- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
﴿وَلَن يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً﴾
“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermez.” [Nisa 141]
Ayeti Üzerinde Düşünmek
Allah’ın Kitabı’nın tamamı azim olmakla birlikte, azim bir ayet olup kesin şerî bir kaideyi ve İslam’da egemenlik ilkelerinden birini taşımaktadır ki o da şudur: Kafir; yönetim, ekonomi, fikir ve güvenlik bakımından Müslüman üzerinde hegemonya sahibi olamaz.
Bu, meseleyi kesin olarak çözen bir ayettir. Egemenlik müminlere ait olduğu gibi liderlik de onlara aittir; çünkü müminler, en doğru yola ileten vahyi taşımaktadırlar.
Evet, bu ayet-i kerime, İslam’ın azim kaidelerinden biri olup kesin ve net bir ilkeye karar vermektedir: Bir kafir Müslümanlar üzerinde otorite sahibi olamayacağı gibi onlar üzerinde velayet sahibi de olamaz ve onun Müslümanların işlerine tahakküm etmesi için bir yol yoktur. Dolayısıyla egemenlik ve liderlik tamamen İslam ümmetinin hakkıdır; çünkü İslam ümmeti, Allah’ın kendisine içerisinde her şeyin açıklandığı Kitabı indirdiği bir ümmettir.
Ancak Müslümanların bugünkü gerçekliği, kendilerine isabet eden inkılabın boyutunu gözler önüne sermektedir; zira kafir, Müslümanlar aleyhine birçok yol bulmuştur. Bunun sebebi Allah’ın vaadinden dönmesi değildir -ki Subhanehu bundan münezzehtir-. Bilakis bunun sebebi, bizim Allah’ın emrine muhalefet etmemiz ve O’nun şeriatını terk etmemizdir. Nitekim İslam beldelerinin başındaki yöneticiler, her yönden kendi aleyhlerine kafirlere yol vermişledir:
- Yöneticilerimiz, kafirin projelerine hizmet etmeye razı olup Allah’ın indirdiklerinden başkasıyla yönettikleri gün, kafir siyasi olarak bizim üzerimizde otorite sahibi olmuştur.
- Ekonomimizi onların Dolarına bağladığımızda, Uluslararası Para Fonu'na ve Dünya Bankası'na elimizi uzattığımızda ve onların iradeleriyle yoksulluğu kabul ettiğimizde, kafiri ekonomik olarak üzerimizde otorite sahibi kıldık.
- Okullarımızı, üniversitelerimizi ve medyamızı onun kültürüne göre açtığımızda kafiri fikri olarak üzerimizde otorite sahibi kıldık; o da bize kendi değerlerini aşıladı ve İslam’ın mefhumlarını yok etti.
- Ordularımız kafirin elinde, İslam’a ve Müslümanlara yardım etmek için değil, aksine onun nüfuzunu korumak için hareket eden araçlar olduğu ve ülkemiz de onun askeri üslerinin ve donanmalarının merkezi haline geldiği gün, kafiri askeri olarak üzerimizde otorite sahibi kıldık
Peki bu yollar, kaçınılmaz bir kader midir? Kesinlikle hayır, bilakis İslam’ı tatbik eden, sömürgeci kafirin elini koparan ve dünyanın dört bir tarafına hayrı yayan Hilafetin yokluğunun bir sonucudur.
Evet, bu durum, kaçınılmaz bir kader değildir, aksine bu, Müslümanların Allah’ın hükmünden ve İslam’ı içeride tatbik eden ve onu bir nur ve hidayet risaleti olarak dünyaya taşıyan devletini kurmaktan vazgeçmelerinin bir sonucudur.
Allahu Teala, Kerim Kitabı’nda şuna hükmetmiştir: يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً “Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermez.” [Nisa 141] Dolayısıyla bu, sadece okuyup kendisinden bereket ve hayır umacağınız bir cümle değildir; aksine bu, bir vaat ve uyarıdır:
Allah’ın dinine yardım edip O’nun şeriatına bağlı kaldığımızda, bizim aleyhimize kafire hiçbir yol verilmeyeceğine dair bir vaattir.
Allah’ın emrine muhalefet edip O’nun dininden yüz çevirdiğimizde, kafirin bizim üzerimizde otorite sahibi olacağına dair bir uyarıdır.
Bugün gördüğümüz aşağılayıcı gerçeklik; laik sistemler, insan yapımı kanunlar ve düşmanla ittifaklar olup bunlar, Hilafeti terk edip onu Sykes-Picot sistemleriyle değiştirmemizin acı bir meyvesidir.
Ey Müslümanlar:
Kurtuluşun yolu, yama yapmak olmadığı gibi aynı temel üzerine bir yöneticiyi başka bir yöneticiyle değiştirmek de değildir; aksine kurtuluşun yolu, yozlaşmış rejimi kökünden söküp atıp kafirin otoritesini üzerimizden kaldırarak tüm İslam’a, Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeye ve Hizb-ut Tahrir’in kendisi için ciddiyet ve samimiyetle çalıştığı Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet projesine geri dönmemizdir. İşte o zaman Allah Subhanehu’nun bize olan vaadi gerçekleşecektir; kafirin yollarını ortadan kaldırmanın, ümmetin izzetini yeniden tesis etmenin ve Allah Subhanehu’nun vaadinin gerçekleşmesinin tek yolu işte budur: وَلَيَنصُرَنَّ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ “Allah (Kendi dinine) yardım edenlere muhakkak yardım edecektir. Kuşkusuz Allah güçlüdür, mutlak galiptir.” [Hac 40]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müeyyid El-Râcihi – Yemen