Modi ve Hindutva platformu, işgal altındaki Keşmir ve Hindistan Müslümanlarına acımasız saldırılarda bulunurken, Başbakan Şahbaz Şerif, Twitter’dan “Pakistan, Hindistan’la barışçıl ve işbirliğine dayalı ilişkiler geliştirmek istiyor” paylaşımı yaptı. Görüldüğü gibi demokrasinin ürettiği liderlik, günümüzün acımasız zorbası Raja Dahir’in önündeki engelleri ortadan kaldırıyor.

Ey Pakistan Müslümanları! Modi’nin Pakistan liderliğindeki yakın sırdaşları (‘ yâr ‘), “Bölgesel bağlantı” ve “ticaretin normalleşmesi” sloganı altında bizi Akhand Bharat’a (Büyük Hindistan) doğru sürüklüyor. Bu, işgal altındaki Keşmir ve Hindistan Müslümanlarına ihanettir. Putperest, bağnaz ve sahtekârlara yol açmak için neden kardeşlerimizden vazgeçiyoruz? Biz, onurlu bir halkız. Raşidi Hilafet döneminde başlayan, ardından Hint Alt Kıtası’nda doruğa ulaşan güçlü bir İslami mirasın varisleriyiz. Hilafet döneminde Hint Alt Kıtası’nın dünya ekonomisindeki payı yüzde 23 idi. Avrupa’nın toplam ekonomisinden daha büyüktü. 1700’de Aurangzeb Alamgir zamanında bu pay yüzde 27’ye yükseldi. Yüzyıllar boyunca Hilafet, ırk veya dinlerine bakmaksızın bölge sakinlerine müreffeh bir hayat sundu, güvenliklerini sağladı, Hindular da dâhil olmak üzere bölge sakinlerinin sadakatini kazandı. Onun için Nübüvvet metodu üzere Hilafet dışında başka bir bölgesel düzene yol vermek bize yakışmaz.

Ey Pakistan’ın Müslüman silahlı kuvvetleri! Modi’nin artan küstahlığı karşısında sizi dizginleyen bir liderliğe nasıl tahammül edebilirsiniz? Sizler, bu ümmetin aslanlarısınız. Zincirlenmek, bağlanmak ve kafese kapatılmaktan ziyade aslanlar gibi kükremelisiniz. Huzursuzluğunuz şaşırtıcı değil. Çünkü siyasi duruşu uğruna Modi, üstünüze füze yağdırırken, omurgasız askeri liderliğinizden tık yok. Şimdi de Modi’nin sırdaşları Şerif kardeşler, Hindistan’a tamamen teslim olan Orgeneral Bajwa’nın yanında yer alıyorlar. Bedir savaşından 2 yıl önce Ramazan ayında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in istişaresi sırasında şöyle diyen Ensar’ın komutanı Sad ibn Muaz gibi olun:

وما نكره أن تلقى بنا عدونا غداً، إنّا لصُبُرٌ في الحرب، صُدُقٌ عند اللقاء، ولعل الله يريك منا ما تقرّ به عينك، فَسِر بنا على بركة الله“Düşmanla karşılaşmaktan nefret etmiyoruz. Harpte geri kalmayız. Allah’ın bereketiyle yürüt bizi.” O halde gelin Ramazan, Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak, ardından Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Ata Bin Halil Ebu Raşta önderliğinde savaş alanına doğru ilerlemek için nusretinize tanıklık etsin.