Filistin yönetimi, güvenlik güçlerinin Tulkarem kampına düzenlediği baskında yaralanmasının ardından Abdulkadir Zakdah adlı genci bu sabah öldürdü, başkalarını da yaraladı. Güvenlik güçleri, caddedeki “ihlalleri” ortadan kaldırmak bahanesiyle baskın düzenledi. Filistin yönetimi, gençlerin işgal güçlerinin işgalini engellemek için kurduğu barikatları kaldırmak için (Nablus’taki Balata kampında olduğu gibi) her seferinde aynı bahaneyi kullanıyor. Böylece işgal güçlerinin kamplara baskın düzenlemesi için ekmeğine yağ sürüyor!

Bu barbarca saldırı ve saldırganlık, Filistin yönetiminin “ulusal” projesini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor ve gerçekte bunun Yahudi varlığına hizmet edecek bir güvenlik projesinden başka bir şey olmadığını gösteriyor. Filistin yönetimi kendi halkına karşı işgale hizmet eden bir yürütme gücüdür. Bu proje Allah’a, Rasûlüne, halkına ve ümmetine ihanet edenlerden başka kimsenin üstlenmediği ve üstlenmeyeceği bir projedir.

Otoritenin bugün Tulkarem kampında yaptığı, ilk günden itibaren oynadığı rolden, son dönemde Cenin ve kampında, Nablus ve kamplarında gerçekleştirdiği uygulamalardan bağımsız değildir. İşgalin yaptığı tutuklama, zulüm ve gerekirse katliam ile tıpatıp aynıdır. Yine Akabe ve Şarm El-Şeyh’teki toplantı ve zirvelerden de bağımsız değildir. Bütün bunlar Filistin halkı için cihat eden her canı ve sesi susturmayı ve tasfiye etmeyi amaçlıyor. Aşırı güç kullanımı, daha doğrusu suçlunun güç kullanımı, ihlalleri ortadan kaldırmak için bahanelere başvurma suçunu örtbas edemez. Hatta doğal olarak şu sorular gündeme geliyor: Yahudi varlığı güçleri kamplara saldırılar düzenlerken, katliam işlerken, yıkım ve terör estirirken bu güvenlik birimleri neredeydi? Güvenlik güçleri insanları korumak, Yahudilerin düşmanlığını ve saldırganlığını ortadan kaldırmak için ne gibi önlemler aldılar? “Beton küp ihlallerini” ortadan kaldırmak katliamı gerektirir mi? Yoksa bu saldırganlıklar, otoritenin vurup öldürmekten çekinmeyeceği, “sivil barışı” dikkate almayacağı, kanın kırmızı çizgi olmadığına dair Filistin halkına bir mesaj mı?! Yoksa yaklaşmakta olan rolünün doğasını göstermektedir. Otoriteye ve kendisine karşı işlenen suçlara sessiz kalırsa Filistin halkını çok şeyler bekliyor.

Ey mübarek toprak halkı! İşlediği suçlar ve işgalle olan koordinasyonuyla otorite, sizi ve mücahitleri savunmak için güvenlik güçlerini hedef almaya itiyor. Bunun sizin için ciddi sonuçları olacaktır. Bu, yerleşimcilerin Batı Şeria’da yeni gerçeklikler dayatma çalışmalarıyla örtüşüyor. Hain otorite, mücahitlere kovuşturmakta ve sizi Yahudi varlığı için kolay bir av haline getirmek amacıyla Amerika ve İslam düşmanlarının politikalarını uygulamaktadır. Biliyorsunuz, yetkililerin komplosu olmasaydı ve bazı arazi simsarlarına koruma sağlamamış olsaydı, yerleşimciler, Batı Şeria’da hiçbir şey gerçekleştiremezlerdi. Filistin Yönetimi’nin aranızda savaş ve fitne ateşini körüklemek için işgalle iş birliği yapması, bekanızı tehdit eden asıl tehlikedir. Yahudi varlığı da bunun için çabalıyor. Ona göre sizler ya öldürülecek ya sınır dışı edilecek ya da süngüleri altında hiçbir şey yapmadan aşağılanarak yaşayacak insanlarsınız.

Ey Müslümanlar! Filistin sorununun ve halkına yapılan haksızlığın giderilmesinin tek bir çözümü vardır. O da Yahudi varlığını kökünden söküp atmak, onunla ilişkili tüm koşulları, araçları, “ulusal” veya “uluslararası” projeleri reddetmek veya istikrarına, güçlenmesine ve güvenliğine hizmet eden çözümleri çöpe atmaktır. Bizim meselemiz İslam’la ve sizinle bağlantılıdır ve bu temelde çözülmesi gerekir. Allah’ın güç ve kudreti ile İslam’ın emri tamamlanacak, Nübüvvet metodu üzere Hilafet kurulacak, Yahudi varlığını yeryüzünden silmek için Müslüman orduları Mübarek Toprağa girecektir.

وَاللهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” ^{[Yusuf 21]}