Britanya’daki Müslümanlar, Müslümanlar, İmran Han’ın Pakistan’da iktidardan devrilmesinden, özellikle olayda Amerika’nın parmağının olmasından tiksindiklerini gösterdiler. Hayal kırıklığından çok daha fazlası için öfkeyi, sorunun kaynağına yönlendirmek oldukça önemli. İmran Han’ın PTI partisi, üst düzey ordu komutanlarının desteğiyle iktidara geldi. Muhalefetten çok sayıda oportünist, 2018 seçimlerinde aday olabilmek için İmran Han’ın partine geçti. Geçtiğimiz günlerde ordu, Amerika’nın hükümete yönelik suçlamalarından dolayı Han’a verdiği desteği geri çekti. Han, askeri darbe ile değil, güvensizlik oylamasıyla iktidardan düştü. Demokrasi maskaralığı bir kez daha gözler önüne serdi ki, gerçek iktidar ordudur. Ordu kime sadıksa, güç ondadır.

Pakistan’da asker ile sivil yönetim arasında sürekli gerginlik yaşanmıştır. Her seferinde yolsuzluğu sona erdirmek için boş vaatler verilir. Demokrasi, tıpkı İngiltere ve Amerika’da olduğu gibi, en güçlülerin yolsuzluğunu meşrulaştıran bir sistem. İnsanların ihtiyaçları ikincil planda; işleriyle ilgilenmek, mümkünse, en aza indirgenir. İmran Han’ın başbakanlığı, tam bir hayal kırıklığına uğradı, çünkü iktidar olmadığını, yolsuzluklarını sürdürmesi için Pakistan elitlerinin bir kuklası olduğunu gördü. Yolsuzluğa sona erdiremediğini ve sıradan Pakistan vatandaşlarının kaderinde hiçbir iyileştirme yapamadığını söylemek sanırım eksik olmaz. Dahası, dünya demokrasilerinin başarısız olduğu artık kabul edilmeli, özellikle Müslüman ülkelerdeki demokratik deneyimler artık desteğimizi hak etmiyor. Bu yüzden artık yaşananlar için gözyaşı dökülmemeli.

Han’ın bahsettiği gerçek Medine modeli, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in, Raşidi Halifelerin modelidir. Nübüvvet metodu üzere Hilafet, bugün gördüğümüz zorba ve küfür yönetiminden sonra geri gelecektir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

«تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ “Nübüvvet içinizde, Allah’ın dilediği kadar devam eder, sonra dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, Nübüvvet metodu üzere bir Hilafet olacaktır. Bu da Allah’ın dilediği kadar devam eder, Sonra ceberut saltanat olacaktır. Allah’ın olmasını dilediği kadar olacaktır. Sonra Allah dilediği sürece baskıcı bir monarşi olacak, dilediği takdirde onu ortadan kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra sustu.”

Amerikan müdahalesine duyulan öfke, sömürge planlarının kuklası olanlara yönelmeli. Bajwa, PTI, PML, PPP veya bir başkası olsun fark etmez. Öfke, onlarca yıldır Pakistan siyasetine egemen olan ordu ve demokratik sisteme yönelmeli. Sadece Nübüvvet metodu üzere Hilafet, Britanya ve Amerika’nın sömürgeci müdahalesine ve yolsuzluğa son verebilir, tüm insanlığa liderlik eden bir Pakistan yaratabilir.

Britanya’daki Müslümanlar, Pakistan’da Hilafet çağrısını desteklemeli ve demokrasinin bir ideoloji olarak benimsendiği batıda açıkça başarısız olduğu mesajını iletmeli. Hal böyleyken İslam ümmetine zorla dayatılan sığ bir ithal sistem nasıl başarılı olabilir? Biz Allah’ın hükmünün üstün olduğuna inanıyoruz. O, işlerin en iyi denetleyicisidir. Uyumsuz laik inanç, insanın kaprislerine göre hüküm verir. Allah’ı toplum hayatında işlevsiz bir hale getirir. Allah bizleri bu tür küfürden korusun.

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ  “Onlar cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?”^{[Maide 50]}