferine olan inançlarını olgunlaştırdığını, zulümle mücadeleye ehil hale getirdiğini, halkın geleceğine öncülük etme kararlılıklarını arttırdığını bilmiyorlar mı?

“Hilafeti Kurun Ey Müslümanlar!” kampanyası, Hilafeti yeniden kurmak ve İslami hayatı yeniden başlatmak için Hizb-ut Tahrir’den tüm Müslümanlara yönelik samimi bir çağrıdır. Öncelikle bu çağrı, güvenlik güçlerine ve askerlere yöneliktir. Çünkü onlar, güç ve kuvvet ehlidir. Yöneticilerin ihanetinden beri olmak için hakkın tarafında yer alın ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğuna kulak verin:

أَرَأَيْتَ الَّذِي يَنْهَى * عَبْدًا إِذَا صَلَّى * أَرَأَيْتَ إِن كَانَ عَلَى الْهُدَى * أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَى “Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü? Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidayet üzere ise; ya da takvayı emrediyorsa!?”^{[Alak 9-12]} Ebu Cehil hezimete uğradığı ve Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in çağrısı üstün geldiği gibi Raşidi Hilafet çağrısı da üstün gelecek, düşmanlık eden herkes mağlup olacaktır. Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”