Birleşmiş Milletler’e göre, Afganistan dünyanın en kötü insani krizinin eşiğinde. Nüfusun yarısı, yirmi yıllık Batı işgalinin ardından şiddetli kuraklık nedeniyle eşi görülmemiş düzeyde akut açlıkla karşı karşıya. Geçtiğimiz Ağustos ayında Taliban’ın ülkenin kontrolünü ele geçirmesinin ardından uluslararası toplum, insani yardımı durdurdu, Amerika, Afganistan’ın milyarlarca dolarlık varlığını dondurdu. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü David Beasley, insanların yüzde 95’inin yeterli gıdaya sahip olmadığını, yaklaşık 23 milyon Afganlının açlık riskiyle karşı karşıya kaldığını, gıda güvenliğinin tamamen çöktüğünü belirtti. “Felaket için geri sayım yapıyoruz” değerlendirmesinde bulunan WFP İcra Direktörü David Beasley, Afganistan’ın “yeryüzündeki cehennem” olacağını söyledi. 14 milyon çocuk, açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) ve UNICEF, bir an önce harekete geçilmezse, Afganistan’da bu kış 1 milyon çocuğun açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı uyarısı yaptı. Birçoğu zaten ciddi şekilde yetersiz besleniyor, yemek için ekmek kırıntılarından başka bir şey bulamıyor. Yaklaşan zorlu kış aylarında Afganistan halkının yaşadığı umutsuz koşulların daha da kötüleşeceği tahmin ediliyor.

Uluslararası toplum, Dünya Bankası ve IMF, yardıma bağımlı bu ülkeye yaptığı acımasız ve kalpsiz milyarlarca dolarlık yardımı askıya aldı. Yeni Amerikan yönetimi, ülkenin 10 milyar dolarlık varlığını dondurdu. Tüm bunlar, ekonomiyi, sağlık hizmetlerini ve diğer kamu hizmetlerini felç etti. Bu feci insani krize yol açtı. Amaç, Batının laik liberal değerleriyle uyumlu İslam versiyonunu uygulaması için Taliban hükümetine baskı yapmaktır. Bu nedenle Batılı güçler ve uluslararası toplum, politik gündemlerini gerçekleştirmek ve ülkenin laikliğe göre yönetilmesini sağlamak için açlık ve kıtlığı bir araç olarak kullanmaktadır. 20 yıllık acımasız askeri işgalleri sırasında yapamadıklarını yapmak istemektedirler. Afganistanlı kadın ve kız çocuklarının refahını ve haklarını güvence altına almak için uğraş verdikleri iddiası tamamen saçmalıktır. Kadınlar ve çocuklar, açlıktan ölüme terk ediliyor, sağlık hizmetlerinden yoksunlar, ekonomik çöküntü nedeniyle hiçbir gelecekleri yok. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, Afganistan’daki “mali kriz özellikle kadınları ve kızları etkiledi. Gıda, sağlık hizmeti ve finansal kaynaklara erişim tehlikesiyle karşı karşıyalar.”

Talibanlı kardeşlerimize diyoruz ki, gözlerinizin önünde gelişen bu insani felaket, dış güçlere ve kurumlara bağımlılığın doğrudan bir sonucudur. BM gibi kuruluşlar, Afganistan gibi ülkeler için durmadan kıyamet senaryoları tahmininde bulunuyorlar. Oysa BM üyesi süper güçler, bu sefalet örgüsünü ulusların başına bela etmiştir. Anti-İslam reçeteler ve gündemleriyle zehirli ve kirli yardım vaatleri hiçbir şey ifade etmiyor. 20 yıllık uluslararası yardım, yozlaşmış bir ekonomi ve yardıma bağımlı bir devletten başka Afganistan’a ne verdi? Afganistan, açlık ve kıtlık yönünden dünya ülkeleri sıralamasında ikinci sıradadır. Birinci ülke olma yolunda ilerliyor.

Afganistan ve İslam dünyası, İslam’ın Hilafet Devleti vizyonunu benimsemedikçe, kalıcı istikrarsızlık, ekonomik krizler ve insani felaketlerle dolu bir geleceğe mahkûm olacaktır. İslam vizyonu, zayıflığı ve yabancı devletlere bağımlılığı pekiştiren laik “Ulus Devlet modelini” bir köşeye atacaktır. Aksi takdirde İslam dünyası, sonsuza kadar yabancıların güdümünde olacak, emirlerine boyun eğecek ve düşmanların insafına kalacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى* وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى“Eğer tarafımdan size bir yol gösterici gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne sapar ne de sıkıntı çeker. Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”^{[Taha 123-124]}