ABD, cuma günü, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) sunduğu Gazze’de derhal insani ateşkes ilan edilmesini isteyen tasarıyı veto etti. ABD’nin veto ettiği tasarıya İngiltere çekimser oy kullanırken, diğer 13 üye evet oyu kullandı.

Amerika’nın ateşkesi veto etmesi yeni bir şey değildir, aksine vetosu, ağır suçlarına rağmen Yahudi varlığının ABD’nin günahlarından ve yanlışlarından biri olduğunu doğrulamaktadır. Bu mücrim varlık Amerikan silahlarıyla, Amerikan fonlarıyla ve Amerika’nın himayesiyle masum kanları akıtmaktadır. Veto, Amerikan kararlarıyla suç ve soykırımın devam etmesi anlamına gelir ve dolayısıyla nereye giderse gitsin ve nerede olursa olsun Amerika’nın eli Müslümanların kanına bulanmış ve bezenmiştir.

Amerika’nın, sessiz kaldığında sessizliği zulüm, konuştuğunda konuşması küfürdür. Harekete geçtiğinde tüm nesli ve ekini yok etmektedir. ABD’nin ister kendi ister ortaklarının isterse de şımarık çocuğu Yahudi varlığının elleriyle işlediği suçlar, genellikle ölümcül projeleri için bir başlangıç ve kötü niyetli planları için bir hazırlıktır. Siyasi planları ve diplomasisi, kan dökmekten daha az tehlikeli değildir. Hepsi tek bir kaynaktan neşet etmektedir. ABD’nin Yahudi varlığına silah ve bomba yardımı yapması, ateşkesi veto etmesi, Mübarek Toprak sorununu tasfiye etmek için çalıştığı kötü niyetli iki devletli çözümü, Yahudi varlığının güvenliğini silahlardan, dinamiklerden ve haysiyetten yoksun sözde “Filistin devleti” ile sağlama alma çabası arasında hiçbir fark yoktur.

Alçak Arap ve Müslümanların yöneticilerin bel bağladığı ve talimatıyla hareket ettikleri ABD işte budur. Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumlarının yapısı da işte budur. Amerika, ya bu kurumları daha önce Irak ve Afganistan’da olduğu gibi kararlar almak ve kan dökmek için ya ateşkesi veto etmesinde olduğu gibi kararları iptal etmek ve akıtılan kana sessiz kalmak için ya da bu kurumlardan ve bu kurumlar aracılığıyla sömürgeci ve Batılı projeler lehine kararlar çıkarmak için kullanmakta, halkları kandırmak için bu kararlara sözde uluslararası hukuk ve haklar kisvesi ve meşruiyeti giydirmektedir. Halklar da bu kurumları haklarına ulaşmak için bir araç ve platform olarak görmektedir. Gerçekte ise bu kurumlar Batı’nın hakları yağmalama ve gasp etme araçlarıdır.

İşte bu aynı zamanda kâfirlerin ve küfür milletlerinin gerçekliğidir. Kafirler birbirlerinin dostudurlar, kim onları dost edinirse, o da onlardan biri ve onlarla birlikte olmuş olur. İster eylemsizliği ve suskunluğuyla ister Arap ve Müslümanların yöneticilerinin yaptığı gibi suç ortaklığı ve entrikasıyla isterse Amerika’nın iki devletli çözüme teşvik etmesi ve pazarlamasıyla suç ortağı olmuş olur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet etmez.” ^{[Maide 51]}

Soykırımı durdurmak ve masum kanın akmasını önlemek için korkak ajan yöneticilerin Güvenlik Konseyi ve Amerika Konseyi’ne sunacakları bir karara ihtiyaç yok. Sanki katiline yardım etmesi için maktullere yalvarıyorlar. Aksine bu işbirlikçi kukla rejimleri ortadan kaldırmak için Müslümanların, özellikle de güç ve kuvvet ehlinin eylem ve kararına ihtiyaç var. Bu kukla rejimler ortadan kaldırıldığında hem yaramaz çocuğu Yahudi varlığı hem Amerika’nın nüfuzu ortadan kalkacak ve Müslüman ülkelere uzanan yozlaşmış eli kesilecektir. Aksi takdirde Amerikan ve sömürgeci ülkelerin suçlar döngüsü dönmeye devam edecek ve işler kötüden daha kötüye doğru kötüye gidecektir.

Amerikan nüfuzunu, şımarık çocuğu Yahudi varlığını ve kukla rejimleri ortadan kaldırmak mümkün olduğu gibi onları devirmek de mümkündür ve aslında bir haktır.

وَتِلْكَ الْقُرَى أَهْلَكْنَاهُمْ لَمَّا ظَلَمُوا وَجَعَلْنَا لِمَهْلِكِهِم مَّوْعِداً “İşte zulmettiklerinde yok ettiğimiz memleketler.. Helâk edilmeleri için de belli bir zaman tayin etmiştik.” ^{[Kehf 59]} Dahası bu, Müslümanlara farzdır. Allah, onlara özgür ve sadece kendisinin kölesi olmalarını farz kılmış, Allah’a yardım ettiklerinde onlara yardım etmeyi garanti etmiştir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ“Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” ^{[Muhammed 7]} Sonuç yalnızca Allah’ın elindedir.

وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” ^{[Yusuf 21]}