Salı, 01 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/03
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu

No: AVL-BA-2024-MB-TR-03 H. 5 Muharrem 1446
M. Perşembe, 11 Temmuz 2024

Savunulamaz Olanı Tartışmak

Siyonistlerin, Filistin yanlısı sesleri itibarsızlaştırmayı amaçlayan, yalan ve yanlışlıklarla dolu bir dizi magazin makalesi ve TV’den oluşan koordineli çabalarının çoğu, kesinlikle onurlu bir yanıtı hak etmemektedir.

Ancak, bu gürültünün ortasında, Strategic Analysis Australia’dan Anthony Bergin’in The Australian’da yayınlanan ve Hizb-ut Tahrir’in fikirlerinin yasaklanması yerine sorgulanması savunduğu yazısını ele almayı uygun gördük.

The Australian dergisinin, kendisini fikirlerin tartışıldığı bir platform olarak sunması bizi yanıt vermemize sevk etti. Başlangıçta editör, yazımızı yayınlayacağını söylese de duyurduğu etik değerlerin aksine makalemizi yayınlama hevesinin olmadığını gördük. Bu, daha sonra yayınlanan çok sayıda İslam karşıtı makalenin düzenli ve müteakip yayımlanmasıyla keskin bir tezat oluşturuyor. Platform genellikle konuya yanıt vermek için çok az zaman tanıyor. Güncelliğini koruması ve kayıtlara geçmesi adına yazımızı kamuoyuyla paylaşmayı uygun buluyoruz:

Savunulamaz Olanı Tartışmak

Hizb-ut Tahrir, fikirlerin tartışılmasına vardır. Ancak bir taraftan tartışma eli uzatılırken diğer taraftan “yasaklama” tehdidinde bulunulması tam bir ironidir ve güvensizlik yaratır.

28 Haziran’da The Australian gazetesi, Anthony Bergin’in, “Fikirler savaşını kaybedersek, Hizb-ut Tahrir yaşam tarzımız için büyük bir tehdit haline geleceğini” öne süren yazısını yayımladı.

Küresel olarak Müslümanlar ne Batı ideolojisinin zehrini ne de liberal değerlere ilişkin kutsal iddialarını satın almamışlardır. Batının sadece siyasi çıkarlarına ilgi duyduğunu ve önem atfettiğini biliyoruz. Doğrudan ya da itaatkâr baskıcı devletler aracılığıyla gerçekleştirilen bu siyasi çıkarlar, Müslüman ülkelerde istikrarsızlıktan başka bir şey yaratmamıştır. Müslümanların, inançlarını gerçek anlamda temsil eden, siyasi ve ekonomik istikrara öncelik veren birleştirici bir siyasi güç istemeleri şaşırtıcı değil.

Batı’nın işlediği suçlar listesinde Filistin’in işgali de yer alıyor. Filistin meselesi bazılarının sandığı gibi karmaşık bir mesele değildir. Her dürüst insanın gerçekliğini anlayabileceği bir meseledir. Filistin, İngilizler tarafından çalınan, Siyonistlere bir Yahudi vatanı kurmaları için verilen, tamamı İngiliz emperyal hedeflerine hizmet eden işgal edilmiş bir topraktır. Bugünkü tek fark, İngiltere’nin yerini ABD’nin almış olmasıdır.

Kurulduğu günden bu yana ve takip eden on yıllar boyunca Siyonist varlığa karşı çıkmak, suç sayılmıştır. İnsanlar, her ne olursa olsun, işgale karşı ilkeli bir duruş sergiledikleri için hayatlarını, evlerini ve özgürlüklerini kaybetmişlerdir. İşgal altında siyasi ve askeri direniş arasında hiçbir zaman bir ayrım yapılmamıştır ve şimdi Batı’da bu ayrım çökmeye başlıyor.

Siyonist işgale karşı çıkılması, Yahudilere karşı şiddet kullanımıyla eşit sayılıyor. Antisemitizm suçlaması, işgale karşı çıkmayı saldırganlık olarak yeniden çerçevelemeye hizmet etmekten başka bir işe yaramaz. Açıkça söylemek gerekirse Filistin’de Siyonist varlığı Yahudi olduğu için değil işgalci olduğu için karşı çıkılıyor.

Her halükârda, işgalci varlığın meşruiyeti veya uzun ömürlülüğü meselesi büyük ölçüde gereksizdir, çünkü jeopolitik alanda meydana gelen değişiklikler, işgaldekiler de dahil olmak üzere politika yapıcıları şimdiden “İsrail” sonrası bir Orta Doğu için hazırlık yapmaya itmiştir.

Avustralya’da yasaklardan bahsedilmesi, işgale meşruiyet kazandırabilecek bir argümanın yokluğundan kaynaklanıyor. Çünkü ortada bir argüman yok. Bu nedenle, liberal angajman fantezisinin aksine fikirlere fikirlerle değil, muhalefeti susturmayı veya kriminalize etmeyi amaçlayan siyasi çabalarla karşı çıkılıyor. Eğer Müslümanlarla fikirler temelinde mücadele edilecekse, o zaman Batının kaybedeceği çok şey var demektir.

Yasaklama düşüncelerini haklı çıkarmak için basitçe sahte şiddet suçlamaları yapılıyor. Ancak Hizb-ut Tahrir dünya çapında şiddet içermeyen çalışmalarıyla tanındığı için, ‘şiddet yanlısı’ kategorisi, mevcut terörle mücadele mevzuatında zaten var olduğundan daha da yaratıcı bir şekilde yeniden belirlenmeli ve siyasi görüşlerin ifade edilmesini de içerecek şekilde yeniden çizilmelidir. Bu yaklaşım, Anthony Bergin’in en azından 2007’den beri savunduğu bir yaklaşımdır. Anthony Bergin, ‘Radikal İslamcı İdeolojiye Yanıt Vermek - Hizb-ut-Tahrir Avustralya Örneği’ başlıklı makalesinde, Hizb-ut-Tahrir’in çalışmalarının herhangi bir yasayı ihlal etmediğini kabul etmiştir. Ancak hepimizin tek bir yasal standart altında faaliyet gösterdiğimizi kabul etmek yerine katılmadığı fikirleri suç haline getirmek için açıkça tasarlanmış yeni yasalar önermiştir.

Fanteziden bahsetmişken Batılı ülkelerin kasıtlı olarak takındığı yanıltıcı ve ikiyüzlü tutum üzerinde ciddi bir şekilde düşünmek gerekir. Örgütlere yöneltilen şiddet iddialarına yasaklarla karşılık verilirken, tarihsel olarak orantısız gerçek şiddet ödüllendiriliyor. Yasadışı işgali yenilgiye uğratmayı amaçlayan pozisyon aşırılıkçı olarak tanımlanıyor. Yumuşatılmış ve uluslararası alanda tanınmış fiili işgal ise sonsuza dek devam edebilir. Filistin’in nehirden denize kadar kurtarılması çağrısında bulunmak antisemitiktir, ancak işgalci varlık tarafından gasp edilen ve kelimenin tam anlamıyla nehirden denize kadar uzanan topraklar tamamen haklı bir siyasi gerçeklik olarak görülüyor.

Tüm Müslümanlar, titiz entelektüel tartışmaları özellikle de rahatsız edici türden olanları memnuniyetle karşılıyorlar. Fikirlerle yüzleşme ve uygunsuz gerçekleri ortaya koyma konusunda uzun ve gururlu bir geçmişimiz var. Kendimizi kanıtlamak ya da pozisyonlarımızı haklı çıkarmak gibi bir lüksümüz yok, ancak bunu gerçek bir angajman ruhuyla yapmaya hazır ve muktediriz. Soykırıma seyirci kalmasını meşrulaştırması gereken Batı dünyasının ta kendisidir. Böylesine lanetleyici bir pozisyonun hesabını vermek zorunda kalmak başlı başına bir suçtur.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: (+61) 438 000 465
www.hizb-australia.org
E-Mail: media@hizb-australia.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER