حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SD-BA-2022-RS-TR-52 |
H. 29 Cumâde’l Ûlâ 1444 M. Cuma, 23 Aralık 2022 |
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü’nün Omdurman Kentinin El Sevra El Hara 42 Mahallesindeki “Müslümanların Devleti Hilafettir” Başlıklı Sempozyumda Yaptığı Konuşma
Müşrikler hoşlanmasa da dinini bütün dinlere üstün kılmak için Rasûl’ünü hidayet ve hak dinle gönderen Allah’a hamd olsun. Salat ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen, ilk İslam Devletini kuran, Âlemlerin Rabbinin hükümlerini uygulayan Rasûl’ünün, onun âlinin ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet kulesini inşa eden sevgili ashabının ve Kıyamet gününe kadar ihsanla onlara uyanların üzerine olsun.
Ey değerli kardeşlerim! Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem, adalet ve rahmet yönünden tarihin tanıdığı en büyük devleti kurduktan ve kendisinden sonraki yönetimin Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet olduğunu açıkladıktan sonra refiki alaya intikal etmiştir. Hilafet, on üç asrı aşkın bir süre gözleri ve kulakları doldurmuş, milletleri ve halkları kalkındırmış, onları entelektüel, kültürel, bilimsel ve askeri yönden yükseltmiştir. Daha sonra sömürgeci kâfir düşmanlar, içeriden ajanların da yardımıyla kuduz köpekler gibi Hilafetin üzerine üşüşmüşler, sonunda Hilâfet Devletini yüz yıl önce yıkmışlardır. Akabinde Müslüman ülkeler parçalanmış, âlemlerin Rabbinin hükümlerinin yerini kâfirlerin hükümleri almıştır. Öyle ki birçok insan, İslam’a aykırı olan ve kendilerini gerçek bir kalkınmadan ve Allah’ın rahmeti altında onurlu bir yaşam sürmekten alıkoyan bu insan yapımı sistemlerde bir sakınca görmemiştir.
Ey değerli kardeşlerim! İslam Devleti Hilafettir ve o, dünyadaki Müslümanların genel başkanlığıdır, içeride İslam’ı uygulayacak ve İslam’ı, sapık dünyaya davet ve cihat yoluyla hidayet ve nur Risalet’i olarak taşıyacaktır. Hilafet, farzdır, hatta farzların tacıdır. Yokluğunda İslam’ın hükümleri yönetimde, siyasette, ekonomide vs. yok olmuştur. Varlığında bu ve diğer hükümler insanların hayatlarında var olacaklardır.
Bugün Hilafetin kurulması farziyeti (çünkü yoktur) kesin farzdır. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُصِيبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيراً مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ“Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.” [Maide 49] Bilakis Allah, indirdikleriyle hükmetmeyi imanın ikiz kardeşi kılmıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجاً مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيماً“Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar”[Nisa 65]
İslam’ın hakemliği, ancak Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Hilafet olarak tanımladığı İslam Devletinde mümkündür. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمْ الْأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لَا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ تَكْثُرُ قَالُوا فَمَا تَأْمُرُنَا قَالَ فُوا بِبَيْعَةِ الْأَوَّلِ فَالْأَوَّلِ وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ “İsrail oğulları Nebiler tarafından siyaset ediliyordu. Bir Nebi öldüğünde onu başka bir Nebi takip ediyordu. Artık benden sonra Nebi yoktur. Fakat birçok Halife olacaktır” Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne yapmamızı emredersin? Dedi ki: “İlk biat edilene vefakâr olunuz onlara karşı olan vazifelerinizi yerine getiriniz. Muhakkak ki Allah size karşı olan vazifelerini yapıp yapmadıklarını onlara soracaktır.”Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şu buyruğuyla Hilafete vurgu yapmıştır:
فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشْ مِنْكُمْ يَرَى بَعْدِي اخْتِلَافاً كَثِيراً فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الرَّاشِدِينَ الْمَهْدِيِّينَ، وَعَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الْأُمُورِ فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَإِنَّ كُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ“Benden sonra, sizlerden yaşayanlar, birçok anlaşmazlıklara şahit olacaktır! O zaman sünnetime, sünnetimden bildiğiniz şeylere, doğru yol üzerinde bulunan Raşid Halifelerin sünnetine sımsıkı sarılınız! Sonradan sonraya ortaya çıkarılan birtakım şeylerden sakınınız! Çünkü, sonradan sonraya ortaya çıkarılan şey bidattir. Her bidat da dalalettir, sapkınlıktır!”
Demokratik dönüşüm bidat ve dalalettir, askeri yönetim bidat ve dalalettir, sivil devlet bidat ve dalalettir, cumhuriyet, bidat ve dalalettir. Hilafet dışındaki her sistem bidat ve dalalettir. Çünkü bütün bunlar, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetinden veya doğru yol üzerinde bulunan Raşidi Halifelerin sünnetinden değildir. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için ciddiyetle çalışmak hepimize farzdır, aksi takdirde günahkâr oluruz. Nitekim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
مَنْ خَلَعَ يَداً مِنْ طَاعَةٍ لَقِيَ اللَّهَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ لَا حُجَّةَ لَهُ وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً“Kim itaatten elini çekerse, Kıyamet gününde lehine hiçbir delil bulunmaksızın Allah ile karşılaşacaktır.Kim de boynunda Halifeye biat olmadan ölürse, cahiliye ölümü ile ölür” Cahiliye ölümü, günahkâr ölümdür ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti yeniden kurmak için çalışanlarla ciddi ve samimi bir şekilde çalışmadıkça günahtan kurtulamayız.
Ey değerli konuklar! Amerikalı, İngiliz ve diğer sömürgeci kâfirler tarafından yönetilmeye nasıl razı olabiliriz? Bu sapıkların, anayasamızı belirlemelerini nasıl kabul edebiliriz? Bizi, dinin dışlanması ve dinin hayattan ayrılması üzerine kurulu olan siyasi çerçevelerine derç etmelerini nasıl kabul edebiliriz? Durum tersine dönmüştür. Biz, onlara doğru akideyi ve adil sistemleri taşımamız gerekirken, bize batıl inançlarını ve bozuk sistemlerini taşımalarına razı oluyoruz!
Ey değerli kardeşlerim! İslam ümmeti -siz de onun ayrılmaz bir parçasısınız- geçmişte küfür ve hükümlerine asla razı olmamıştır, sizin de razı olduğunuzu düşünmüyorum. İslam ümmetinin tarihi, izzet ve haysiyetle doludur, İslam ümmeti büyük fetihler ümmetidir, liderleri imparatorlara ve krallara şöyle hitap eden bir ümmettir: “Biz, Allah’ın, insanları kula kul olmaktan kendisine kulluğa, dünyanın darlığından ahiretin genişliğine ve batıl dinlerin zulmünden İslâm’ın adaletine çıkaralım diye gönderdiği bir toplumuz.”Öyleyse ilk siretinize geri dönün.
Ey değerli konuklar! Biz, atalarımızın yönettiği gibi dünyayı yeniden iyiliğe ve adalete sevk etmekle vaat olunduk. Batı uygarlığının entelektüel ve ahlaki olarak çöktüğünü görüyoruz. Hatta Lut kavminin eylemlerine çağırmak -Allah korusun-, devletlere ve halklara dayatılan haklar haline gelmiştir. Batı uygarlığı, eşcinsellik, ailenin parçalanması, tekelleşme ve insanları yoksullaştırma uygarlığıdır.
İslam uygarlığı ise âlemleri kalkındıran bir uygarlıktır, çünkü aslen onlara rahmet olarak gelmiştir.
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ“Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”[Enbiya 107] İslam uygarlığı, Allah’ın salat ve selamı onun üzerine olsun Rasûlümüze güvenilir vahiyle indirilmiş âlemlerin Rabbinin hükümleridir.
Şimdi zaman, Allah’ın vaadi olan Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurma zamanıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ“Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55] Aynı zamanda Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bir müjdesidir:
تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً عَاضّاً فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ، ثُمَّ سَكَتَ“Allah’ın olmasını dilediği kadar aranızda Nübüvvet olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra Allah onu kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı Hanedanlık olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu da kaldıracaktır. Sonra Zorba Diktatörlük olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır.” Sonra sustu.”
Ama Hilafet yiğitlere muhtaçtır, Allah’ın izniyle siz buna layıksınız. Hadi Hilafeti kuralım ki Allah katında kurtulanlardan olalım. İzzetimiz İslami hayatın yeniden başlatılmasındadır, İslâm’dan ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetten başka izzetimiz yoktur. Haydi, onun destekçisi ve çalışanları olun.
Ey değerli kardeşlerim! Hizb-ut Tahrir, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için sizi kendisiyle birlikte çalışmaya çağırıyor. Hilafet dışında İslami hayat yoktur. Hizb-ut Tahrir, Hilafet için 191 maddelik bir anayasa hazırlamıştır. Anayasa, yönetişim, ekonomi, içtimai sistem, eğitim politikası, dış politika vb. gibi hayatın tüm yönlerini düzenlemektedir. Bu anayasa, hayatımızı Rabbimizi hoşnut eden İslami bir hayata dönüştürecek ve bizi hayatın darlığından kurtaracaktır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]
ve’s Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07 http://www.hizb-sudan.org/ |
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com |