حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
No: |
H. 20 Safer 1446 M. Pazar, 25 Ağustos 2024 |
Mısır Rejimi, Mısır’ı, Ordusunu ve Limanlarını Gaspçı Varlığı Korumak, Desteklemek ve Yardım Etmek İçin Kullanıyor
Arabic Post’un haberine göre, Mısır’ın beş limanı, Gazze savaşı sırasında işgal varlığına düzenli olarak kargo ve çimento taşıyan pek çok gemi için ana durak haline geldi. Haberde, son birkaç ay boyunca 19 geminin bu limanlar arasında düzenli olarak gidip geldiği, bu gemilerin Mısır ile işgalci Yahudi varlığı arasındaki limanlarda faaliyet gösterdiği, bu 19 geminin, Mısır limanları ve işgalci limanlar arasındaki kısa mesafe nedeniyle yalnızca Mısır ve işgalci Yahudi limanları arasında gidip geldiği, bu da nakliye maliyetlerini düşürdüğü belirtildi. Rapor, ikisi (İsrail) işgali altındaki Aşdod, Hayfa limanlarına ve beşi de Mısır’daki Port Said, Abu Qir, İskenderiye, Dakhila ve Damietta limanlarının izlenmesine dayanıyor. Gemilerinin faaliyetlerinin izlenmesi son üç ayla (Haziran, Temmuz ve 22 Ağustos 2024) sınırlı. Gemiler arasında 7 konteyner gemisi, 6 çimento gemisi, 5 genel kargo gemisi ve 1 dökme yük gemisi, yani kömür, şeker ve tahıl gibi paketlenmemiş kargo bulunmaktadır. (22.08.2024 Quds News Network)
Mısır rejimi çirkin yüzünü gizlemiyor. Filistin davası ve halkı konusunda tarafsız kalmak şöyle dursun gaspçı varlığın ortağı ve destekçisi oluyor. Varlığın sınırlarını Mısır’ın, halkının ve ordusunun gazabından koruyor. Rejim, ihanet anlaşmaları ile orduyu zincirlere vurdu, baskı, zulüm, aşağılama ve rüşvetle onu dizginledi. Filistin, haraci bir arazidir, tüm ümmetin malıdır. Sadece Filistinlilerin değil. Bu topraklardan tek bir karışından bile vazgeçilmesi caiz değil. Kurtarılması sırasıyla en yakını olmak üzere tüm ümmete farzdır. Genel olarak komşu ülkelere, özel olarak da Mısır ve ordusuna daha çok farzdır. Peki ya Mısır Abluka altına alırsa nasıl olur?
Yahudi varlığı, İslam topraklarını gasp etmiş, ümmetin kutsallarını ihlal etmiş, saygınlıklarını kirletmiştir. Mübarek Toprak halkımızın kanını akıtmıştır. Gerçek şu ki o, İslam topraklarını işgal eden işgalci bir düşmandır. Bu düşmanı def etmek için genel seferberlik ilan edilmeli ve ordular derhal harekete geçirilmelidir. İşgal altındaki Mübarek Toprak halkımızın durumu esirlerin durumu gibidir. Her ne kadar caiz olsa da düşmanı geri püskürtmek gibi yükümlülükleri yoktur. İbn Abidin, kitabında (3/238) şöyle der: “Düşman Müslümanların sınırlarında yerleşik olan kalelerine saldırdığında o farzı-ayn olur ve hakeza o yere yakın olan herkes üzerine de farzı-ayn olur. O yerden uzak olan kimselere gelince ise onların düşmanları savuşturma güçleri varsa ve bu kimselere ihtiyaç duyulmuyorsa o zaman bunlar üzerine farzı-kifaye olur. Lakin, eğer o yerdeki Müslümanların zayıflığından dolayı onlara ihtiyaç duyuluyorsa veya onlar savaşmada tembellik ediyor ve cihadı terketmişlerse o zaman herkes üzerine farzı-ayn olur, kimler ki onlara yakın mesafede yaşıyorlar, onlar üzerine bırakılması yasak olan namaz veya oruç gibi farz olur. Ardından o (ele geçirilen bölgeden uzak) batıda ve doğuda olan uzaktaki Müslümanlara geçiyor uzaklık derecesine göre o sırayla.” Kasani (Bidâyetü’s-Sana’a [7/72]), İbn Nüceym (el-Bahrü’r-Râik [5/191]) ve İbnü’l-Hemmam (Fethü’l-Kadir [5/191]) da benzer görüşler ileri sürmüşlerdir. İbn Kudame (ö.620) El Muğni adlı kitabında şöyle der: “Kafirler, halkının savaşmak ve geri püskürtmek zorunda kaldığı bir ülkeye girerlerse cihat farz olur. (8/345 El Muğni) İbn Teymiyye de şöyle der: “Bir düşman İslam ülkesine girerse, şüphesiz o düşmanın geri püskürtülmesi sırasıyla en yakında olana farz olur. Bütün İslam ülkesi tek bir ülke gibidir, babanın veya alacaklının izni olmadan o ülke için seferber olunmalıdır. Ahmed’in bu konuda metinleri açıktır. (4/608 Fetava’i Kübra)
Yahudiler, ümmete ait olan bir İslam toprağını gasp ettiklerine göre, onları geri püskürtmekten, İslam topraklarından söküp atmaktan, tüm Filistin’i kurtarmaktan ve halkını tam olarak desteklemekten daha vacip bir şey yoktur. Onları komşu bir ülke olarak değerlendirmek caiz değil, onlarla bizim aramızdaki sınırların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Kaldı ki Mısır rejimi onları kuşatma altına almakta, aç bırakmakta, öldürmekte ve bir kelimeyle bile olsa onları desteklemeye çalışan herkesi engelleyip bastırmaktadır! Bu gaspçı varlıkla herhangi bir ilişki kurmak, Allah’a, Rasûlüne, dinine ve tüm İslam ümmetine ihanettir, meseleleri ve topraklarından vazgeçmektir, Yahudileri güçlendirmektir. Bunu ne Şeriat ne de ümmet kabul eder.
Bu varlık aslında Batının ileri üssü ve karakoludur, ümmetin birliğini engellemek ve yeniden otoritesini geri kazanmasını önlemek için ümmetin kalbine saplanmış bir hançerdir. Mısır rejimi bu varlığa her türlü desteği sağlıyor, bu mutant Yahudi varlığının sponsoru ve destekçisi kafir Batı’nın tüm isteklerine boyun eğiyor. Mısır rejimi, ümmetten kopuk bir rejimdir, düşmanlarının safında yer almaktadır. Ümmet hem ondan hem eylemlerinden hem de anlaşmaları ve sözleşmelerinden beridir.
Rejimin bu duruşuna şaşırmıyoruz. İçlerinde iyilik olduğunu, Allah ve kutsallarına için öfkelendiklerini bildiğimiz Kinane ordusundaki samimi askerlerin sessizliğine şaşırıyoruz. Bu rejimin yaptıklarını görmüyorlar mı? Bugün kendilerini haklı gösterseler de acaba kıyamet günü Allah’ın huzurunda nasıl bir mazeretleri olacak?
Ey Kinane askerleri! Allah sizi vatanseverliğinize ya da Mısırlılığınıza göre değil, İslam’a, öğretisine ve hükümlerine bağlılığınıza göre hesaba çekecektir. Filistin halkının dökülen kanlarından ve gasp edilen topraklarından hesaba çekileceksiniz. Filistin’i kurtarmak en önemli görevinizdir. Çünkü en yakın, en güçlü ve en yetenekli olan sizsiniz. Onları desteklememeniz ve topraklarını özgürleştirmemeniz affedilemez bir suçtur. Vallahi bu sistem size yeryüzü dolusu altın verse bile size hiçbir fayda etmeyecektir. Bir damla haram mal, cehennemdeki bir anlık azap karşısında hiçbir anlam ifade etmeyecek. Bilin ki rejimin size verdiği şey bir rüşvet ve haram maldır. Haram maldan doğan her şey, cehenneme daha layıktır. Kendinizi ve ailenizi cehennem ateşinden koruyun, bu rejimden, pisliklerinden ve ihanetlerinden uzak durun. Allah için bu ihanetin kökünü kazıyın, rejim ve Batı’nın tasmasını boynunuzdan çıkarın, İslam’ı uygulamak için çalışan ümmetinizin sadık evlatlarıyla el ele verin. İslam’ı yeniden hâkim kılın. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasıyla ümmet yeniden otoritesine kavuşacaktır. Umulur ki Allah onu size nasip eder de dünyada izzet, ahirette haysiyete erişirsiniz. Allah’ım, İslam’ın devletini, otoritesini ve şeriatını yeniden tesis et ki tekrar gölgesi altında gölgelenebilelim.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mısır Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010 www.hizb.net/ |
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com |