Hizb-ut Tahrir / Kenya, avukat Willie Kimani, müvekkili Jozifat Mwenda ve diğer bir kişinin maruz kaldığı cinayeti şiddetle kınar. Bedenleri nehirde bulunan bu eylem, tüyler ürperticidir. Hatta birinin gözleri yerinden sökülmüştü. Maalesef medyadan edindiğimiz bilgilere göre polis de bu cinayete karışmıştır.

Bu vahşet, güvenlik servisinin adının karıştığı buzdağı cinayetlerinden sadece biridir. Polisin, göstericiler üzerine ateş açan ve bazılarını öldüren görüntüleri ise ayrıca şoke edicidir. Aslında artan bu tüyler ürpertici olaylar, polisin kolluk kuvvetleri değil, ihlal kuvvetleri olduğunun bir kanıtıdır. Polis, adeta ölüm mangalarına dönüşmüştür. Geçen yıl el-Cezire kanalında yayınlanan belgeseller, sivillerin polis tarafından cinayete maruz kaldığını ortaya koymuştur. Belgesellerde maskesiz güvenlik görevlileri terör şüphelilerini infaz ettiklerini itiraf etmektedir. Gençlerin gizemli kayboluşu hakkında Müslüman topluluğun endişeleri giderek arttırmıştır. Polis, bu suçların birincil şüphelisidir. Ne yazık ki hükümet, yozlaşmış polis memurları hakkında ciddi herhangi bir yaptırımda bulunmamıştır.

Biz, vahşet ve işkencenin sivillere bir silah olarak kullanıldığı bozuk kapitalist ideolojinin egemenliği altında yaşıyoruz. Dolayısıyla güvenlik ve hayatımız risk altındadır. Bu düşünce, güvenlik görevlileri ve unsurlarının sıradan insanları korumasına izin vermez. Sadece insanlıktan nasibini almamış bir avuç elitin çıkarlarını korur. Bu elitin ilkesi şudur: Avukat ya da gazeteci olsun egemen sınıfın kusur ve çirkefliklerini deşifre eden herkes tehlike altındadır.

Allah’ın izniyle yakında kurulacak Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin bayrağı altında polis gerçekten kolluk kuvvetleri olacaktır. Hilafet Devleti, ideal güvenlik sistemidir. Renk, ırk ya da statüsü ne olursa olsun insan hayatı ve malın garantörüdür.