Hilafetin Yıkılışının 100. Yıldönümünde!

إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّـهِ
“Hüküm Ancak Allah’a Aittir.” ^{[Yusuf 40]}

Yöneticisini Seçme Otoritesi de Ümmete Aittir

Günler, rüzgâr gibi geçiyor. Müslümanlar, Osmanlı Hilafet Devletin yıkılışının 100. yılına girdiler. Ümmet, otoritesini ve yöneticisini seçmesini kaybetti. Daha da önemlisi, sömürgeci kâfir Batı, topraklarını böldü, insan yapımı yasalara göre hükmeden, her türlü kötülüğü işleyen vasal ajan yöneticileri iktidara getirdi. Ebu Hurayra’dan rivayet edildiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

سَيَأْتِي عَلَى النَّاسِ سَنَوَاتٌ خَدَّاعَاتٌ، يُصَدَّقُ فِيهَا الْكَاذِبُ وَيُكَذَّبُ فِيهَا الصَّادِقُ، وَيُؤْتَمَنُ فِيهَا الْخَائِنُ وَيُخَوَّنُ فِيهَا الْأَمِينُ، وَيَنْطِقُ فِيهَا الرُّوَيْبِضَةُ». قِيلَ: وَمَا الرُّوَيْبِضَةُ؟ قَالَ: «الرَّجُلُ التَّافِهُ فِي أَمْرِ الْعَامَّةِ“İnsanlar üzerine öyle hayırsız yıllar gelir ki o zamanda yalancı doğrulanır, doğru yalanlanır, haine güvenilir, emin kimseye güvenilmez! O zamanda Ruveybida konuşur’ buyurdu. Denildi ki: Ruveybida nedir? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem: “Sefih kimse genelin işi hakkında konuşur” buyurdu. ^{[İbn Mace, Ahmed]}

Günler, hızlı akıyor, Hizb-ut Tahrir, Müslümanların dikkatini çalışma zorunluluğuna çekmek, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafetin kurulmasına destek olmalarını sağlamak ve iyiliklerini hatırlatmak için küresel bir kampanya başlattı. Kampanya, medyanın sistematik sansürüne rağmen ümmet nezdinde yankı uyandırdı.

كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız”^{[Ali İmran 110]} Vasat ümmet, iyi, güzel ve milletler arasında en adil olan ümmet demektir. Ancak o zaman insanlara tanıklık etme hakkına sahip olabilir.

وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطاً لِّتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيداً “İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Rasûl’ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık”^{[Bakara 143]} Ümmet, gasp edilen otoritesini geri almak ve işlerini İslam’a göre güden bir Halife atamak için çok çalışmak zorunda. Bu, gütmenin ilk mertebesidir. İbn Ömer’in rivayet ettiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْؤول عَنْ رَعِيَّتِهِ، الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz. İmam da bir çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”^{[Buhari, Müslim]}

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti, ehemmiyetleri nedeniyle ümmetin iki grubuna şu iki mesajı yolluyor:

Birincisi: İlim bayrağını taşıyanlara, minberlere çıkanlara ve fetva verenlere diyoruz ki: İlim bir emanettir, din bir emanettir, nasihat bir emanettir. Çabalarınızı ümmetin birliğine,  Nübüvvet metodu üzere bir Halifeye biate ve Allah’ın Şeriatının ikamesine odaklaştırmanızın zamanı geldi. İşte Hizb-ut Tahrir, Hilafeti kurmak için çalışıyor, dolayısıyla Hizbe destek ve yardımcı yanında olun. Ümmete akıbetini hatırlatın, Hilafeti kurun, çalışanları bağrınıza basın ve Müslümanlar katında kamuoyu olmasını sağlayın.

İkincisi: Müslüman gençlere de diyoruz ki, Yüce Allah, Rasûlü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i gençlerle destekledi. Onları örnek alın, bu dinin ve bayraktarlarının Ensar’ı olun. Ümmet, kendisini kurtarmanızı bekliyor. Nitekim Mescidi Aksa Selahaddin’i, Konstantinopolis de onu yirmi dört yaşında fetheden Muhammed El Fatih’i bekledi. Ümmeti varlık yokluk meselesi haline getirin. Hadi Hizb-ut Tahrir’e gelin ve çalışanların yoluna girin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا أَنصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اللَّهِ فَآمَنَت طَّائِفَةٌ مِّن بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَت طَّائِفَةٌ فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَىٰ عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ “Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havârîlere: Allah’a (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir? demişti. Havârîler de: Allah (yolunun) yardımcıları biziz, demişlerdi. İsrailoğulları’ndan bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.”^{[Saf 14]}