Mısır, Yahudi güçlerinin Salı gecesi Mescid-i Aksa’ya düzenlediği baskını şiddetle kınadı. El Ezher baskını kınadı, Evkaf Bakanı uyardı. Sanki Mescid-i Aksa ilk kez Ramazan’da başlıyormuş gibi ve sanki Mescid-i Aksa toprakları Yahudiler tarafından gasp edilmemiş gibi Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada Ramazan ayında Müslümanların duygularının provoke edilmesine ilişkin öfkesini dile getirdi.

Ey Müslümanlar! Yöneticilerimiz ve rejimleri, Filistin halkı için endişe etmiyorlar, Filistinlilerin çıkarlarını ve İslam’ın kutsallığını umursamıyorlar, aksine kendi çarpık koltuklarını umursuyorlar. Yahudilerin işlediği suçlara olan öfkeniz altında ezilebilirler. Kınamak, lanetlemek, telin etmek ve uluslararası sisteme seslenmek, sizi sorunun kaynağından ve nasıl çözüleceğinden uzaklaştırıp sorunu mutant varlığın suç ortağı olan bu sistemin kucağına atmaktır. Ayrıca bunlar, sizi aldatmaya yönelik girişimlerdir. Bu girişimler, kutsallıklarınızı savunmak üzere Yahudilerle savaşmak için seferber olmamanızı, yolunuzda duran bu yöneticileri ortadan kaldırmamanızı amaçlıyor. Filistin’in sizin meseleniz değil, Filistin halkının meselesi olduğunu düşüncesini veriyor, kurtarılması için ordularınıza çağrıda bulunmamanızı sağlıyor.

Unutmayın, Filistin toprakları, haraç topraklarıdır, sadece Filistin halkının değil, hepinizin topraklarıdır. Filistin, Filistin halkının değil, hepinizin davasıdır. Kurtuluşu, mutant varlığın provokasyonları dikkate alınmadan başta Mısır olmak üzere tüm komşu ülke halklarının görevidir. Peki ya mutant varlık, saygınlıkları ihlal etmesi ve kutsalları kirletmesi durumunda nasıl olacak?

Ey Kenane ordusu içindeki samimiler! Size nasihatte bulunuyoruz, kabul edin, çünkü Allah’a yemin olsun ki, İslam’a ve halkına yardımla sadece dünya ve ahiretin iyiliğini istiyoruz. Siz, Mescid-i Aksa’yı Haçlılardan kurtaran Selahaddin Eyyubi gibi büyük kahramanların torunlarısınız. Niye onu örnek alıp Mescid-i Aksa’yı gaspçı Yahudilerden kurtarmak için harekete geçmiyorsunuz? Bilin ki iki seçenekle karşı karşıyasınız, bir üçüncüsü yoktur. Ya yöneticilerinizin maaş, rütbe, madalya ve imtiyaz gibi ulufe olarak dağıttıkları geçici ve fani nimetler içerisinde yüzeceksiniz. Ki bunlar Allah katında hiçbir şey fayda sağlamazlar. Allah onları dağılmış zerreciklere çevirecek, üzerinize bir yük, sayfalarınızda bir kara leke olacaklardır. Ya da ümmetin yanında yer alıp, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet’i kurması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verecek ve ümmeti sömürgeci kafir Batı’nın hegemonyasından kurtaracaksınız. Hilafet, ümmetin kutsallarını, mukaddesatını ve tüm topraklarını özgürlüğe kavuşturacaktır. Gelin bunun öncüsü olun, çünkü siz buna daha layıksınız, ey Kinane’nin şerefli askerleri! Umulur ki Allah size fetihler nasip eyler de Mısır’ınız Mısır’ı Münevvere olur.

وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُولَـئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ“İman edip de Allah yolunda hicret ve cihat edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” ^{[Enfal 74]}