حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: LB–BA–2022–MB–TR–07 |
H. 27 Raceb 1443 M. Pazartesi, 28 Şubat 2022 |
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!” [İbrahim 42] Ey İktidardaki Mücrimler! Mahkûmlara Yapılan İşkenceyi Durdurun!
Lübnan’daki otorite en basit ahlaktan bile yoksun. Yozlaşmış yönetim, Başkent Beyrut’un kuzeydoğusunda bulunan Rumiye cezaevinde ölen Müslüman mahkûmları zerre kadar umursamıyor! Sanki Rumiye cezaevinde ölenler, gam ve keder ile ölüme mahkûm edilmiş gibi. Hasta mahkûm Şeyh Gassan Salibi, üç aydır kalp ameliyatı olmayı bekliyor. İçişleri Bakanı ve idaresindeki cezaevi yönetimi, bunu bildiği halde üç aydır ameliyat etmiyor. Dahası yozlaşmış otorite, yeme, içme ve tedavi gibi mahkûmu en temel haklarından bile mahrum etmekte! Bir günden kısa bir süre sonra mahkûm Ahmed Fanas’ın öldüğü bildirildi. Bu, üç hafta içinde ölen yedinci mahkûm! Ölenlerin çoğu, mazlum Müslümanlar! Allah onlara rahmet eylesin.
Yozlaşmış otorite, yaklaşık bir yıldır mahkûmlarla ilgilenmiyor. Yeme, içme, tedavi ve ameliyatların giderlerini mahkûmlar ve aileleri karşılıyor! Mahkûmların çoğu sağlıklı yiyecek elde etmek bir yana tedavi bile edilmiyor. Bu yüzden aralarında hastalıklar kol geziyor. Korona salgını ve ekonomik kriz sonrasında durumları daha da kötüleşti. İhmalkârlık, mahkûmlar arasında ölüm oranlarında artışa yol açtı. Yozlaşmış yönetim, tutukluları ya da aileleri umursamıyor. Çocukları yıllardır hapiste, yargılanmadan yıllarca zulüm çekiyorlar! Uzmanlaşmamış mahkemelerin idam ya da müebbette varan hükümleri nedeniyle zulüm üstüne zulüm yaşıyorlar.
İnsanlar cezaevinde hayatını kaybederken, güvenlik ve emniyetin regülatörü olduğunu iddia eden yozlaşmış otorite nerede? İlgili bakanlar nerede? Dahası Müslümanları temsil ettiğini iddia eden başbakan nerede? Sadece seçimler anında mahkûmları hatırlayan sandık adamları nerede? Ölen mahkûmlar karşısında neredesiniz? Hepiniz sorumlusunuz. Bakan ya da vekil olsun bu yozlaşmış otorite ile birlikte hareket eden herkes, cezaevlerinde ölen her nefesten sorumludur. Dahası insanların gam ve kederlerinden bile sorumludur. Çünkü halkın temsilcisidir, halka hizmetle yükümlüdür. Halk gam, keder, sıkıntı ve musibet çekerken, sizler lüks ve refah içinde yaşıyorsunuz.
Ey yozlaşmış otorite! Müslüman tutukluları ölüme terk etmek yerine hemen serbest bırakın! Terörle mücadele bahanesiyle sakın mahkumları Amerika’daki efendilerinizi razı edecek bir argüman haline getirmeyin. Bakan, vekil ya da yetkililer, ABD’yi razı etmenin ve koltuk kapmak için pazarlık yapmanın derdinde. Kalplerinizin Cenab-ı Hakk’ın şöyle buyurduğu kimseler gibi katılaştığını biliyoruz:
ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُم مِّن بَعْدِ ذَٰلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً “Sonra kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı oldu.”[Bakara 74] Ama bilin ki zulmün sonu hüsrandır, çünkü zulüm kıyamet günü zifiri karanlık olacaktır.
Ey sandık sahipleri! Sizin için her şey oy demektir. Eğer bugün Müslüman tutukluların ailelerinin muhasebesinden korkmuyorsanız, kıyamet günü şu sahneyle karşı karşıya kalacağınızı bilin:
وَقِفُوهُمْ إِنَّهُم مَّسْئُولُونَ “Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler!”[Saffat 24] Öyle bir durumda olacaksınız ki:
وَكُلُّهُمْ آتِيهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَرْداً “Onlar(ın her biri) kıyamet günü O’na tek başına gelecektir.”[Meryem 95] Allah Subhânehu ve Teâlâ âdildir, zerre ağırlığınca zulmetmez, hiç kimseye zulüm yapmaz.
Size gelince ey Müslüman tutukluların aileleri! Bu yalancı siyasi ortamı bir köşeye atmanın zamanı geldi. Size lütuf ve vaatte bulunurlar, ancak vesveseden başka bir şey vaat etmezler. Son seçimlerde sabırlarını sınadınız, seçimleri kazanınca, bir anda çocuklarınızı unutuverdiler! Bugün hepimizin tesellisi, Rabbimizin şu sözleridir:
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَن تَمُوتَ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ كِتَاباً مُّؤَجَّلاً “Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır.”[Ali İmran 145] Ama dün sizi yüzüstü bırakanları bugün cezalandırabilirsiniz. Sakın daha önce düştüğünüz hataya düşmeyin.
Lübnan ve Lübnan dışındaki insan hakları örgütlerine gelince, Müslüman tutuklular dosyası hakkında gıklarının çıkmadığını görüyoruz! Yoksa efendiler, destekçiler ve finansörlerin gündemine göre mi hareket ediyorsunuz? Efendileriniz, bir devleti cezalandırmak istediğinde, en ön saflarında yer alıyor, yozlaşmış otorite ile beraber olduklarında ise ölü sessizliğine bürünüyorsunuz. Mahkûmların yozlaşmış Lübnan otoritesinin hapishanelerinde öldüklerini duymadınız mı?
Devletin aslı işi, insanların işlerini gütmek, sorunlarını çözmek ve yardımlarına koşmaktır. Ama Lübnan’daki devlet, vergi, aşağılama, işkence, zulüm ve zayıfları öldürme devletidir. Mahkûmlara yemek ve ilaç vermiyor, tedavi etmiyor, insanlık dışı koşullarda yatırıyor. Bu zorba devletlerin, uydusu partilerin ve işbirlikçi kurumların birer piyon olduğunu biliyoruz. Bazıları efendilerinin gündem ve projelerine göre, bazıları ise kişisel çıkar ve menfaatlerine göre hareket eder. Öyleyse bilgelerin, haksızlığa uğrayan tutukluların serbest kalması için ciddi bir adım atmasının zamanı gelmedi mi? Daha fazla yozlaşma, ihmal, saldırı ve canların telef olmasını mı bekliyoruz? Lübnan’daki mahkûmlar katliamını durdurun.
Durdurmazsanız, Allah’ın izniyle yakında Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti Devletinde İslami yönetim kurulacaktır; Hilafet, tüm bunlara engel olacak, durumları ne olursa olsun suçluları cezalandıracak, mazlumlara yardım edecek, onurlandıracak, işlerini güdecektir. Yeryüzünde bizi üstün kılmasını ve adaletiyle suçluları cezalandırmamıza yardımcı olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyoruz.
İmam Müslim, Sahih’inde Ebu Zer Cundub bin Cünade’den, Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem’den; onun da Allah Tebâreke ve Teâlâ’dan rivayet ettiğine göre Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
يَا عِبَادي، إنِّي حَرَّمْتُ الظُلْمَ عَلَى نَفْسي وَجَعَلْتُهُ بيْنَكم مُحَرَّماً فَلا تَظَالَمُوا “Ey kullarım! Ben zulmü kendi nefsime haram kıldı. Onu sizin aranızda da haram kıldı. Birbirinize zulmetmeyin.”
Buhari, Sahih’inde Esma Binti Ebî Bekir’den rivayet ettiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem
صلى صلاة الكسوف... ثم انصرف، فقال: «قدْ دَنَتْ مِنِّي الجَنَّةُ، حتَّى لَوِ اجْتَرَأْتُ عَلَيْهَا، لَجِئْتُكُمْ بقِطَافٍ مِن قِطَافِهَا، ودَنَتْ مِنِّي النَّارُ حتَّى قُلتُ: أَيْ رَبِّ، وأَنَا معهُمْ؟ فَإِذَا امْرَأَةٌ تَخْدِشُهَا هِرَّةٌ، قُلتُ: ما شَأْنُ هذِه؟ قالوا: حَبَسَتْهَا حتَّى مَاتَتْ جُوعاً، لا أَطْعَمَتْهَا، ولَا أَرْسَلَتْهَا تَأْكُلُ مِن خَشَاشِ الأرْضِ“Güneş tutulması namazı kıldı... Ardından şöyle buyurdu: “Cennet bana o kadar yaklaştı ki, cüret etseydim size onun salkımlarından bir tanesini getirirdim. Cehennem ateşi de bana o kadar yaklaştı ki, ‘Ey Rabbim, ben de bunlar arasındayım.’ demeye başladım. Cehennemde bir kedinin tırmalayıp durduğu bir kadın gördüm, ‘Buna ne oluyor?’ diye sordum. ‘Bu kadın, kediyi ölünceye kadar hapsetti. Ne ona yiyecek verdi, ne de haşarat yemesi için salıverdi.’ dediler.”Hapsedilen bir kedinin durumu buysa, peki, Allah’ın onurlandırdığı ve aşağılanmasını yasakladığı insanların durumu nasıl olur?
وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ “Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık.”[İsra 70]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon Telefon: 03–155103 / 03–446709 www.tahrir.info |
Fax: 06–629524 E-Mail: ht@tahrir.info |