حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu
No: AF-BA-2024-MB-TR-18 |
H. 12 Zilka’de 1445 M. Pazartesi, 20 May 2024 |
Hilafet Çağrısı Tüm Müslümanlara Farzdır, Davet Taşıyıcılarına Eziyet Edenler Suçludur!
Herat Eyaleti’ndeki istihbarat yetkilileri, Mayıs ayında üç Hizb-ut Tahrir’li davet taşıyıcısını “Hilafet ve ümmetin birliğine çağrıda bulunmak” suçlamasıyla tutukladı. İstihbarat yetkilileri, bir davet taşıyıcısını yakalamak istedikleri sırada yanlışlıkla camiden eve dönen kardeşini gözaltına aldılar. Kardeşinin serbest kalmasını sağlamak ve teslim olmak için istihbarat birimine gittiğinde, istihbarat yetkilileri şeriat yasalarına ve ülkenin geleneklerine aykırı olarak her iki kardeşi de parmaklıklar ardına koydular. Esasen, İslami ve hukuki açıdan bakıldığında, bir şüpheli yetkililere teslim olduğunda, haksız yere tutuklanan kişi derhal serbest bırakılmalıdır. Bir başka davet taşıyıcısı da Herat’taki bir camide Kur’an’ı tefsir ederken tutuklandı. Herat’taki istihbarat yetkilileri önce onları ağır bir şekilde kırbaçladılar, ardından davet taşıyıcılardan ikisine “waterboarding” işkencesi yaptılar, bir diğerini ise plastik bir torba ile boğdular.
İslami davet taşıyıcılarına yönelik bu şiddet eylemlerini en güçlü şekilde kınıyor, bu şiddet eylemlerinin tüm insani ve şeri norm ve değerlere aykırı olduğunu düşünüyoruz. Aslında bu tür işkenceler, tarihsel olarak Ebu Garib, Guantanamo ve Bagram gibi işgalcilerin hapishanelerinde uygulanmıştır. Bazı istihbarat servislerinin, bu acımasız uygulamalarda o korkunç hapishanelerin uygulamalarını taklit etmeleri gerçekten talihsiz bir durum.
İstihbarat ajanlarının davet taşıyıcılarına işkence ve zulüm yapmalarının gerekçesi ne? Çoğu İslami mezheplerin fıkhi görüşüne göre davet taşıyanlara işkence etmek bir yana, suçlulara işkence etmek bile haramdır. Rejimin liderliği, açık bir şekilde cezaevlerinde işkence yapılmaması talimatı vermesine karşın istihbarata bağlı cezaevlerinde bu emirler açıkça ihlal edilmektedir. Bu tür İslami olmayan eylemlerde bulunmak, istihbarat servislerinin keyfi bir örgüte dönüştüğü mü yoksa İslam şeriatı ilkelerine bağlı olduğu anlamına mı gelir? Çünkü İslam’ı, imanı ve cihadı uyguladığını iddia edenlerin eylem ve davranışları arzularına değil, şeriata tabi olmalıdır.
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ “Şüphesiz mümin erkeklerle mümin kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.” [Buruc 10]
Rejim içinde ve istihbarat servisinin üst düzey yöneticileri arasında bu tür işkencelere karşı çıkan samimi yetkililer olduğunun farkındayız, ancak sessizlikleri ve meslektaşlarının bu tür kötü eylemlerde bulunmalarına mâni olmamaları bu fitnenin geniş çapta yayılmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hesap günü geldiğinde, herkes Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın gazabı ve cezasına maruz kalacağından, samimi olanlar ile olmayanlar arasında hiçbir fark olmayacaktır.
وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً وَاعْلَمُوا أَنَّ اللهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ“Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.” [Enfal 25]
Bazı rejim yetkilileri, rejimin hayatta kalmasının partilerin yasaklanmasına ve İslami dava taşıyanlarının bastırılmasına bağlı olduğuna inanıyor. Böyle bir görüş ve düşünce, İslam’ın hüküm ve değerlerine aykırı olduğu gibi toplum üzerinde de vahim sonuçları olacaktır. Cemaatsel ve partisel faaliyetler, herhangi bir insan toplumunun doğal ve gerekli tezahürleridir. Tarih, “ümmeti kalkındırmak için çalışan partiler” yasaklandığında toplumların derin bir gerileme ve durgunluk yaşadıklarını kanıtlamıştır. Orta Asya, Suudi Arabistan ve İran bu vahşetin açık örnekleridir. Bu ülkelerde, İslam karşıtı politikaların uygulanmasına rağmen, hükümetler, insanları şeri ve İslami olmayan politikalara boyun eğdirmiş ve hatta esas itibariyle partisel faaliyetlerin bastırılması nedeniyle bu ülkeler “iyiliği” emretmeye teşvik etmekten uzaklaşmışlardır.
Gerçekten de “Uyanış Partileri”nin faaliyetleri olmadan, toplum entelektüel, politik ve cihatçı mücadeleden mahrum kalacak ve insanlar yabancı gündemlerin kurbanı olacaklardır.
Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması için bir parti çatısı altında topluca mücadele etmek, Müslümanların görevidir. Bu temelde Hizb-ut Tahrir, Endonezya’dan Fas’a uzanan faaliyetleriyle Hilafeti kurmak için küresel çapta mücadele etmektedir Hapis, zulüm ve işkence, sadece davet taşıyıcılarının kararlılığını ve dayanıklılığını güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda bu görevi sarsılmaz bir tutkuyla sürdürme enerjilerini de artıracaktır.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Afganistan Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://hizb-afghanistan.org/ |
E-Mail: info@hizb-afghanistan.org |