Salı, 22 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SDu2013BAu20132012u2013RSu2013TRu20130004 H. 24 Cumâde’l Ûlâ 1433
M. Pazartesi, 16 Nisan 2012

-Basın Açıklaması- Tamam, Seferberlik Olsun! Ama Sadece Helgit'i Kurtarmak İçin Değil Bilakis Güney'deki İslamî Toprakların Tamamını Kurtarmak İçin Olsun

Her ne zaman topraklar etrafından sarılmaya başlasa Sudan'daki rejim, sadece toprağın ve ırzın korunması için seferber olup destek vermeleri talebiyle insanlara koşmaktadır. Bu ise Güney halkından olan isyancı askerlerin, ülkenin Güney Batısı'nda bulunan (Helgit) bölgesine girmelerinin ardından meydana gelmiştir. Böylece toprakların, Güney isyancılarından kurtarılması için cihat ve seferberlik hakkında yeniden konuşulmaya başlanmıştır!

Bütün insanlar bilmektedirler ki; Helgit'de, daha önce de Ebiyi ve diğer bölgelerde meydana gelenler ile ileride de meydana gelecek olanlar, Batılı rejimi razı eden ve Rabbimizi gadaplandıran Nifaşa'nın acı meyvesinden başka bir şey değildir. Zira İslamî topraklar, İslam'a saldıran ve Güney'deki Müslümanlara boyun eğdiren Nasranilik boyasına bürünmüş bir devlet kurmaları için isyancılara feragat edilmiştir ki bu devlet, Amerika ile Yahudi varlığının bir kolu olacaktır. Daha önce söylediğimiz ve söylemeye de devam edeceğimiz gibi burası, Allah'a, Resulüne ve müminlere bir hıyanet olmasının ötesinde sahibi olmayanların hak etmeyenlere verdiği bir hibedir.

Şayet rejim, insanları cihada seferber etmekte ciddi olsaydı, ilk önce cihadın zorunlu kıldığı hükümlere bağlanırdı ki bunlardan bazıları şunlardır:

Birincisi: Allah Azze ve Celle'ye tövbe edilmesi, meşum Nifaşa Anlaşması'nı ilga edilip sanki olmamış gibi sayılması, ayrılık ve sonuçları gibi anlaşmaya terettüp edenlerin tamamının ilga edilmesi.

İkincisi: İnsanları cihat için seferber etmeye çalışmanın, sadece Helgit'in kurtarılması için değil bilakis terk edilmesi caiz olmayan İslamî bir toprak olması itibarıyla Güney Sudan'daki toprakların tamamının kurtarılması için olması.

Üçüncüsü: Hakların ve mağduriyetlerin sahiplerine verilmesi, insanların işlerinin İslam'la ihsan ile gözetilmesi, herhangi bir şekilde yağmalanan kamu mallarının iade edilmesi, rejimin önce bizzat kendisi Allah'ı razı etmek için çaba sarf etmeye başlaması ardından da diğerlerini takip etmesi. Zira kamu mallarını saçıp savurmak, boğaza kadar yolsuzluğun içine batacak şekilde baskın bir özellik haline gelmiştir. O halde elinde Kisra'nın hazinelerini taşıyan ve bir dirhem dahi almaksızın bunu Halife'nin önüne koyan askerlerinden birinin pejmürde bir halde olduğunu görünce ağlamaya başlayan Ömer İbn-u Hattab [Radıyallahu Anh] gibi olunuz ki bu sırada Abdurrahman İbn-u Avf Ömer'e şöyle demiştir: "Mütevazi oldun ki onlar da mütevazi oldular. Şayet savurgan olsaydın onlar da savurgan olurlardı."

Dördüncüsü: İslamî topraklarda bir devlet kuracak olmaları itibarıyla Güney Sudan isyancılarıyla kesinlikle müzakerenin yapılmaması. Zira onlarla bir anlaşmanın yapılması şeran caiz değildir. Bilakis topraklar onlardan kurtarılıncaya ve Müslümanlar onların egemenliğinden çıkıncaya kadar fiili savaş durumunun devam etmesi gerekir. Nitekim Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

وَلَن يَجْعَلَ اللّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً "Muhakkak ki Allah, Kâfirler için Mü'minler aleyhine asla bir yol (egemenlik) kılmayacaktır!" [en-Nîsa 141]

Ve şöyle buyurmuştur:

فَمَنِ اعْتَدَى عَلَيْكُمْ فَاعْتَدُواْ عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدَى عَلَيْكُمْ " Kim size saldırırsa siz de ona size saldırdığının misliyle saldırın. " [el-Bakara 194]

Ve Subhânehu şöyle buyurmuştur:

وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ "Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın." [el-Bakara 191]

Beşincisi: Her şeyden önce, alemlerin Rabbini razı edeceğimiz, bütün insanlar arasında adaleti ikame edeceğimiz ve bugün ülkenin ve insanların temelleri üzerine yönetildiği kafir Batı rejimlerinden kurtulacağımız Nübüvvet Minhazı Üzere Raşidi Hilafet'in olduğu İslamî Devletin ilan edilmesi kaçınılmazdır. İşte o zaman Aziz ve Hamîd olan Allah'ın nusreti gelecektir. Zira O, şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُم "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a [Dinine ] nusret verirseniz Allah da size nusret verir ve ayaklarınızı [Dini üzere] sabit kılar." [Muhammed 7]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER