Trump, ABD başkanı olur olmaz sağa sola tehditler savurmaya başladı. Gazze halkını zorla göç ettirmek istediğini söyledi. 4 Şubat 2025 Salı günü Yahudi varlığının Başbakanı ile yaptığı görüşmede, Filistinlilerin Gazze’den kalıcı olarak başka ülkelere sürgün edilmesine destek verdiğini bir kez daha dile getirdi. Yetmedi, Gazze’yi satın alarak bir yatırım projesine dönüştürme arzusunu açıkça ifade etti! Trump, bu sözlerini Ürdün’ün hain kralıyla yaptığı görüşmede bir kez daha yineledi. Filistinlilerin Gazze’den çıkarılmasının çatışmayı çözeceğini öne sürdü ve Ürdün ve Mısır dışında başka ülkelerin de onları kabul edebileceğini iddia etti. Ayrıca, Gazze halkının “yaşayabilecekleri uygun bir yer bulmalarını istediğini” belirterek, tünellerde ve diğer bölgelerde yaşananları kaos olarak nitelendirdi. Dahası, Gazze halkının sadece ölüm ve yıkım gördüğünü söyleyerek, onların zorla göç ettirilmesine kılıf uydurmaya çalıştı.

Trump’ın bu açıklamaları, onu gülünç bir duruma düşürdü ve Filistinliler, Arap dünyası ve uluslararası toplum tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Dünyanın önde gelen gazeteleri, onun bu teklifini “hayal ürünü ve son derece tehlikeli” olarak değerlendirdi. Fakat Trump geri adım atmak yerine, 10 Şubat 2025 Pazartesi günü bir kez daha sahneye çıkarak, “Cumartesi günü saat 12.00’ye kadar Gazze’deki tüm rehineler serbest bırakılmazsa, ateşkesin iptal edilmesini talep edeceğim” tehdidinde bulundu.

Bu şuursuz adam, bu tür boş tehditlerin ve gürültülü sözlerin ancak dünyaya saplanmış, koltuk ve makam uğruna ümmetine ihanet etmiş ve efendilerinin kuklası olmuş zavallılar üzerinde etkili olabileceğini hâlâ anlayabilmiş değil! Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmuştur:

إِنَّمَا ذَلِكُمُ الشَّيْطَانُ يُخَوِّفُ أَوْلِيَاءَهُ“O şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor.” ^{[Ali İmran 175]} Ancak bu tür tehditler, kendilerini Allah’a adamış, davalarını bir varlık-yokluk meselesi olarak gören ve zafer ya da şehadet dışında bir seçenek tanımayan insanlara işlemeyecektir. Bunun en açık kanıtı, Yahudi varlığının Gazze’ye karşı yürüttüğü on beş aylık savaş boyunca yaşananlardır.

Gazze’nin silahsız halkı ve yiğit mücahitler, insanları, ağaçları ve taşları yok eden düşmanın barbarca saldırısına karşı kahramanca bir direniş gösterdiler. Yahudi varlığı, Amerikan ve Batı desteğine, Müslüman liderlerin ihanetine ve kışlalarında sessiz kalan orduların pasifliğine rağmen, tüm suç araçlarını kullanmasına karşın esirlerini kurtaramadı.

Acaba ABD Başkanı, bu açıklamalarıyla Yahudi varlığının, inançlı bir avuç insan karşısında aldığı yenilgiyi dünya kamuoyunun unutmasını mı sağlamaya çalışıyor?

On binlerce yerinden edilmiş Filistinlinin, barınacak bir yerleri olmamasına rağmen Kuzey Gazze’ye geri döndüğünü ve ne olursa olsun topraklarına sahip çıkmaya devam ettiklerini görmüyor mu? Yoksa gözleri mi bozuk?

Ey Müslümanlar! Ey hidayet ve irşat ehli! Aksa Tufanı Operasyonu, gerçeği tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi ve ümmeti iki gruba ayırdı: Bir tarafta, Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesiyle, ihanet edenlerin zarar veremeyeceği hak üzerindeki direnenler ve hakka yardım edenler grubu var. Diğer tarafta ise, hak ehline ihanet eden ve Allah’ın hükmü yerine zorba düzenleri savunan münafıklar grubu var.

Ey Müslüman orduları! Gazze halkı, bu saldırılar boyunca kahramanca direndi ve sizler için bir hüccet ortaya koydu. Allah, bu Mübarek Toprakta dökülen her damla Müslüman kanı hakkında sizleri hesaba çekecektir. O halde, onları Amerika ve Yahudi varlığının yönettiği şeytani komplolar karşısında yalnız mı bırakacaksınız? Yoksa Allah’ın emrine uyarak ihanet içindeki yöneticilerin tahtlarını yıkacak, Gazze’ye yardım etmek ve İsra ve Miraç diyarını tamamen Yahudi varlığının pisliğinden arındırmak için harekete mi geçeceksiniz?

Hizb-ut Tahrir, Allah’ın yardımcıları olmanız için sizleri bu büyük hayra ve yüce fazilete çağırıyor. Peki, bu çağrıya icabet edecek misiniz?