Perşembe, 19 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kırgızistan
Medya Bürosu

No: KI-BA-2024-MB-TR-01 H. 13 Raceb 1445
M. Perşembe, 25 Ocak 2024

Uluslararası Kuruluşların İkiyüzlülüğü ve Hükümetin Zorbalığı

Geçtiğimiz hafta Kırgızistan’da 11 gazeteci tutuklandı ve bazı internet sitelerinin yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Bu nedenle uluslararası kuruluşlar ve Batılı ülkeler, Kırgız makamlarına defalarca çağrıda bulundular. Örneğin, Kırgızistan’daki Avrupa Birliği Temsilciliği, İngiltere, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Fransa, Almanya, Letonya, Litvanya, Hollanda, Portekiz, İspanya ve İsveç büyükelçilikleri, 19 Ocak’ta Kırgızistan’da gazetecilerin gözaltına alınmasına ilişkin endişelerini dile getiren ortak bir bildiri yayınladı. Ortak açıklamada, Kırgız hükümetini insan hakları konusunda uluslararası yükümlülükleri yerine getirilmesi, gazetecilerin haklarının ve medya özgürlüğünün korunması, soruşturmanın avukatların katılımıyla yasal çerçevede yürütülmesi çağrısında bulunuldu.

ABD’li yetkililer de gazetecilerin tutuklanmasıyla ilgili endişelerini dile getirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller, 18 Ocak’ta Kırgızistan’daki duruma ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “ABD, Kırgız hükümetinin bağımsız medya ve gazetecilere karşı son dönemde gerçekleştirdiği eylemlerden derin kaygı duyuyor. Öyle görünüyor ki bu eylemler, hükümetin kamusal tartışmayı ve ifade özgürlüğünü bastırmaya çalıştığını gösteriyor. Kırgız hükümetini gazeteciler üzerinde baskının olmadığı bir çalışma ortamı sağlamaya çağırıyoruz. Basın özgürlüğünün ve insan haklarının korunması ve etkin demokratik kurumların desteklenmesi, ülkede barış ve güvenliğin sağlanması açısından önemlidir.”

Merkezi Avusturya’nın Viyana kentinde bulunan Uluslararası Basın Enstitüsü, 17 Ocak’ta 11 gazetecinin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Uluslararası Af Örgütü de bir açıklama yayınladı. Açıklamada “Kırgız hükümeti farklı düşünen vatandaşlara baskı yapmayı bırakmalı, tutuklu gazetecileri ve fikirlerini ifade ettikleri için hapis cezasına çarptırılan kişileri serbest bırakmalı” dedi. Orta Asya ile ilgili bir karar aynı gün oylandı ve Strazburg’daki Avrupa Parlamentosu’nda onaylandı. Avrupa Parlamentosu’nda 629 milletvekilinden 543 milletvekili kararı destekledi. Kararda, “Orta Asya’da iktidarda olan otoriter rejimlerin uluslararası insan hakları yükümlülüklerine saygı duyması gerektiği” belirtildi.

Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Haber ajansına verdiği röportajda gazetecilerin “kitlesel ayaklanma çağrısında bulundukları” şüphesiyle tutuklandığını söyledi. Cumhurbaşkanına göre bağımsız gazeteciler ve blog yazarları, çeşitli vakıf ve kuruluşlardan aldıkları hibe fonlarını başka amaçlarla kullanıyorlar. Caparov “Kloop.media, Mediahab, kaktus.media, PolitKlinika, factcheck.kg ve T-Media haber ajansları toplamda yabancı bağışçılardan her yıl 600 bin ABD dolarından fazla bağış aldığını, bu hibe fonlarının ifade özgürlüğü, medya topluluğu desteği ve bağımsız gazeteciliği geliştirme projelerine tahsis edileceğini, ancak gerçekte hibe parasının, hükümeti kınama ve eleştirme, kamu huzurunu bozma, anayasaya aykırı başvurularda bulunma ve ulusal güvenliği tehdit eden yanlış bilgi yayma politikası için harcandığını” söyledi. Bu uluslararası kuruluşların çağrıları gerçekten gazetecilerin tutuklanmasıyla ve başta ifade özgürlüğü olmak üzere insan hakları ihlalleriyle mi ilgili? Yoksa bu çağrıların arkasında başka çıkarlar mı söz konusu? Yoksa bu çağrılar, ülkede diktatörlük rejimi kurmanın bir adımı mı?

Mevcut hükümetin iktidara geldiğinden bu yana yüzlerce Müslümana görüşlerini veya dini bilgilerini internet sitelerinde yayınlamaları nedeniyle suç duyurusunda bulunduğu biliniyor. Şu anda bile onlarca Hizb-ut Tahrir’li kardeşimiz aşırılık bahanesiyle hâlâ cezaevlerinde tutuklu bulunuyor! Tutuklu bulundukları süre boyunca acımasız ve olağandışı işkence, dayak, elektrik şoku ve kapalı odalarda hücre hapsi dahil olmak üzere insanlık dışı sert koşullara maruz kalıyorlar. Ancak yukarıda adı geçen uluslararası kuruluşlar ve Batılı ülkeler, bırakın “ifade özgürlüğü” ve “insan hakları” çığlıklarını, Müslümanlara yönelik bu tür eylemlere ilişkin tek bir kelime dahi etmemişlerdir! Aksine aynı “laikler”, samimi Müslümanlar aşırıcılıkla suçlanıp ağır cezalara maruz kaldıklarında alkışlayıp göbek atmışlardır. İlginçtir ki, bu örgütler muhaliflerin “aşırılık…” ve “devlet sistemine karşı…” bendi uyarınca hapsedilmelerinden sonra seslerini yükseltmeye başlamışlardır.

Dolayısıyla “ifade özgürlüğü” ve “insan hakları” sloganları, Batı’nın ve uluslararası kuruluşların hedeflerine ulaşmak için kullandığı ikiyüzlü hileden başka bir şey değildir. Bu, sömürgeci kafirlerin İslam’a ve savunucularına karşı entelektüel mücadeleyi kaybettiğinin göstergesidir. Aslında Batı’nın sunduğu “ifade özgürlüğünün” İslam’a taban tabana zıt olduğu biliniyor. Çünkü ifade özgürlüğü yalnızca siyasetçileri eleştirmekle sınırlı değildir, tam tersine “ifade özgürlüğü” küfür söylemeyi, İslam inancına aykırı görüşlere çağrıda bulunmayı, faizi ve zinayı teşvik etmeyi, televizyon dizileri ve benzeri araçlarla her türlü ahlaksızlığın gösterilmesini içeriyor. Buna, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret eden karikatürlerin yayınlanması, Kur’an-ı Kerim’in yakılması gibi ahlak dışı olaylarda açıkça tanık olduk. Dolayısıyla kâfirlerin ifade özgürlüğü yalnızca İslam’la mücadele söz konusu olduğunda geçerlidir. Ayrıca İslam’da yöneticileri sorumlu tutmak bir ifade özgürlüğü meselesi değildir, “iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma” meselesidir, Müslümanların bir görevidir. Yöneticileri sorumlu tutmak bir ifade özgürlüğü meselesi olsaydı, o zaman “iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” Müslümanlar için mubah olurdu. Fakat Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْرَأَىمِنْكُمْمُنْكَراًفَلْيُغَيِّرْهُبِيَدِهِ،فَإِنْلَمْيَسْتَطِعْفَبِلِسَانِهِ،فَإِنْلَمْيَسْتَطِعْفَبِقَلْبِهِ،وَذَلِكَأَضْعَفُالْإِيمَانِ“Sizden her kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse, diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir.” [Müslim] Bu hadis yöneticilerin sorumlu tutulmasını da kapsıyor.

Biz bu sözlerle diktatörlük kurmak için mevcut hükümetin baskısını savunma ya da meşrulaştırma derdinde değiliz, aksine Batı’nın demokratik değerleri yayma ve uygulama konusundaki ikiyüzlülüğüne vurgu yapmak istiyoruz. Çünkü hükümetin Müslümanları ve gazetecileri aşırıcılıkla suçlayıp tutuklaması baskıdan ve hegemonyasını sürdürme çabasından başka bir şey değildir. Sonuçta Kırgız hükümeti bağımsızlık yıllarından bu yana Rusya’nın sadık hizmetkarı olmuştur. Ancak artık zaman zaman Batı ile ilişkiler kurmaya ve Rusya’dan uzaklaşmaya çalışmaktadır. Yetkililerin diktatörlük kurmaya yönelik önceki girişimleri başarısız olmuştur. Mevcut Cumhurbaşkanı Sadırbek Caparov hükümeti ise Batıya mesafeli yaklaşıyor. Bunun kanıtı, Batı ile yapılan stratejik anlaşmaların dondurulmasıdır. Mevcut hükümet, dış politikasında Çin’e yönelmiş durumda. Bu nedenle diktatörlük rejimiyle iktidarı kontrol altına almaya çalışıyor. Bunun sonucunda gazetecilere ve Batı bağlantılı STK’lara yönelik saldırılarda artış olmuştur.

Diktatörlük rejiminin kurulabilmesi için öncelikle bilgi tekelinin kurulması gerekiyor. Bu süreç dünya düzeninin deneyimlerinde ve tarihteki tüm rejimlerin eylemlerinde görülebilir. Ancak Kırgızistan, Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) otoriter devletleri arasında kendisini “demokratik ada” olarak adlandırmış ve Batılı ülkelerden ve uluslararası kuruluşlardan milyonlarca dolar kredi almıştır. Bu nedenle uluslararası kuruluşlar, Kırgız makamlarından uluslararası standartlara ve anlaşmalara uymalarını talep ediyor. Ayrıca Kırgızistan’ın diktatörlük rejiminde kültürün etkisi minimum düzeydedir. Bu doğrultuda kamuoyunun oluşturulması çok zaman alır.

Sonuç olarak Kırgız toplumu, hükümetin diktatörlük kurma girişimlerine direnmeli, halkımızın zulme karşı sergilediği kahramanca duruşu güçlendirilmelidir. Aynı zamanda Batı’nın yıkıcı ve ikiyüzlü politikalarına aldanmamalı, İslam kültürünü araştırmalı ve onu en üst seviyelere çıkarmak için yeteneğimizi kullanmalıyız!

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kırgızistan
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://hizb-turkiston.net
E-Mail: webmaster@hizb-turkiston.net

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER