9 Mart’ta genişletilmiş İçişleri Bakanlığı toplantısında İçişleri Bakanlığı’ndan “Aşırılık ve terörle” mücadelede acımasız olmasını isteyen Vladimir Putin, küresel terör örgütleriyle ilişkili olanlara karşı daha aktif olarak çalışmak gerektiğini vurguladı. Toplantının üzerinden daha bir hafta geçmeden hemen bir basın toplantısı düzenleyen Tataristan Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, “14 Mart’ta Tataristan güvenlik birimlerince yürütülen ortak operasyonu kapsamında, “İslami Hizb-ut Tahrir” terör örgütünde aktif 15 lider yakalandı. İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan basın açıklamasına göre “Terör örgütü faaliyetlerine katılmakla” ilgili Rus Federal Anayasa’nın 205,5 maddesinin 1 ve 2 bendi uyarınca 13 kişi hakkında dava açıldı.

Kazan ve Tataristan’ın diğer kentlerinde Hizb-ut Tahrir faaliyetlerine katılmak suçlamasıyla Müslümanlara yönelik geniş çaplı aramalar ve tutuklamalar yapıldı. Ertesi gün Kazan mahkemesi yargıcı, Azat Gatavolin (1974), Sabır Ziyanov Zülvet (1987 ), Ziyalov İlnar (1980), Gabidolin Ruslan (1984), Matiyev Kamil (1980), Sangotov Ruslan (1977), Mümin Canova Kahhar (1978), Yamaliev Rüstem (1985), Safilin İlnar ile Kerimov Ferit (1965), Salah Dinov Rüstem (1975), Sergey Geribelski (1996) adlı gençleri cezaevine attı. Yasadışı kovuşturmadan kaçmak için beşinci kattan atlamasının ardından yere düşen ve omurgası kırılan Cumaliev Marcel (1982), şuan acilde yattığı için henüz mahkemeye çıkarılmadı. 

Devlet Başkanının kendilerinden istediği gaddarlığı göstermek için bu özel operasyonu kameraya alan güvenlik birimlerinin bu videosunu İçişleri Bakanlığı bürosu basına servis etti. Videoda silahlı kişilerin uyuyan Müslümanların kapılarını kırdığı, masum insanların ellerine kelepçe vurulduğu görülüyor. Güvenlik birimleri, eli fazla sıkılan ve bu yüzden kırılmak üzere olduğunu söyleyen tutuklulardan birine kötü kelime söylediler... Yasaklı bir şey bulacaklarmış gibi mutfak dolaplarını köpeklerle aradılar... Gençlerimizi “terörist” olarak göstermek kastıyla güvenlik birimleri, bu videoyu İslami kitaplar, defterler ve CD’ler gösterimiyle sonlandırdılar. Böylece ele geçirilen malzemelerle “Tataristan Cumhuriyeti vatandaşları arasında anayasa karşıtı çalışmanın” varlığının kanıtı olarak insanları ikna etmek istediler.

Siyasi tutsaklar listesinde isimleri geçenlerin çoğu, güvenlik güçlerinin Hizb-ut Tahrir’li Müslümanlara karşı uyguladığı zorbalık gerçeğini yansıtmaktadır. Bilindiği üzere Hizb-ut Tahrir üyelerine yöneltilen suçlamaların neredeyse tamamının dayanağı, 2003 yılında kabul edilen ve partiyi terör örgütleri listesine koyan yasadışı Yargıtay kararıdır.

Bu nedenle güvenlik birimlerinin Hizb-ut Tahrir üyelerine karşı işlediği suç, giderek daha belirgin hale gelmektedir. Dolayısıyla bunların Rusya’nın İslam karşıtı sistematik politikası olduğu açıktır. Allah Subhânehu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ “Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından belli olmaktadır. Kalblerinde sakladıkları ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size ayetleri açıkladık.” ^{[Ali İmran 118]}