Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen, dosdoğru yola ileten efendimiz sevgili Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in, âlinin, ashabının ve din gününe kadar yolunu takip edenlerin üzerine olsun.

Değerli konuklar, es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Elimdeki şu kitapçıkta Sudan’daki yönetim krizini kökten tedavi edecek çözümler mevcut. Bu kronik kriz on yıllardır ülkemizi mahvetmiştir. Ülkemiz kronik krizin prangaları altında inim inim inlemektedir. On yıllardır ülkemizdeki siyasi güçler, sömürgecilerin yönetim, siyaset, ekonomi ve diğer sistemlerinin esiri olmuşlardır.

Değerli konuklar, takipçiler ve izleyiciler, biz IMF dışında eşi benzeri olmayan ideolojik bir düşünceye sahibiz. Bu düşünce sorunu derinlemesine teşhis etmekte, ülkemizin yaşadığı yönetişim krizine ve anayasal boşluğa ideolojik çözümler sunmaktadır.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, ülkenin ve halkın çıkarlarını düşünen herkese Hilafet Devleti’nin 191 maddelik anayasa taslağını sunuyoruz. Taslak genel hükümlerden, yönetim sisteminden, ekonomik sistemden, içtimai sistemden, eğitim politikasından, dış politikadan oluşmaktadır. Taslakta yer alan detaylar şöyledir:

Birincisi: Devletin temel yasası olan anayasa taslağı, yüce İslam akidesine dayanmalıdır. Bu nedenle Hilafet Devleti Anayasa Taslağının ilk maddesine göre “İslam akidesi, devletin esasıdır. Öyle ki devletin yapısında, cihazında veya muhasebesinde yahut devlet ile ilgili herhangi bir şeyde, İslam akidesini esas kılmaktan başka hiçbir şey var olamaz. İslam akidesi aynı zamanda anayasa ve şeri kanunların da esasıdır. Öyle ki bunlardan herhangi bir şeyin İslam akideden fışkırması haricinde var olmasına izin verilmez.”

İkincisi: Bu anayasanın maddeleri, Allah’ın Kitabı’ndan, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetinden, icma sahabeden ve şeri kıyastan doğru içtihatla çıkarılmış şeri hükümlerdir. İstisnasız sunulan tüm pozitif anayasalarda olduğu gibi insanların kaprislerine bağlı fikirler değillerdir.

Üçüncüsü: Hilafet Devleti’nin Anayasa Taslağı, Yüce vahyin hükümleriyle sürmekte olan anlaşmazlığı giderecektir. Zira

A- Otorite ümmete aittir. Ümmet, aralarından Hilafet akdinin şartlarını yerine getiren birini seçecek, ona Müslümanlara halifesi, müminlerin Emiri olarak biat edecek, aralarında Allah’ın adil Şeriatını uygulayacaktır.

B- Esasının İslam akidesi olması ve benimsediği hükümlerin şeri hükümler olması şartıyla, yöneticileri muhasebe etmek veya Ümmet yoluyla yönetime ulaşmak üzere siyasi parti kurmak Müslümanların hakkıdır. Siyasi partiler, yönetici yoldan saparsa veya işlerine bakmazsa İslam temelinde yöneticiyi muhasebe ederler. Muhasebe hakkı sadece siyasi partilere özgü değildir, tebaanın bireyleri de muhasebe ederler. İslam, herkes için bunu garanti etmiştir.

C- İslam’da ordu, Allah yolunda cihat etmekle, İslam’ın özünü ve Müslümanların sınırlarını korumakla görevlidir. Silahlı bir güç olarak yönetimle hiçbir ilgisi yoktur. Devletin tebaasından olmaları itibariyle askerlerin de Müslümanların halifesine biat etme hakları vardır. Harp Dairesi ordu, polis, teçhizat, görevler, hazırlık ve benzerleri dâhil olmak üzere silahlı kuvvetlerle ilgili tüm işleri üstlenir. Bu daire devletin bir organıdır ve başına Cihad Emiri denir. Müslüman ordusu, kaç tümeni olursa olsun, tek bir ordudur ve Halifenin komutası altındadır.

Dördüncüsü: Hilafet Devleti Anayasa Taslağı, tarafları aşağıdaki hükümlerle birleştirecektir:

A- Bugün olduğu gibi ülkemizde sömürgeci kâfirin hiçbir etkisine izin verilmeyecektir. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ kâfirler için Müslümanlar üzerinde otorite kılmamızı haram kılmıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir”^{[Nisa 141]}

لَا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ “Müminler, kafirleri dost edinmesinler.”^{[Ali İmran 28]}

B- İslam Devletinde dış politika, İslam davetini taşıma eksenlidir ve buna göre ülkelerle ilişki kurulacaktır. Bu nedenle Amerika, İngiltere ve Fransa gibi fiili sömürgeci ülkeler ve Rusya gibi açgözlü ülkeler, hükmen harbi devletler olarak kabul edileceklerdir. Dolayısıyla onlara ilişkin her türlü tedbir alınacak, onlarla diplomatik ilişki kurulmasına izin verilmeyecektir. Bir kişinin, partinin, örgütün veya grubun, yabancı ülke veya elçilikleri ile herhangi bir ilişki içerisinde olması caiz değildir. Devletlerle ilişki sadece devletle sınırlı olacaktır.

Beşincisi: Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet ve İslami hayatı yeniden başlatmak, düşmanları kızdırmaktadır. Çünkü dizginleri ve dünyanın liderliğini onlardan alacaktır. Tıpkı İslam ümmetinin İslam hükümlerine dayalı bir Hilafete sahip olduğu dönemde olduğu gibi. İslam ümmeti, dünyayı batıl dinlerin zulmünden kurtarmış, dünyaya İslam’ın adalet ve rahmetini taşımıştır. Âlemleri bu dünyanın darlığından dünya ve ahiretin genişliğine çıkarmıştır. Allah’ın istediği gibi tekrar insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olacaktır. Nitekim Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız.”^{[Ali İmran 110]}

Sonuç olarak tüm ümmete, ümmetin liderlerine, ileri gelenlerine, siyasetçilerine ve düşünürlerine incelemeleri, fikirlerini benimsemeleri, uygulama sahasına koymaları ve böylece Allah’ın rahmeti ve bereketine kavuşmaları için Hilafet Devleti Anayasa Taslağını sunuyoruz. Hizb-ut Tahrir, inancına ve ümmetine sadık askerlerden otoriteyi kendisine devretmelerini talep etmektedir. Hizb, bu anayasayı ve benimsediği tüm yasama sistemini ve sistemlerini uygulama sahasına koyacaktır.

هَذَا بَلَاغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ  “İşte bu, kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak bir tek İlah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.” ^{[İbrahim 52]}