ABD Başkanı Trump, 4 Mart 2025’te Kongre’nin ortak oturumunda yaptığı konuşmada, 2021 Kabil Havaalanı saldırısının baş sorumlusunun yakalandığını duyurdu. Trump, ‘Bu gece, o korkunç saldırının sorumlusu olan en üst düzey teröristin yakalandığını ve Amerikan adaletinin önüne çıkarılmak üzere yolda olduğunu bildirmekten mutluluk duyuyorum’ dedi. Pakistan’a da yardımlarından dolayı teşekkür etti. Saatler sonra Pakistan Başbakanı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ‘Afganistan’daki terörle mücadelede Pakistan’ın rolünü takdir ettiği için ABD Başkanı’na teşekkür ediyoruz... Bölgesel barış ve güvenliği sağlamak için Amerika ile iş birliğimizi sürdüreceğiz’ ifadelerini kullandı.

Şeytanın övgüsünden duyulan memnuniyet, Pakistan yönetiminin kötülüğünü ve Amerikan sömürgeciliğine olan köleliğini ortaya koyuyor. Pakistan yöneticileri, Trump’a ve Amerikan düzenine bağlılıklarını ilan ederek, silahlı kuvvetlerimizi sömürgeci çıkarları ve kendi kirli çarpık iktidarlarını korumak için paralı asker olarak kullandıkları eski ihanetlerine ve kirli oyunlarına devam etmek niyetindedirler. Üstelik, stratejik önemlerini ve vazgeçilmezliklerini göstermek adına da bu rolü defalarca üstlenmeye hazır olduklarını ilan etmektedirler.

Trump’ın Müslüman dünyasına yönelik dış politikası, önceki Amerikan yönetimlerinin temel stratejileriyle paralellik göstermektedir. Bu strateji, sömürgeci yağma, Yahudi varlığının korunması ve İslam ile savaş olarak özetlenebilir. Trump, göreve gelir gelmez bu politikayı daha da sertleştirmiş ve tehditkâr bir söylem geliştirmiştir. Ne ajanlarını ikna etme gereği duymakta ne de onları mali teşviklerle destekleme ihtiyacı hissetmektedir. Trump, yerel işbirlikçilerini ikna etmek yerine, onları doğrudan korkutma taktiğiyle hareket etmeye zorlamaktadır. Trump, kısa süre önce Filistin Yönetimi’ne yapılan yardımı durdurmuş, Ürdün ve Mısır’a Gazze sorununa çözüm bulmaları için baskı yapmış ve diğer Müslüman ülkelerden, Gazze’deki yerinden edilme sürecinin ve yatırımların maliyetini üstlenmelerini talep etmiştir. Ayrıca, Suudi Arabistan’dan, Trump’ın ziyareti karşılığında ABD’ye bir trilyon dolar yatırım yapmasını istemiştir.

Silahlı kuvvetlerimizin Washington’un Firavun’unu memnun etmek için kullanılması, tevhit kelimesini okuyan ve tek bir Rabbe secde eden askeri subaylarımıza hakarettir. Bu liderlik, silahlı kuvvetlerimiz ve Pakistan halkı için bir aşağılama, teslimiyet ve yenilgi kaynağıdır. Bu liderlik, bize liderlik etmeye layık değildir. Artık bu liderliği devirme ve Raşidi Hilafeti kurma vakti gelmiştir!

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Trump yönetiminin Müslüman dünyasında attığı son adımlar, sanıldığı gibi gücünün değil, aslında zayıflığının bir göstergesidir. Trump’ın bu eylemleri, İran’ın nüfuzunu artırmak ve bölgedeki hakimiyetini sağlamlaştırmak amacıyla mezhepçiliği körükledikleri geçmiş stratejilerinin fiyaskoya uğradığının bir kanıtıdır. Amerika artık zayıf Yahudi varlığına daha fazla bel bağlamaktadır. Ancak bu varlık, samimi Müslüman subaylardan oluşan küçük bir askeri birlik karşısında bile direnemeyecek kadar zayıftır. Amerika içten içe çatırdarken, küresel düzeni ise Trump’ın politikaları yüzünden darmadağın olmuş durumda.

İslam ümmeti için, Amerikan sömürgeciliğinden kurtulma ve Nübüvvet metodu üzere Hilafet’i kurarak küresel güç olma fırsatı doğmuştur. Bütün bunlar sizin adımlarınıza bağlı. Bu mübarek Ramazan ayında, Allah rızası için bu yönetimi kökünden söküp atmalı ve Hilafet’in kurulması için Hizb-ut Tahrir’in samimi ve bilinçli liderliğine nusret vermelisiniz. Hilafet, Trump, Starmer, Macron, Putin ve Şi Jinping’in planlarına en uygun cevabı verecektir. Hadi Hilafet’i kurmak için harekete geçin. Zira Hilafetin kurulması, tahmin ettiğinizden çok daha yakındır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيداً * وَنَرَاهُ قَرِيباً“Doğrusu onlar, onu uzak görüyorlar. Biz ise onu yakın görüyoruz.” ^{[Mearic 6-7]}