ABD Başkanı Joe Biden, Afganistan’ın ABD’de dondurulan 7 milyar dolarlık varlığının serbest bırakılması için bir yürütme kararı imzaladı. 3,5 milyar doları, 11 Eylül saldırılarında ölenlerin ailelerine tazminat olarak ödenecek, 3,5 milyar doları da Afganistan halkı için insani yardım fonuna aktarılacak.

Biden’ın başkanlık kararnamesi, bir kez daha ABD ve Batının dünya Müslümanları ve Afganistan’ın başlıca [ideolojik] düşmanları olduğunu kanıtladı. Çünkü bu kararname, Biden’ın Afganlara karşı düşmanlığının, müsaderesinin ve zulmün boyutunu gözler önüne seriyor. Aslında Afganistan’daki askeri yenilgisinin ve Afganistan’dan küçük düşürücü kaçışının ardından ABD, şimdi hem Afganistan Müslümanlarından öç almaya hem de Afganistan’da sömürgeci nüfuz elde etmenin yollarını aramaya çalışıyor.

وَلَا يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىٰ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُوا “Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler.” ^{[Bakara 217]} Bunun için ABD, ilk önce dünyanın en yoksul ülkesi Afganistan’ın mal varlıklarını dondurdu. Yaptırımlar, baskı ve varlıklarını dondurmak yoluyla mevcut Afgan hükümetini zayıflatmayı amaçladı. Batı değerlerini, siyasi ve istihbarat taleplerini şimdiki hükümete kabul ettirmek için gelirlerini ve mali kaynaklarını kuruttu. ABD, tek bir nedenden dolayı Afganistan’a baskı uygulamaya devam ediyor: Afganistan’da İslami bir iktidarın ve İslam Devletinin kurulmasını önlemek. Böylesi bir iktidar, kâfir hükümetler için umutsuzluk, İslam ülkeleri için ise umut ve ilham kaynağına dönüşecektir.

ABD, esrarengiz 11 Eylül saldırıları bahanesiyle İslam’a ve Müslümanlara karşı acımasız bir savaş başlattı. İlk önce Afganistan’ı işgal etti. Afganistan toprakları çeşitli silahların deneyinin yapıldığı bir laboratuvara dönüştü. ABD, binlerce Afgan köyüne 85 binden fazla bomba attı, yüz binlerce Afgan’ı hunharca katletti. Halkın kanı ve değerleri üzerinde oynanan 20 yıllık pis bir oyunun ardından şimdi de halkın paralarını soyuyor. Adil olmak gerekirse aslında ABD’nin tazminat ödemesi gerekir. Çünkü 11 Eylül saldırılarının ardından Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Libya ve diğer İslam ülkelerinde ‘terörle mücadele’ bahanesiyle bir milyondan fazla masum insanı öldürdü.

Finansal sömürü, Amerikan sömürgeciliğinin bir başka yoludur. Amerikan gücünün bekasını, istikrarını ve büyümesini sağlamak için tüm dünya ABD dolarına bağımlı hale getirildi. Finansal olarak Afganistan da bu sömürge tuzağına düşmüş durumda. Oysa İslam, işgalin yanı sıra kâfirlerin düzeni ve yasalarına karşı koymamızı da emretti. Böyle bir karar hayatın her alanında uygulanmalı. Öyle ki Müslümanlar her alanda kafirlerin hakimiyetinden kurtulmalı, İslam toplulukları içinde nüfuz edebilecekleri hiçbir alan bırakılmamalıdır. Finansal bağımsızlık, ancak altın standardına dayalı İslam sisteminin tam olarak uygulanmasıyla mümkün. Öte yandan sadece altın ve gümüş para birimiyle ABD dolarının sömürgeciliğine direnebiliriz. Aslında büyük güçlere Müslümanlara karşı her türlü yaptırım, suç ve baskı uygulama cesaretini ve iznini veren mevcut uluslararası düzen ve yasalardır. Bu küresel düzende kana susamış Amerika, hem görgü tanığı, hem yargıç hem de sanık ve mağdur işlevi görmektedir.

Afganistan’ın mevcut liderleri ve yöneticileri, tek çıkar yolun bir an önce Hilafeti kurmak, ümmet ile birleşmek, İslam’ın kapsamlı bir şekilde uygulamak, İslam davetini davet ve cihat yoluyla dünyaya taşımak olduğunu anlamalıdır. Afganistan, mevcut coğrafyası ve mevcut kaynaklarıyla bu kadar büyük ölçekli siyasi ve ekonomik komplolar karşısında tek başına duramaz. Bu nedenle, çağımızın küstah Amerika’sına cevap verebilmek için Afganistan, Pakistan ve Orta Asya’yı İslami önderlik altında birleştirmek için çalışmak hayati önem taşır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا ٱلَّذِينَ آمَنُوۤاْ إِنْ تُطِيعُواْ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يَرُدُّوكُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُواْ خَاسِرِينَ“Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, gerisin geriye (eski dininize) döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz.”^{[Ali İmran 149]}