Pazar, 11 Zilkâde 1445 | 2024/05/19
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HTu2013BAu20132014u2013MBu2013TRu201337 H. 8 Ramazan 1435
M. Pazartesi, 07 Temmuz 2014

Basın Açıklaması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Fransa'nın Ayrımcı Peçe Yasağını Desteklemesi, Toplumda Sosyal Ahenk Yaratmanın Laik Sistem İçin Mümkün Olmadığını Kanıtlar!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] Temmuz ayının ilk Salı günü, kamuya açık yerlerde Müslüman kadınların peçe giymesini yasaklayan Fransa kanununu yerinde buldu. Karara temel oluşturan dava, 24 yaşlarında Fransız vatandaşı Müslüman bir kadın tarafından yasağın inanç özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle açılmıştı. Mahkeme, Fransız hükümeti lehine karar verdi. Yasaklayıcı kanunun "kamu asayiş ve düzenini muhafaza etmek" temeline dayalı olduğunu ileri sürerek "nesnel ve makul bir gerekçeye dayalı" olduğunu kaydetti. Mahkeme, bu yasağın meşru olduğu sonucuna vararak, yasağın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde belirtilen özgürlüklerin ihlali olarak kabul edilemeyeceğine hükmetti. Unutulmamalıdır ki bu karar, peçeyi yasaklamayı düşünen diğer Avrupa devletleri için bir emsal teşkil edecektir. Bilindiği üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Müslümanlara ve İslami uygulamalara yönelik açık ayrımcılığı içeren katı yasaları destekleyici kararlar vererek, kötü bir tarih ve karanlık bir geçmişe sahiptir. 2004 yılında, bu mahkeme, devlet okullarında başörtüsü yasağı yönünde Fransa lehine karar vermişti. Yasağı, laikliği korumak ve "demokratik toplumun bir gerekliliğini" temsil ettiğini söyleyerek haklı bulmuştu. 2005 yılında da Türk üniversitelerinde alınan başörtüsü yasağını destekleyen karar almıştı. Kararda bu başörtüsü yasağının başkalarının özgürlüklerini, kamu düzenini ve Türkiye'de laiklik ilkelerini koruma temeline dayalı olduğu hükmüne vardı.

En yüksek İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen ayrımcılığa dayalı bu son karar, laik sistem hakkında yeni bir suç listesini teşkil eder. Ayrıca gerçek bir sosyal uyum ve ahenk yaratma konusunda laik devlet ve kurumların başarısızlığını açıkça kabul etmek anlamına gelir. "İnsan Hakları" şakşakçılığı yapan ve sosyal uyumu koruma bahanesi gibi absürt gerekçelerle azınlıkları temel dini haklarından mahrum bırakan laik sistemin tamamı böyledir. İnsan hakları, tamamen kusurlu sistemden elde edilen kusurlu bir felsefedir. Kavramları alt üst etmek için çabalar ve toplumlar içinde şiddet ve gerginlik yaratan bu gibi aşağılık katı kanunları meşru sayar. Nitekim geçen Temmuz ayında Müslüman protestocular ile Fransız polisi arasında yaşanan çatışmalar bunun en canlı örneğidir. İşte İnsan hakları düşüncesi, bu gibi eylemleri meşru görür ve bu eylemlerin amacının, ahenkli ilişkilere dayalı bir toplum oluşturmak olduğunu iddia eder. Ayrıca bu ayrımcılık hükmü, sözde süslü özgürlüklerin gerçek yüzünü ortaya çıkarır. Laik gündeme hizmet etmek amacıyla onlardan ödün verilebileceğini gösterir. Buna göre bu özgürlükler, Batıda yaşayan Müslümanları İslami değerleri terk etmeye zorlamak ve onları Batı liberalizmin kucağına atmak için olduğu görülür. Bu, bir kez daha bu laik sistemin, yalnızca onu benimseyenler yararına çalıştığını kanıtlar. Bu nedenle bütün Müslümanlar, hiç bir şekilde dini inançlarını koruyamayan böyle bir sisteme zerre kadar güvenilmeyeceğini bilmelidir. Akla ve mantığa dayanmayan ideoloji, uyumlu bir toplum oluşturmanın en iyi yolunun ırkçı yasalar çıkarmak, dini grupları, aşırılık ve terörizm ile yaftalamak ve zorla bireylere asimilasyonu dayatmak olduğuna inanıyor. Bu gibi ideoloji, insanlığın işlerini düzenleyemez. İslam ise Gayrimüslimleri dinlerini terk etmeye zorlamayı haram kılar. Daha doğrusu kâfir, İslam'a kanun zoruyla değil inanarak girmelidir. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor: مَنْ أَسْلَمَ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابَيْنِ فَلَهُ أَجْرُهُ مَرَّتَيْنِ، وَلَهُ مَا لَنَا وَعَلَيْهِ مَا عَلَيْنَا، وَمَنْ أَسْلَمَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ فَلَهُ أَجْرُهُ، وَلَهُ مَا لَنَا وَعَلَيْهِ مَا عَلَيْنَا "Ehli kitaptan kim Müslüman olursa, iki kere sevabı vardır. Lehimize olanlar onun da lehinedir. Aleyhimize olanlar onun da aleyhinedir. Müşriklerden kim Müslüman olursa, bir ecri vardır. Lehimize olanlar onun da lehinedir. Aleyhimize olanlar onun da aleyhinedir." Dolayısıyla Hilafet Devleti tarafından uygulanan İslami sistem altında devletin baskısı ve müdahalesi olmadan Gayrimüslim azınlıklar, kendi dini ibadetlerini uygulama hakkına sahip olacaklar. Buna ek olarak İslami hükümler, din, can, ırz ve malın korunmasında Müslüman ile Gayrimüslim arasında herhangi bir ayrımcılık yapılmasını haram kılar. Hilafet Devleti altında Müslümanlar ile Gayrimüslimlerin yüzyıllar boyunca yan yana barış ve huzur içinde yaşamalarının arkasındaki tek neden işte budur. Onların hepsi, aynı saygı ve koruma duygusuna sahip oldular. Dahası ümmetler, zorlama ve tehdit olmaksızın İslam'ın adaletini ve insanlığa verdiği hayrı görerek, kalabalıklar halinde Allah'ın dinine girdiler. Biz, Batıdaki Müslümanları akide ve dinlerinin hükümlerine sımsıkı sarılmaya davet ediyoruz. Tüm dünyadaki İslami ümmeti de bozuk ve çürük laik rejimi reddetmeye ve İslami beldelerde İslami Hilafet Devletini kurma davetini kucaklamaya çağırıyoruz. Bireyler arasında renk, ırk ve inanç farklılığına rağmen toplumsal uyum ve ahenk sadece Hilafet ile sağlanacaktır. 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER