حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu
No: AF-BA-2024-MB-TR-22 |
H. 9 Zilhicce 1445 M. Cumartesi, 15 Haziran 2024 |
Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti, Mübarek İydü’l Edha Vesilesiyle Tüm Müslümanların Bayramını Tebrik Ediyor ve Dini Ritüellerin Bir Olması Gerektiğini Vurguluyor!
Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, İydü’l Edha vesilesiyle dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların bayramını en içten duygularıyla tebrik ediyor. Yüce Allah’tan Müslümanların dualarını, ibadetlerini, cihatlarını, kurbanlarını kabul etmesini, onları rahmetiyle kuşatmasını ve haclarını kabul etmesini niyaz ediyor.
Kurban Bayramı, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar için sevinç, mutluluk ve birliğin sembolüdür. Ne yazık ki bu yıl Kurban Bayramı Müslüman ülkelerde farklı günlerde kutlanıyor! Afganistan’daki rejim, pazar gününü Arafat Günü ve pazartesi gününü de bayramın ilk günü ilan ederken, diğer birçok Müslüman ülkesi ise cumartesi gününü Arafat Günü ve pazar gününü de Kurban Bayramı’nın ilk günü ilan etmiştir.
Dini kutlamalardaki tutarsızlıklar, büyük bir fitnedir, Afganlı Müslümanlarda dini farzları konusunda kafa karışıklığına neden olmuştur. Hac törenlerine katılıp hacılara Arafat’ta nasıl vakfeye duracaklarını öğreten ve Arafat gününü bizzat idrak eden Afganlı yetkililerin Arafat’ı ve bayramı kendi fetvalarına göre mi yoksa Hac ritüellerine göre mi kutluyorlar? Rejimin, bayram gününün ilanını bir gün erteleyerek, diğer Müslümanların tanıklıklarına aykırı davranması talihsiz bir durum. Bu davranış kayıtsızlık olarak algılanmakta ve İslam ümmeti arasına nifak tohumları ekmektedir. Aynı yanlışlık ve bölücülüğü bu yıl Ramazan’ın başlangıcında ve Ramazan Bayramı’nda da yaptılar, sonradan düzelttiler.
Dini ritüeller çok hassas konulardır ve ulusal devletler arasında rekabet konusu haline gelmemelidir. Şeri hükümlere göre Müslümanlar arasında dini ritüeller bir olmalıdır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in açıkladığı gibi, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir Müslümanın hilali görmesi durumunda diğer ülkelerdeki Müslümanların dini ritüellerini buna göre düzenlemesi farzdır. Bu bağlamda bir Müslümanın diğerine üstünlüğü olmadığı gibi, bir toprağın da başka bir toprağa üstünlüğü yoktur. Özellikle de bir kişinin hilali görmesi haberinin saniyeler içinde dünyanın her tarafına ulaştığı bu çağda. Bu konuda eski fetvalar olsa da o dönemin gerçekleri ve bölgeler arası uzaklık nedeniyle kesinlikle doğrudurlar. Ancak içinde bulunduğumuz bu çağda, gerçeklikteki büyük değişimler nedeniyle bu fetvalar meşruiyetlerini yitirmişlerdir. Hanefi fıkhında iki Müslümanın hilalin gördüğüne şahitlik etmesi dini ritüellerin başlaması veya sona ermesi için yeterlidir. Bu durum, fıkıh mezheplerinin birliğe ve tefrikadan kaçınmaya verdikleri önemi göstermektedir.
Şüphesiz ki Müslümanların tek bir ümmet olması Yüce Allah’ın rahmetinden biridir. Hac, oruç, cihat, bayramlar ve diğer şeri hükümler gibi dini ritüeller konusunda Müslümanlar birleşik bir takvime sahiptir. Bu konuda Müslümanlar, dünyanın diğer milletlerinden ayrılırlar. Şeri hükümlerin belirli bir ulusa veya toprağa değil tüm Müslümanlara hitap ettiği bilinmelidir.
Gerçek şu ki, ülkeler arası sınırların varlığı, Müslümanlar arasında güvensizlik ve güç mücadelesi, şeri hükümlerin uygulanmasını ve ümmet arasında dini ritüellerin birliğini engelleyen unsurlardır. Bu unsurlar ümmetin sevinçlerini böldüğü gibi üzüntülerini de bölmüştür. Bugünkü ulusal politikaları, ümmeti birbirine öylesine yabancılaştırmıştır ki, ümmet bugün Sudan’da hangi suçların işlendiğini, Keşmir’de kimin öldürüldüğünü bilmiyor. Benzer şekilde Gazze meselesi de Filistinlilerin iç meselesi olarak görülüyor. Hatta bu şeri olmayan politikalar nedeniyle birçok Müslüman, Doğu Türkistan’ın Çin topraklarının meşru bir parçası olduğuna inanıyor.
Evet, Kurban Bayramı bize İbrahim Aleyhisselam’ı hatırlatıyor. O, fedakârlığın ve tevekkülün sembolü, vefa ve sadakat örneğidir. Gazze bize uzak olabilir ancak yanı başımızdaki Tacikistan, peçe karşıtı yasalar yapmakta, Müslüman kız kardeşlerimiz feryat figan etmekte, ancak yöneticiler siyasi çıkarları nedeniyle onların feryadı figanlarına sessiz kalmaktadır.
Bu nedenle Müslümanlar, kendilerini bu çekişme, kargaşa ve bölünmeden korumak, Endonezya’dan Fas’a kadar Müslümanların sevinç ve mutluluğuna ortak olmak için Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti bayrağı altında ideolojik, siyasi ve coğrafi birlik için çaba göstermeli ve mücadele etmelidir. Gerçekten müminler için en büyük sevinç, Allah’ın Nübüvvet metodu üzere İkinci Raşidi Hilafet zaferini bahşettiği gün olacaktır.
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ“O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-6]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Afganistan Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://hizb-afghanistan.org/ |
E-Mail: info@hizb-afghanistan.org |