VVD partisinin Amsterdam'daki bir şubesi, bu ayın 28'inde internet sayfasında İslami köktendincilere ait verimli toprakların kurutulmasına ihtiyaç olduğunu ilan etti. VVD partisindeki güvenlik sorumlusu Dilan Yeşilgöz Zekerius Hizb-ut Tahrir gibi örgütlerin terörist El-Kaide için bir başlangıç noktası kabul edilebileceğini söyledi.

2004 yılındaki bir raporda terörizmi beslediği iddiası ile Hizb-ut Tahrir'in engellenmesi çağrısında bulunan Nixon Stratejik Araştırmalar Center'da uluslararası güvenlik ve enerji programları eski direktörü Zeyno Baran şöyle diyordu: "Hizb-ut Tahrir: Siyasi İslam'ın ayaklanmasıdır." Durum ne olursa olsun eski ve yeni birçok analist ve düşünürlere göre bu türden değersiz iddiaların doğrulanması ve dikkate alınması mümkün değildir. Bunlar hava kabarcıklarından başka bir şey değildir.

Aşırılıkla mücadele adı altında yapılan bu tür davetler, hükümetin ülkede koruyucu ve baskıcı bir politika uygulanmasına yol açacak bir sis perdesinden başka bir şey değildir. Bir parçanın zikredilip bir bütünün hedeflenmesinde olduğu gibi onlar aşırılık kelimesini kullanmalarına rağmen bundan çok daha öte şeylere niyetlenmektedirler. Tıpkı 2001 yılında New York'ta Dünya Ticaret Merkezine yapılan saldırıyı kullanmalarında olduğu gibi. Yine 2002 yılında toplu imha silahlarının kullanılması meselesinde olduğu gibi. Şimdi ise Suriye'ye gitme kartını İslam'a ve Müslümanlara saldırmak için kullanıyorlar.

Aynı bağlamdan olmak üzere geçtiğimiz hafta Hıristiyan Birliği denilen şey faşizm sembolleri ile aynı tutarak açıkça İslam sancağının yasaklanması çağrısında bulunmuştu. Oysa gerçekte İslam sancağı, İslam akidesinin sembolüdür. Aynı zamanda Müslümanların İslam dünyasında İslam Devletinin gölgesi altında yaşamak istediklerini gösterir. Bu bayrak, Batının sömürgeleştirdikten sonra Müslüman dünyasında kurulan baskıcı sömürge rejimleri ve hükümetleri sembolize eden milli bayraklar gibi değildir.

Dolayısıyla "VVD" partisi güvenlik sorumlusunun dile getirdiği bu türden ifadelerin siyasilerin korktuğu ve sakındırdıkları kutuplaşmaya, İslami sembollere ve İslami değerlere defalarca saldırıda bulunulmasına yol açacağının delilidir. Aynı şekilde biz de diyoruz ki:

VVD partisi Hizb-ut Tahrir hakkında yanlış bilgilere sahiptir. Hizbin aşırı hedeflerini gerçekleştirmek için terörist araçları kullanacağı ve terörist örgütleri beslediği iddiaları tümüyle yanlıştır. Onlar bu yollarla, Hizb-ut Tahrir'in Hollanda'da hükümeti devirmek için çalıştığı, bunu başarmak için de şiddete başvurmaya için hazır olduğu anlayışını yerleştirmek istiyorlar. Oysa Hizb-ut Tahrir'in çalışma metodu şiddetten uzaktır. Onun çalışması, İslami hayatın yeniden başlatılması yoluyla Müslümanları güçlendirmek için siyasi ve fikri çalışma ile sınırlıdır. Bu nedenle parti; hayatta, devlette ve toplumda İslam'ın tatbik edilebilmesi için Müslümanların topraklarında İslam Devletini veya Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışmaktadır.

Hizb-ut Tahrir, İslam dünyasına var olan rejimleri değiştirmek için takip etmiş olduğu yolun şiddete başvurmayı metodunun bir parçası olmadığına inanır. Bu nedenle o, hedefe ulaşmak için şiddeti asla kullanmaz. Parti, Batı ülkelerinde Hilafeti kurmak için herhangi bir çalışma yapmaz. Partinin batıda yapmış olduğu çalışma; Müslümanların İslam kimliğini koruyabilmeleri ve Müslüman ülkelerde Hilafete destek kazanmaları için İslam'a davet ile sınırlıdır.

Hizb-ut Tahrir olarak bizler; fikir ve görüş farklılıklarının nazik üslupla tartışılması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle biz fanatizm, terörizm veya Müslümanları ilgilendiren herhangi bir konuda herhangi bir insanla tartışmaya, konuşmaya hazırız.