BBC 23 Eylül 2022’de Suriye açıklarında bir mülteci botunun batması sonucunda şimdiye kadar 71 mültecinin hayatını kaybettiğini, düzinelerce mültecinin öldüğünü, kurtulanlardan 20’sinin tedavi edilmek üzere Tartus şehrine götürüldüğünü bildirdi. Botta 120-150 arasında Lübnanlı, Suriyeli ve Filistinli kadın ve çocuğun olduğu tahmin ediliyor. İki kızı ve oğluyla birlikte Mustafa Mesto da hayatını kaybedenler arasındaydı. Annesi Adalet, perişan durumda. Bu felaketin nasıl gerçekleştiğine dair yanıt alabileceği hiçbir merci yok. Şöyle dediği aktarılmıştır: Yoksulluktan ve korkunç koşullardan kaçtılar. Politikacılar, hayatımızı mahvettiler, umursamadılar. Hiçbir şey çocuğumu ve onun küçük çocuklarını geri getirmez.”

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre Lübnan, tahminen 1,5 milyon Suriyeli mülteciye ve diğer ülkelerden yaklaşık 14.000 mülteciye ev sahipliği yapıyor. Dünyada Lübnan en fazla mülteciye ev sahipliği yapıyor. Uluslararası gözlemciler, bu tür tehlikeli tekne geçişlerinin yüzde 70’ten fazla arttığını söylediler. Küresel kriz gittikçe kötüleşiyor, bitecek gibi de görünmüyor. Lübnan nüfusunun yüzde 80’inden fazlası, yiyecek ve ilaç satın alma mücadelesi veriyor. BM rakamlarına göre, 2020’ye kıyasla 2021’de bu ülkeden ayrılanların sayısı neredeyse iki katına çıktı.

Boğulan binlerce mültecinin umutsuz durumu, denizdeki ölümlerin artık uluslararası bir norm haline geldiğini gösteriyor. Ucuz sahte can yelekleriyle yasadışı insan kaçakçılığı söz konusu. Kaçakçılık, uluslararası kolluk kuvvetlerinin tamamen kontrolü dışında gerçekleşiyor. Masum küçük çocuklarımız, daha iyi bir yaşam için sahte bir gerçekliğe itiliyor.

Ümmetin işleriyle ilgilenen samimi Halife liderliğindeki Hilafet, bu can kayıplarını ve umutsuzluğu asla kabul etmeyecektir. Zorunlu göç, ümidini yitirmiş çaresiz Müslümanlar için acı bir gerçektir. Anne babalar, bile bile çocuklarını riske atmazlar. Ölüm kalım nedenlerini farklı bir açıdan ele almalılar. Kim, eşini ve çocuklarını ölüme gönderiyor? Boğulmak üzere olduğunuzu, kimsenin sizi kurtarmaya gelmediğini, çocuklarınızın gözlerinizin önünde boğulduğunu ve yardım çığlıkları attıklarını ama hiçbir şey yapamadığınızı görmenin ne kadar korkunç olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

Yüce Allah’tan böyle üzüntü ve kederin asla başımıza gelmemesini, koruyucumuz Nübüvvet metodu üzere Hilafetin bir an önce kurulmasını niyaz ediyoruz. Hilafet, bu ümmetin vahim durumunu, insanlık acısını ve zulmünü giderecek, Müslümanlara güvenlik ve koruma sağlayacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ “Hatırla ki Rabbin meleklere ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve takdis edip dururken yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemeyeceğinizi elbette ben bilirim, dedi.” ^{[Bakara 30]}