Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti ile Lübnan ve Filistinli siyasi hareketler arasında gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretler çerçevesinde 16 Şubat 2022’de Filistin İslami Cihad Hareketi’nden bir heyet, Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti’nin Sayda’daki bürosunu ziyaret etti. Lübnan’daki İslami Cihad Hareketi’nin lideri El Hacc Şukeyb El Ayna başkanlığındaki heyete, hareketin Lübnan’daki sosyal ilişkiler yetkilisi El Hacc Muhammed Raşid ve Lübnan’daki UNRWA dosya yetkilisi Cihad Muhammed eşlik etti. Heyeti, Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti Merkezi Temas Komitesi üyesi Mühendis Bilal Zeydan, Güney Etkinlikler Birimi üyeleri Mühendis Vecdi Hüseyin, El Hacc Hasan Nahas ve El Hac İmad Ebu El Heyca karşıladı. Hizb-ut Tahrir’den bir heyet, 12 Şubat 2022’de Burc El Şimal mülteci kampında Cihat Hareketi’ne bir ziyaret gerçekleştirmişti.

Görüşmelerde, belli başları konulara odaklanıldı. Özellikle bölgesel ve uluslararası koşullar ışığında mülteci kamplarındaki Filistinlilerin bir fitneye sürüklenmemesi ya da farklı yönelimlerdeki hiziplerin silah mantığına başvurmaması konuları üzerine yoğunlaşıldı. Bölgesel ve uluslararası konjonktürde Müslüman ülkelerdeki rejimler, Yahudi varlığı ile normalleşme sürecinde ilerliyorlar. Öte yandan Amerika, Lübnan’daki hegemonyasını güçlendirmeye çalışıyor. Politikacılarını yozlaşmış olarak nitelediği Lübnan’da, bölgenin en büyük ikinci büyükelçiliğini inşa ediyor. Böylece Lübnan, doğrudan hegemonyaya doğru adım adım ilerliyor. O yüzden Lübnan, Yahudi varlığıyla normalleşme sürecine girebilir. Bu, mübarek toprak Filistin gaspçısına acı vermek isteyenler için büyük bir meydan okumadır. Hizb-ut Tahrir, heyete Filistin davasında en önemli bağın İslam olduğunu vurguladı. Filistin davası, bazı hesaplar nedeniyle konuşmalar ve söylemlerde heyecanını yitirmiş olsa da Kur’an-ı Kerim ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hadisleri heyecanını diriltmeye ve ismini yüceltmeye devam edecektir. Zira Filistin davası, Âlemlerin Rabbinin şu buyruğunun özünü oluşturuyor:

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescidi Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescidi Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” ^{[İsra 1]} Filistin sorunu, Allah’ın Kur’an’ı koruması ile korunmuştur.

Heyete de açıkça belirtildiği gibi Yahudi varlığıyla mücadelede silahlı eylemi benimseyenler düşmana kızdırmaya devam etmeli. Şeri naslar, mübarek toprak Filistin’in ancak Müslüman bir güçle Yahudilerden kurtarılacağına işaret ediyor. Filistinli ya da Lübnanlı ya da sömürgeci diğer sınırlar içinde oldukları için değil, Allah’ın kulu Müslüman oldukları için kurtarmalılar. Nitekim Buhari’nin rivayet ettiği hadiste şöyle geçiyor:

يَا مُسْلِمُ يَا عَبْدَ اللهِ “Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu.”

Görüşmenin sonunda Hizb-ut Tahrir, İslami Cihad Hareketi’nin Filistin davasında oynayabileceği rolden bahsetti. Fedakârlıkta bulunanların kanının, ümmetin bu meselenin başından itibaren çok çektiği müzakere ve taviz masalarında istismarına izin verilmemesi, Lübnan’daki Filistinli mülteci kamplarındaki fitnenin diri diri gömülmesi, bölgesel ya da uluslararası güçlerin liderliğindeki projelerin maşası olunmaması gerektiği belirtildi.

Sonuç olarak İslami Cihad Hareketi içindeki kardeşlere bu nazik ziyaretlerinden dolayı teşekkür ediyoruz. İyilik ve kamu yararı için görüşmelerin devam etmesini umuyoruz. Çünkü görüşmeler, Filistin halkının, Lübnan’daki Filistinli mültecilerin, daha geniş çerçevede İslam ümmetinin yararınadır.