Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu

No: AVL–BA–2016–MB–TR–02 H. 20 Zilhicce 1437
M. Perşembe, 22 Eylül 2016

Laik Liberal İdeoloji ve Siyaset Sonucu Artan Müslüman Karşıtı Önyargılar

Dün açıklanan Essential araştırma anketine göre Avustralyalıların %49’u öncelikle “terör korkusu” ve sonra “Avustralya değerlerini” paylaşmadıkları ya da entegre olmadıkları için Müslüman göçüne yasak getirilmesini destekliyorlar. Bu özel anketin doğru olup olmadığı bir yana Batıda Müslüman karşıtı duyguların arttığında hiçbir kuşku yok. Hizb-ut Tahrir / Avustralya bu bağlamda şunları vurguluyor:

1- Artan Müslüman karşıtı duygular elbette endişe vericidir, ancak pek de şaşırtıcı değil. Çünkü bu, İslam ve Müslümanlara karşı kin ve şüpheciliği teşvik etmek için 15 yıldır sürdürülen siyasi güdümlü kampanyanın açık ve beklenen sonucudur. Kampanyanın mimarı ana akım siyasetçilerken belli başlı medya kuruluşları da kampanyayı uyguluyorlar. Kampanya, İslami inançları şiddetin kaynağı olarak lanse etmek için terörü bir bahane olarak kullanıyor. Amaç, İslam’ı öcü gösterip kuşku oluşturmak ve böylece reforma ihtiyacı olduğunu vurgulamaktır. On beş yıldır her yolla İslam ile mücadele ediliyor. Politikacılar, İslam’ı politik bir araç olarak istismar ederken medya da şeytanlaştırıyor. On beş yıldır her türlü yöntemle İslam ve Müslümanlarla mücadele ediliyor. Müslümanlar, ulusal güvenlik, terörizm, değerler ve entegrasyon prizması açısından ele alınıyor. Muhtemelen başka sonuçlar da olacaktır.

2- İroni olan şudur ki son on yılda Batılı güçler iki Müslüman ülkesini işgal edip taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakmadılar. Arap Baharı, Suriye’de olduğu gibi yakıp yıkmak için Batı güçlerce istismar edildi. Müslüman dünyasındaki diktatörlere kol kanat gerip desteklendi. Ebu Garip ve Guantanamo gibi işkence merkezlerinde her türlü insanlık dışı muameleler yapıldı. Ama ne gariptir ki kötü muameleye maruz kalan mağdurlar şimdi sorunun kaynağı olarak görülüyor. Dahası her şeyini kaybedip başka yerlere sığınmak zorunda kalanlar baş şüpheli olarak kabul ediliyor. Bu dar siyasi gündemlerce beslenen kör önyargı mantığıdır.

3- Eleştiri oklarına maruz kalan aşırı sağcı gruplarsa, bu açık önyargının yüzü haline geldiler. Oysaki bu sosyal ve politik ortamı yaratan, İslam’a yönelik şüphe ve nefreti besleyen ana akım politikacılardır. Marjinal kesimler ise sadece Truva atıdır. Pauline Hanson gibi politikacıların açık önyargılarına John Howard, Kevin Rudd, Julia Gillard, Tony Abbott ve Malcolm Turnbull gibi politikacılar ve bunların kirli ajandaları kapı araladı. Başkan Obama ve Başbakan Turnbull’un BM’deki en son açıklamaları bunun iyi kanıtıdır. Yani bunların politikaları sorunun özüdür. Dolayısıyla eleştiri oklarımız bunlara yönelik olmalıdır.

4- Sonuçta biz burada laik, liberal paradigma ve siyasetin bariz bir şekilde başarısız olduğunu açıkça görüyoruz. Bu ideoloji, bencillik ve bireyselliğe teşvik eder, maneviyatı yok sayar, materyalizme öncelik verir. Her şeyi pazarlık konusu yapar, insanlığı uluslara böler, her bir ulus kendi dar “ulusal çıkarınca” hareket eder. Bunun sonucunda zayıf milletler güçlü uluslar tarafından her türlü yolla sömürülürler. Her bir seçkin sınıf, herhangi bir yöntemle kitleleri sömürür. Şirketlerin nüfuz ettiği yozlaşmış hâkim siyasal sistemler, kitlelerin karşılaştığı gerçek insani sorunlara hiçbir çözüm üretmezler. Bunun içindir ki aşağılık milliyetçilik ve yurtseverlik duyguları kasıtlı olarak körükleniyor. Sonuçta azınlıklar ya da başka birileri günah keçisi ilan ediliyor.

5- Bu bağlamda Müslümanlar, müthiş bir meydan okumayla karşı karşıyadır. Biz sadece giderek artan nefret ve önyargı ile İslam’ın istediği şekilde mücadele etmemeliyiz, aynı zamanda İslam’ı savunmak için de ön ayak olmalıyız. İzolasyon ve savunma psikolojisi bizim için bir seçenek değil. Çünkü bu yol, soylu Peygamberin yolu değil. Biz, ön ayak olup ana ideoloji ve sistemi eleştiri yağmuruna tutmalıyız. Ve İslam’ı sorun değil, sorunların çözümü olarak lanse etmeliyiz. Dar savunma siyasetinden zulme direniş ve insanlığın liderliği için İslam’ı dünyaya taşıma aşamasına geçmeliyiz. 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: (+61) 438 000 465
www.hizb-australia.org
E-Mail: media@hizb-australia.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER