Bu günlerde 28 Recep 1342 / 3 Mart 1924’te asrın mücrimi Mustafa Kemal eliyle Hilafetin yıkılışının acı verici yıldönümünü yaşıyoruz. Hilafetin yıkılışı, felaket ötesi bir felaketti. İslam ülkesi derinden sarsıldı. Şairlerin emiri payesine sahip Ahmed Şevki, gözyaşı değil kan damlayan kasidesinde diyor ki:

“Zifaf gecesinde kefen giydirdin, Sabahların aydınlığında defnettin

Gülenlerin yüzünde ah ü vahların yayıldı, Her yerde coşku ile bağıranlar sustu

Minberler ve müezzinler sana feryat etti, Ağıt yakanlar ve memleketler sana ağladı

Hintli beddua etti, Mısırlı hazin oldu, Ben sana ağladım, gözyaşlarım kan oldu”

Biz ümmete bu büyük sıkıntıyı ve yaşadığı acı verici olayı hatırlatıyoruz. Düşmanları,  ümmeti talan etti. Düşmanların kötülüklerini def edecek gerçek bir çoban, arkasında savaşılacak, korunulacak saf ve dindar bir Halife artık yok. Öyle ki kurtlar sofrasındaki yetimlere döndük. Oburların sofraya üşüştüğü gibi, milletler üzerimize üşüştü. Filistin ve diğer İslam toprakları zayi oldu, bir avuç Ruveybida işlerimizi üstlendi. Hakkımızda ne bir zimmet ne de bir ahit gözetiyorlar, bize karşı güçlü, kâfirlere karşı zelildirler... Ümmete Hilafetin yıkılışını ve tekrar kurulması gerektiğini hatırlatıyoruz. İkinci kez kurmak, büyük bir farzdır, geri durmak en büyük günahtır. Müslüman, farzların tacı olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için ciddi bir çalışma sergilerse ancak zimmeti temize çıkabilir.

Batı ve ajanları, ümmetin İslam’a yönelişinden korkuyor. Zira ümmet, artık sel gibi coşmuş, korku duvarını yıkmıştır. Batının atadığı ve bize her türlü işkenceyi tattıran yöneticilere karşı devrime girişmiştir. Batı, her ne kadar Müslüman ülkeleri kasıp kavuran devrimlerin çoğunu çevreleyip kuşatmış ve kürtaj yapabilmişse de ümmet artık kalkınma yolunu hissetmeye başlamıştır. Çok geçmeden ümmet, kâfir laik rejimleri yıkmak ve bu yöneticileri dipsiz kuyuya atmak için ikinci kez kıyama kalkacaktır.

Ümmetin kalkınma yolunda izleyeceği model, Raşidi Hilafet modelidir. Çünkü Hilafet, ekonomik, bilimsel ve birleştirici alanlarda eşi benzeri görülmemiş başarılar elde etmiştir, dahası Hilafet, kendisinden nizamın fışkırdığı politik akli bir akideye dayalıdır. Her şeyden önemlisi, Hilafet, âlemlerin Rabbinin bu ümmet için seçip beğendiği, bünyesini Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kurduğu, farziyetini sahih hadislerle teyit ettiği, sahabenin üzerinde icma ettiği, bu yolda yürüdüğü bir sistemdir. Sahabe, bu devleti rekor sürede dünyanın birinci devleti haline getirmiştir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}