Perşembe, 19 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu

No: AL–BA–2019–MB–TR–06 H. 2 Muharrem 1441
M. Pazar, 01 Eylül 2019

Avusturya Halk Partisi’nin Avusturya Okullarında Başörtüsü Yasağını Genişletme Yasa Tasarısı Hakkında

Avusturya parlamentosu, 15 Mayıs 2019’da ilkokullarda başörtüsü yasağını kabul etmesinin ardından Avusturya Halk Partisi, ortaokulları da kapsayacak şekilde yasağın genişletileceğini söyledi. Böylece 14 yaşına kadar eğitim aşamasında öğrencilerin başörtüsü takması yasaklanacak. Eski Kültür Bakanı Gernot Blümel (ÖVP) dini ergenliğin 14 yaşında başladığını, “10 ila 14 yaş arası dönemin hassas bir dönem olduğunu ve genç kızların korunması gerektiğini söyledi... Ayrıca başörtülü Müslüman öğretmenlerin mesleklerini icra edemeyeceğini” belirtti. Blümel şunları kaydetti: “Onlar, dolaylı olarak devletin dini tarafsızlığını zedeliyorlar ve Batılı aydın toplumumuzdaki gibi kadına aynı değeri vermeyen toplumsal bir sistemin propagandasını yapıyorlar... Başörtülü öğretmenler, politik olarak öğrencileri etkileme potansiyeline sahip. İşte bu yüzden biz okullarda modern ve Batılı İslam’ı öğretmeye çalışıyoruz...”

Belli ki Avusturya Halk Partisi, seçim propagandasını düşmanlık üzerine oturtuyor ve başörtüsünün “siyasal İslam’ın” sembolü ve enstrümanı olduğu propagandasını yayıyor. Buna göre başörtülü bir kadın dikotomdur. Ya toplumdaki egemen değerlere karşı aktif şekilde kampanya yürüten yıkıcı siyasi bir aktördür ya da kadının değerini devalüe eden arkaik bir sistemin kurbanıdır!

Politikacıların başörtüsünü bir problem olarak lanse edip kabul etmeleri, on yıllardır gulyabani inşa etmenin bir sonucudur. Bu çerçevede İslami hayatın her sembolü artık düşman ve agresif olarak algılanmaktadır. Bu gulyabani portresi amaç değil, aksine Avrupa’daki Müslüman azınlığı topluma entegre etme politikasının bir ön koşuludur. Entegrasyon, bireyler ve sosyal grupların ihtiyaçlarını gözeten üzerinde uzlaşılmış bir değer değil, aksine özellikle Müslümanların düşünce ve eylemlerini laikleştirmek için başlatılan bir doktrindir... Entegrasyon politikasının içsel bileşenleri, başkalarını yaftalamak, değerini düşürmek, kendi kimliği ve kültürünü dayatmaktır...

Bu düşünce gücünü, farklı hayata bakış açılarının varlığının bekalarını tehdit etmesi varsayımından alıyor. Bu yüzden başkalarını yok etme kararlılığı, kendilerini kurtarma çabasından kaynaklanıyor. Bunun varlık yokluk meselesi olarak görülmesi, ne olursa olsun her türlü önlemin alınması için onlara bir gerekçe veriyor. Böylece azınlıkların felsefesine ve dini anlayışlarına yapılan büyük müdahaleler kabul edilebilir görülüyor!

Blümel’in modern ve Batılı İslam çağrısı, bu tavrın bir yansımasıdır ve amaç, İslami kimliği yok etmektir. Böylesi bir laik yorumlama, Müslüman nesilleri ideolojik köklerinden ve İslami inanç temelinden koparacak, İslami epistemolojinin üstünü örtecektir. Entegrasyon savunucularının mantıksız savunma refleksleri, her zaman aklıselim argümanlardan yoksundur. Bu yüzden Blümel, başörtülü öğretmenlerin devletin tarafsızlığına zarar verdiğini iddia ediyor ve bu bağlamda İslam derslerinin Avrupa merkezli hale getirilmesini istiyor.

Bu şekilde tarafsız devlet keşfediliyor. Bu tanıma göre devletin belli bir kesimin tarafında yer alması ya da ideolojik bir değerlendirme yapması yasaktır. Buna göre devlet, ideolojik bir aktördür, farklı inanç ve yaşam tarzına tolerans gösteremez. Farklı yaşam tarzlarını yok etmek için bu politikanın öncüleri, entegrasyon ve asimilasyon önlemlerinin çok erken yaşlarda ürün vermesini amaçlıyor. Onun için Müslüman çocukların kimlik oluşumu ailelerden hükümetin etki alanına devrediliyor. Böylece hükümet istediği gibi çocuklarımızın kimliğini oluşturabilecektir...

Dolayısıyla Avusturya Halk Partisi’nin, okullardaki başörtüsü yasağını genişletme girişimine Müslüman topluluğun birlik ve bütünlüğüne yapılan bir saldırı olarak bakmamız gerekir. Öyle görünüyor ki yetkililer, izledikleri çatışmacı bu politikanın, toplumsal barışa kalıcı hasar vermesini pek umursamıyorlar...

Bu politika, vatandaşların işlerini düzgün gütmeyi hedeflemiyor. Temel görevleriyle ilgilenmiyorlar ve halkın yaşadığı sorunları görmezden geliyorlar... Dahası yaptıkları yasalar, yaratıcılıktan ve kompleks bir toplumun hukuki gerçekliğine adalet getirmekten yoksundur.

Bu nedenle Hizb-ut Tahrir, bütün toplumu uçuruma sürükleyen bir kültür savaşına karşı uyarıyor. Mevcut entegrasyon politikasının kültürel soykırım yapısı, bir bütün olarak Avusturya ve Avrupa’daki İslami yaşam için doğrudan bir tehdittir. Şimdi bu tehlikenin gelişimini durdurmak İslami toplulukların bir görevidir. O yüzden İslami kimliği yok etmeyi amaçlayan tüm önlemlere karşı son derece kararlı olunmalı ve tüm güçler tek bir havuzda toplanmalıdır. Ancak böylesi bir tutumla, hakka davet, iyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama görevi eda edilmiş olacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allaha inanırsınız.[Ali İmran 110]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER