حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
No: BRu2013BAu20132010u2013MBu2013TRu20130015 |
H. 5 Şevvâl 1431 M. Salı, 14 Eylül 2010 |
-Basın Açıklaması- Tunus Devleti, İslami Uyanışla Mücadele Etmek İçin Müslüman Kadınlara Baskı Yapmaktadır
Tunus İnsan Haklarını Koruma Derneği'nin, Tunus'taki başörtülü bayanları savunma amacıyla geçenlerde yaptığı açıklamaya göre Tunus Devleti, İslami başörtüsü giyen iffetli Müslüman kadınlara karşı taciz faaliyetini sürdürmektedir. Zira Dernek, bu yılın Ağustos ayının sonlarında siyasi polisin Nabiol şehrindeki bir fabrika sahibini başörtüsü takan iffetli bayan işçileri kovamaya zorladığını ifade etti. Daha önce aynı ayın içerisinde asayiş polisi, kadınları başlarını açmaya ve ikinci bir defan başörtüsü takmamaları için imza atmaya zorlamak için Nabiol sokaklarında haftalık devriye attılar. Bu uygulamanın ülkenin dört bir tarafındaki caddelerde ve sokaklarda yaygın bir durum haline geldiği ifade edildi.
İslam dünyasında laikliğin Avrupa güdümlü kalesi sayılan Tunus, 1981 yılında tüm okullarda, üniversitelerde ve devlet dairelerinde başörtüsü takmaya genel bir yasaklama getirdi. Ancak bu kıyafete karşı bir kampanya başlatarak bu kanunun uygulamasını 2006'da şiddetlendirdi. Birçok kişiye göre bunun nedeninin yasağa rağmen İslami kıyafet giyen iffetli kadınların sayısındaki yoğun artıştır. Devlet subayları tarafından kızlara taciz yapılmakta, okullardan ve üniversitelerden kovulmakta veya eğitimlerini sürdürmek istemeleri halinde başörtülerini çıkarmaları için imza atmaya zorlanmaktalar. Böylece başörtülerini çıkarmayan kadınlar işlerini kaybetmekle karşı karşıya kalmaktalar. Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali başörtüsünü, Tunus'a zorla giren "etniksel kıyafetten kaynaklanan yabancı bir şekil" olarak nitelendirerek "Tunus kültürel mirasıyla örtüşmediğini" ifade etti. Böylece Tunus Devleti, İslami giyim tarzlarına sınırlamalar getiren Türkiye, Suriye ve Mısır gibi diğer laik İslami ülkelerle aynı safta yer almaktadır.
Ayrıca Tunus Devleti, bayan akademisyenleri, gazetecileri, insan hakları aktivisitlerini, avukatları, öğrencileri, her türlü şekilde Bin Ali rejimine muhalefet eden veya yolsuzluklarını ve zulümlerini ifşa eden İslami örgüt üyelerini tutuklama, hapsetme, karlama, darp ve taciz etme hususunda da dikkat çekici bir rekora sahiptir.
Hizb-ut Tahrir / İngiltere Kadın Medya Temsilcisi Nesrin Nevaz, bu hususta şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Devletin bu davranışları, ülkedeki İslami uyanışla mücadele etmeye ve otorite üzerindeki hakimiyetini sürdürmeye yönelik beyhude bir girişimdir. Tunuslu otoritelerin kullandığı vahşi baskı yöntemlerine rağmen iffetli Müslüman kadınların büyük oranının başörtüsü ve İslami kıyafet giymesi, Tunus Devleti'ne indirilmiş bir şamardır. Nitekim geniş çapta Müslüman kadınların devletin laik akidesini reddederek İslam'ı, hayatta toplumsal ve siyasi bir yaşam tarzı olarak benimsemeleri bunu ortaya koymaktadır. Yine bu durum, Batılı hükümetlerin sunduğu ve yerel İslami kıyafet tarzı yasağına İslami kıyafetin kadınlara dayatılıp sırf kendi tercihlerinin olmadığını gerekçe göstermek için kullandığı tandık hikaye açısından bir dikendir."
"Bin Ali, uzun bir dönem kadın-erkek eşitliğine çağıran Batılı fikirlere dayalı ülkedeki ahval-i şahsiye kanununu Müslüman kadınlara karşı olan zulmünü gizlemek için bir kılıf olarak kullandı. Tunuslu Müslümanların %98'i İslam akidesine inandığına göre İslami kıyafeti etniksel olarak nitelendirmek bir saçmalıktır. Eğer ortada etniksel bir şey varsa o da İslam kültürü inançlarıyla ve Müslüman nüfusunun çoğunluğunun giderek kimliklerini raptettikleri Tunus kültürüyle çelişen laik devletidir. Ülkeye herhangi bir şey zorla girmişse o da 'yabancı' etkilerini laik Batı güdümlü ve Tunus Müslümanlarının İslami değerlerine karşı duran otoriter bir rejim şeklinde bırakan Fransız sömürgesidir. Müslüman kadınların hayatlarını zindan çeviren tek şey kıyafetleri değildir. Bir de önce kadın hakları için göz yaşı döken ardından da hayasızca bu kadınların giyim tarzını yasaklayarak ve bu diktatörleri destekleyerek bu hakları çiğneyen Batılı hükümetlerin şımarık çocukları sayılan diktatör rejimler vardır."
"Tunus, Mısır, Suriye ve Türkiye devletlerinin Müslüman kadınların kıyafeti alanında açtıkları siyasi savaş, kaybedilmiş bir savaştır. Zira dünyanın dört bir tarafındaki Müslüman kadınlar, liberalizme ve laikliğe inanmayarak topluca İslami köklerine dönmektedirler. Laiklik ise kendisini, varlığını sürdürmek için gerçek despotik bir yöntemle kadınları temel haklarından soyutlamak zorunda hisseden bir akide olduğu gibi kadınlara baskı yapmayı otorite koltuğunu korumak için ödenmesi gereken bir bedel olarak gören akidedir. Artık Müslüman kadınlar, laikliğin kadınlara yapılan zulme bir çare olmadığını bilakis aslında birçok durumda bu zulmü yapanın bizzat onun olduğunu açıkça anlamışlardır. Böylece laikliğe özlem duymak yerine dikkatlerini, umutlarını ve özlemlerini İslami Hilafet Nizamı'na bağlamışlardır. Hilafet Devleti ise Müslüman kadınların içerisinde İslami kıyafetlerini tam bir kanun koruması altında giyecekleri, hiç engelleme olmadan toplumdaki genel hayata gerçek manada katılacakları, ceza korkusu olmadan yöneticileri açıkça muhasebe edecekleri, şeri nassların belirlediği vatandaşlık haklarının tamamının korunacağı ve "kadın hakları" söylemini sloganik bir söylemden gerçek bir eyleme dönüştürecek olan bir devlettir."
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Britanya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+44) 070 74 – 19 24 00 www.hizb.org.uk |
E-Mail: media@hizb-ut-tahrir.info / press@hizb.org.uk |