حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HTu2013BAu20132011u2013MMBu2013TRu20130020 |
H. 7 Raceb 1432 M. Perşembe, 09 Haziran 2011 |
-Basın Açıklaması- Kadınların Durumunu Yermelerinden Dolayı Strauss-Kahn ve Berlusconi ile Birlikte Yan Yana Liberalizm de Yargılanmalıdır
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yarışında daha şanslı olan İMF eski başkanı Dominicue Strauss-Kahn'ın, New York otelindeki bir hizmetçiye cinsel tacizde bulunduğu suçlamasıyla tutuklanmasından sonra Fransa'nın bazı bölgelerindeki birçok kadın, Fransız politikası ile genel olarak Fransız toplumununa isabet eden cinsiyet ayrımcılığına karşı protesto gösterisi yaptılar. Kadınların taciz edilmesini, Fransa'da kabul gören normal bir stil olarak nitelendirdiler ve sex kültürünün, otoritedeki bir çok erkekler arasında mevcut olduğunu söylediler. Nitekim medya ve politika alanlarında çalışan birçok kadın, açıkça Fransız politikacılar tarafından maruz kaldıkları sıkıntı ve tacizlerden bahsettiler. Bundan dolayı Spor Bakanı Chantal Janoan, kadına karşı ayrımcılığı değerlendirirken politikacı kadınların erkek parlementerler tarafından karşı karşıya kaldıkları tufandan bahsetmiştir.
Böylece Strauss-Kahn'ın tutuklanmasının ardından, uzun zamandan beri var olan sessizlik duvarı kırılmış oldu. Buda liberal Fransız toplumu tarafından kadınların yerilmesinin gerçek boyutunu ortaya çıkarmıştır. Zira kadın dernekleri, kadınların cinsel tacizle ilgili şikayetlerinin %600 oranında artttığını açıkladılar. Geçen ay, daha önceki iki çalışan tarafından yapılan cinsel taciz iddialarının üzerine, Sivil Hizmet Bakanı George Tron, istifa etmek zorunda bırakıldı. Nitekim eski Kültür Bakanı Jack Long'un, "Herhangi bir kimseyi öldürmediğinden dolayı Strauss'un kefaletle bırakılması gerekir" şeklindeki açıklaması, kadınlara karşı cinsel zulmün yaygınlığının boyutunu yansıtmaktadır. Bundan dolayı Fransa'da yıllık olarak 75.000 kadının tecavüze maruz kalması şaşırtıcı değildir. Dolayısıyla her on madurdan biri, şikayetlerinden emin olmak için için saldırıları rapor etmelerine rağmen onlar için ne adalet nede istenilen koruma gerçekleşmiştir.
Aynı zamanda komşu İtalya, küçük bir serseriyle cinsel ilişkiye girdiği suçlamaları gibi skandalları meşalenin üzerindeki ateşten daha meşhur bir hale gelen hayasız başbakan Berlusconi'yle karşı karşıya kaldı. Şubat ayında yaklaşık 200 şehirde yüzbinlerce kadın, Berlusconi'nin kontrol ettiği İtalya basını tarafından işlenen kadına dönük saf cinsel algıya karşı protesto gösterisi yaptılar ve genellikle cinsel ilişkilerin iş kadınlarında meydana geldiği ve cinsel ilişkilerin işteki liyakata dayalı kalmayıp işverenlerle yapılmaya kadar ilerlediği liberal İtalya kültürüyle beslenmiş olan kadına karşı ayrımcılığa son verilmesini talep ettiler.
Hizb-ut Tahir Merkezi Medya Bürosu Temsilcisi Dr. Nesrin Nevaz, şöyle bir yorumda bulundu:
"liberalizm kültürünün propagandasını yaptığı pornografik bakış açısının yayılması, erkeklerin uygun gördükleri şekilde kadınlara kötü muamelede bulunabilecekleri fikrini ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla Strauss-Kahn ve Berlusconi gibi Liberalizm kültürü de yargılanmaya muhtaçtır. Zira bu kültürün gölgesinde, kudurmuş pornografik kültür pekişmektedir. Buda iki cins arasındaki normal ilişkilere zarar vermekte ve aile bütünlüğünü harap etmektedir. Yine liberalizm kültürünün, kadını küçük görme, ona bir meta ve kişisel özgürlük gerekçesiyle eğlenmenin meşru aracı olarak görme şeklindeki yaklaşımı, liberal kapitalist rejimlerdeki erkekler arasında, kadınların istendiği gibi zevk alınacak nesneler olduğu şeklindeki bakış açısının yayılmasına yol açmaktadır. Bundan dolayı "liberal" İngiltere'de haftada 2000 kadının tecavüze uğraması ve "liberal" Amerika Birleşik Devletleri'nde ise her bir dakikada bir kadının tecavüze uğraması şaşırtıcı değildir. "
Batılı devletlerin, tüm bu açık gerçekler karşısında kadın haklarının tek savunucusunun kapitalizm ve liberalizm olduğu söylentilerine dönük utanç verici propagandayı cesurca sürdürmesi büyük bir skandaldır.
İslam'a karşı atılan iftira ve onun, kadına kötü davranmakla suçlanması, hala tüm Fransa, İtalya ve Avrupa'daki siyasî ve medya çevrelerindeki konuşmalara hakim durumdadır. Daha yakından baktığımızda açıkça görürüz ki kadının onurunu korumada başarısız olan ve kadını erkeklerin arzularına bağlı aşağılık bir itaatkar haline getiren bizzat liberal değerledir. Kapitalizmin tam aksine İslam, paranın ahlakın önüne geçirilmesini reddetmekte, dolayısıyla para artırmak için kadının bedenini istismar eden tüm şekilleri yasaklamakta ve İslam, net bir şekilde kadına bakış açısının her zaman saygıya dayalı olması gerektiğini belirtmektedir. Kapitalizmin aksine İslam, bireyleri, sorumluluk duygularını besleyen ve insan ile toplum arasındaki muameleler sonucunda kendisini yansıtan isteklerinin kölesi yapan cinsel özgürlüklere inanmamaktadır. İslam, kadının onurunun korunmasını kendi hayatının saygınlığına dayalı olması olarak tanımlamakta ve dolayısıyla cinsel tacizin tüm şekillerini vahim sonuçları olan tehlikeli bir suç olarak görmektedir. Aslında kadına karşı önyargıyı ortadan kaldırmayı hedeflemesine, aile bütünlüğünü korumasına, hiçbir bir cinsel sapmalara engel olmayan yada karışmayan genel hayattaki iki cins arasında barışçıl bir ilişki ortaya çıkarmasına rağmen Batılı politikacılar ve medya tarafından baskıcı olarak nitelendirilen İslamî içtimaî yasalar, erkek ve kadın arasındaki ilişkileri düzenlemektedir.
Bundan dolayı kadınların ve mutluluklarının bir numaralı düşmanı olarak nitelendirilmesi gereken İslam değil, kapitalist liberal kültür ile onun ortaya çıkardığı hayvani davranışlara teşvik eden özgürlüklerdir.
Dr. Nesrin Nevaz
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu Üyesi
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizb-ut-tahrir.info |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |