حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Fas
Medya Bürosu
No: FSu2013BAu20132014u2013MBu2013TRu201301 |
H. 5 Rabi’-ul Âhir 1435 M. Çarşamba, 05 Şubat 2014 |
Basın Açıklaması Sübvansiyonları Kaldırmak ve Bunu Vergiler Yoluyla İnsanlara Yüklemek, Yolsuzluk Yapanların Yolsuzluklarının Karşılığıdır, Onun İçin Bunu kabul Etmeyin
Şubat ayının başında, daha önce de olduğu gibi, Genel İşler ve Yönetim Bakanlığı benzin fiyatlarının litre başına 0.73 dirhem artışla 12.75 dirheme, 2 numaralı Fueloil fiyatının da 798.3 dirhem artışla tonunun 5742.72 dirheme yükseldiğini açıkladı. Bunun nedeni, hükümet bu iki maddeye özel sübvansiyonu kaldırdı. Hükümet ayrıca Ekim ayında litre fiyatı 9.89 dirhem olana kadar sübvansiyonun azalması vesilesiyle kademeli olarak motorinin fiyatının da artacağını açıkladı. Hükümetin, sübvansiyonu kaldırmak ve peş peşe bu fiyat artışlarını haklı göstermek için ileri sürdüğü gerekçe, Tazminat Fonu reformudur. Hükümet, bu maddelere verilen sübvansiyondan kaynaklanan bütçe açığını azaltmak derdindedir. Ama gerçek şu ki Enerji, Maden, Su ve Çevre Bakanlığı tarafından 15 ile 30 Ocak arasında yayınlanan kombinasyon fiyatlarına üstünkörü bakıldığında, devletin her litre benzinden 3.76 dirhem ÖTV ve 1.17 dirhem de KDV, her litre motorinden de 2.42 dirhem ÖTV ve 1.0 dirhem de KDV gelir elde ettiği görülür. Bu vergiler, tüketiciye satış fiyatının %40'a denk gelmektedir. Benzine 0.80 dirhem ve motorine 2.15 dirhem belirlenen sübvansiyon değerinden bir indirime gidildiğinde, devlet tarafından devlet hazinesi yararına her litre benzinden 4.13 dirhem ve her litre motorinden de 1.17 dirhem bir fark elde edildiğini görüyoruz. L'Economiste gazetesi tarafından 16 Eylül 2013 tarihinde yayınlanan bir araştırmaya göre, devlet 2012 yılında yakıttan yaklaşık 13.1 milyar dirhem ÖTV geliri, 11.4 milyar dirhem de KDV geliri elde etti. Yani toplam 24.5 milyar dirhem gelir elde etmiştir. Bundan sonra devlet, nasıl bu sektöre sübvansiyon sağladığını iddia edebilir ki? Oysa yaklaşık bu sektörün %40 vergidir. Yukarıda belirtilen tutarı vergi olarak zorla halktan alırken, nasıl kalkar da hâlâ bu sektörü desteklediğini iddia edebilir? Tüketim ve talep artışı olduğu için her yıl bu tutar artmaktadır. 2013 yılında petrol ürünlerine destek tutarının yaklaşık 21.1 milyar dirhem tutarında olduğunu biliyoruz. Bunun %77'si benzin ve motorine aittir. [2014 Ocak ayı için Tazminat Fonu raporu] Devlet tarafından petrol ürünlerinden toplanan vergilerin, onlara verilen sözde sübvansiyondan çok daha fazla olduğundan eminiz. Yine eminiz ki hükümet, yolsuzluk yapanların yolsuzluğunun külfetini halkın cebinden karşılamak için insanlara yalan söylüyor.
Devlet, başlangıçta Tazminat Fonu kurarken, bunun amacının düşük gelirli insanların alım gücünü destekleyerek sosyal barışı sağlamak olduğunu iddia etmişti. Ancak eldeki veriler, söylenenlerden çok çok uzaktır. Aslında sorgusuz sualsiz hayali kar elde etmeleri için büyük şirketler grubuna altın bir fırsat sunuldu. Çünkü büyük şirketler, sübvansiyon sağlanan malların en büyük tüketicisi konumundadır. Eski Halkla İlişkiler Bakanı Necib Bulif dedi ki: "Sübvansiyonun %80'den fazlası yanlış ellere gidiyor." Bu fonun sonuçları, Fas'a felaket olmuştur. Çünkü yıllar boyunca Fas'a maliyeti, yüz milyarlarca dirheme mal olmuştur. Bütçeye ekstra yük getirmiştir. Ancak basitçe yanlış yerlerde harcanmış ve zenginlerin ceplerine indirilmiştir. Yoksullar ise kuru laflar ile kandırılmıştır. Yılda yaklaşık 50 milyar dirhem harcamadan sorumlu olan Tazminat Fonu, 12 Kasım 2013 yılında aktiviteleri hakkında büyük aksaklıkların varlığını ortaya koyan şok bir rapor yayınladı. "Herhangi bir kanıtlı belge, insan ve teknik yetenekleri zayıflığı, güncel bilgi eksikliği ve tahsil yetersizliğinden dolayı bazı destek dosyaları sumen altı edilmiştir." Tazminat Fonu'nu kuran kişi, onun sadece kamu malını yağmalamanın bir aracı ve ekonomik rant biçimi olmasını istedi. Bunu anlamak için okuyucunun ekstra bir çabasına gerek yoktur. Bugün devlet, eski politik yanlışlığını itiraf ediyor ve desteklenmeyen maddelere yüksek vergiler koyarak fazla sübvansiyonu kaldırmaya hazırlanıyor. Hükümetin, Tazminat Fonu'nun kurulmasına fetva verenleri, onu istismar edenleri, insanların geçim kaynakları ve emekleri pahasına onu ganimet bilenleri muhasebe etme gibi bir niyeti yok. Sübvansiyon fikrinin yeniden gözden geçirilmesine iten etken, çokluğuna rağmen Tazminat Fonu'nun aksaklıkları değil, bütçe hatalarını tedavi etmektir. Bunun için hükümetin giderleri azaltmak için sübvansiyonları kaldırmaya çalıştığını görüyoruz. Karşılığında vergileri muhafaza ediyor, vergi gelirlerini artırmak için bazılarının oranlarını yükseltiyor. Hükümet, bu reformist çizgisinde Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun yöntemine göre seyrediyor ve bundan dolayı da şu iki münkeri işliyor:
1- Haksız yere para alıyor. Vergiler, haramdır. Bürayde RadiyAllahu Anh'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem zina eden, sonra tövbe eden ve had uygulayarak kendisini temizlemesi için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e gelen Gamidiyeli kadın hakkında şöyle buyurdu:
والذي نفسي بيده، لقد تابت توبةً لو تابها صاحب مَكْسٍ لَغُفِرَ له "Nefsim elinde olana yemin ederim ki bu kadın öyle bir tövbe etti ki, şayet meks sahibi aynı tövbe ile tövbe yapsa, onun bile mağfiretine yeterdi." [Sahih-i Müslim] Hadisin söyleniş biçimi açıkça meks sahibinin yani şeri olmayan vergiler koyan kimsenin günahının büyüklüğünü gösterir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: لَا يَدْخُلُ صَاحِبُ مَكْسٍ الجَنَّةَ "Meks sahibi cennete giremez."[el-Hâkim, Müstedrek] Sözde İslami hükümet, yakıtlardan alınan %40 vergileri kaldırsa, kesinlikle fiyatlar önemli ölçüde düşer, tüketim artar ve ekonomi canlanır. Tüm vergileri kaldırsa ve tebaanın malından sadece Allah'ın helal kıldıkları ile yetinse, durum ne olur acaba? Allah'ın helal kıldığı geniş kaynaklar onlara yeter de artar bile. Hırsızlar ve yabancı şirketler tarafından yağmalanan ülkenin yeraltı zenginliği doğru şekilde kullanılsa, ümmet muazzam hayırlara sahip olacaktır.
2- Parayı, yanlış yerlerde harcıyor, insanların işlerinin güdülmesinde harcamıyor. Yoksul ve orta sınıftan toplanan milyarlarca vergi, bütçe açığının kapatılması ve yüksek faizli kredilerin geri ödenmesinde kullanılıyor. Her ikisi de bozuk kapitalist politikaların ve kamu malını mubah gören yağmacı tabakanın varlığının bir sonucudur. Bütçe açığı, gelirler ile giderler arasındaki farktan kaynaklanır. Bütçe açığını azaltmak, ilk önce ekonomik faaliyetleri cesaretlendirici bir ortam oluşturulmasını gerektirir. Sonra hakkı olan her dirhemin devlet kasasına girmesine özen gösterilmeli, her dirhem yerinde harcanmalıdır. Devlet tarafından sübvansiyonu kaldırmak, bütçe açığına asla çözüm üretmez. Çünkü sübvansiyon, gelir gider denkleminin sadece basit bir kısmını ele alır. Devlet, açığı azaltmak için ciddi arayışı içinde olsa, yerel veya yabancı özelleştirmelere engel olarak ülkenin talan edilen kaynaklarını hemen veya gelecekte geri almak için ciddi bir uğraş verirdi. Petrol, gaz, fosfat, altın, gümüş ve tüm madenler, bütün Müslümanların malıdır. Faydaları da istisnasız onlara aittir. Ardından faaliyet giderlerindeki yolsuzluk ile savaşmalı, yüksek ücret farklılıklarına sınır koymalıdır. Ekonomik ve siyasi ranta engel olmalı, talan edilen malları geri almalıdır. Kamu malının talan edilmesini mubah görenler ile savaşmalı, yolsuzluk yapanları Allah sizi affetsin diyerek geçiştirmemelidir.
Ey İnsanlar! Kuruluş, yürürlükteki hali ve akıbeti olarak işte sübvansiyonun gerçeği budur. Ülke zenginliklerinizin yağmalanmasını ve mallarınızın mubah görülmesini kabul etmeyin. Talan edilen ve heder edilenleri telafi etmek için vergiler yoluyla ceplerinizin yağmalanmasına müsaade etmeyin. Bilin ki çözüm, Uluslararası Para Fonu'nun önerilerine, Dünya Bankası'nın direktiflerine ve bu kurumlar tarafından dikte edilen, esasında fiyat serbestleşmesine ve özelleştirme politikasına vurgu yapan piyasa ekonomisi politikalarına uymakla olmaz. Ancak Allah'ın sapasağlam ipine sarılmakla, insanları Allah'ın Şeriatı ile güden, hakkın ve adaletin devleti olan Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmakla olur. Sadece Hilafet, sizin temel ihtiyaçlarınızı güvence altına alır. Marufla da lüks ihtiyaçlarınızı karşılamanız için size yardımcı olur. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: كلكم راع وكلكم مسئول عن رعيته، فالإمام راع ومسئول عن رعيته "Hepiniz çobansınız ve her biriniz kendi güttüklerinden sorumludur İmam çobandır ve güttüklerinden sorumludur." Sizi hayra davet ediyoruz, Rabbimizin Şeriatını hayat sahasına geri getirmek ve iki yurtta da mutlu olmak için bizimle birlikte çalışmak üzere gelin ellerinizi taşın altına koyun.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Fas Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-ut-tahrir-almaghreb.info/ |
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir-almaghreb.info |