Logo
Bu sayfayı yazdır
Trump ve Rezil ve Utanç Verici Yöneticilere Yönelik İkiyüzlülüğü!

بسم الله الرحمن الرحيم

Trump ve Rezil ve Utanç Verici Yöneticilere Yönelik İkiyüzlülüğü!

Gazze trajedisinin ortasında, masum canlar bombardıman ve kuşatma altında can verirlerken Trump, Müslümanların evlatlarının kanına karşı gösterdikleri zillet ve sessizliklerinden dolayı Arap yöneticilerin tutumlarını övüyor.

Basiret sahibi herkes için açık olan gerçek şudur: Trump'ın tarif ettiği şey, boyun eğme, ahlaki ihmal ve ümmetin kanına ve onuruna ihanetten başka bir şey değildir. Zira Trump, İslam'a yönelik düşmanlığını ve Müslümanların davalarını hor gördüğünü hiçbir zaman gizlememiş, tüm dünyaya meydan okuyarak ülkesinin büyükelçiliğini Kudüs'e taşımıştır ama buna rağmen hala aramızda, ona kapılarını açan, itaatkar bir şekilde onu dinleyen ve sanki tartışmasız bir şekilde uygulanması gereken emirlermiş gibi onun politikalarını uygulayan yöneticilerimiz bulmaktadır!

Trump, bu yöneticilerin, projesinin en büyük destekçisi ve bölgedeki kendi çıkarlarını ve Yahudilerin çıkarlarını korumak için en sadık birer araçlar olduğunu görünce, nasıl onları övgü ve iltifatlarla pohpohlamasın ki? Zira bu yöneticiler, halklarının onuru için değil, tahtları için olan korku dürtüsüyle hareket ediyorlar ve Washington'a sadakat göstermenin otoritede kalmalarının tek garantisi olduğunu düşünüyorlar. Bu nedenle Gazze savaşı konusundaki tutumları hiçbir zaman gerçek duygulardan ya da insani bir histen kaynaklanmamıştır; aksine dar hesaplardan ve Washington'ı memnun etme yönündeki hastalıklı hırstan kaynaklanmaktadır.

Trump, bu utanç verici tutumların bölge halklarının görüşlerini ifade etmediğini, aksine yöneticilerin ümmetlerinden soyutlanmalarını yansıttığını çok iyi biliyor. Yaralarına rağmen halklar, Filistin için sloganlar atmaya, Gazze'nin şehitleri için ağlamaya ve Filistin davasını onur ve egemenliğin bir ölçüsü olarak görmeye devam ediyorlar.

Trump'ın övgüsü, işgalin suçlarına karşı utanç verici bir şekilde sessiz kalmak, Gazze kuşatmasına katılmak ve sözde normalleşmeyi teşvik etmek gibi ümmete ihanet eden siyasi ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. Yani Trump onlara şunu söylemek istiyor: Aferin size, benim projemi desteklediniz ve Washington ile Tel Aviv'in çıkarları için çok iyi temsilciler oldunuz.

Bu, ümmetin tarihinin bu aşamasının bölümleri yazıldığında hatırlanacak olan tarihi utanç verici bir lekedir; ama Trump, bu kişileri övgüleriyle ne kadar meşrulaştırmaya çalışırsa çalışsın, gerçek meşruiyet, Amerikan başkanının sözlerinde veya askeri anlaşmalarda değil, ümmetin vicdanında yatmaktadır; çünkü Müslüman halklar zilleti ve utanç duygusunu reddetmeye ve bu yöneticileri iktidar koltuklarında geçici olarak görmeye devam ederlerken, Filistin davası ise silinemeyecek veya satılamayacak kadar köklü bir dava olarak kalmaya devam edecektir.

Bugün ümmetimiz büyük bir seçim anıyla karşı karşıyadır: Yani ümmetimiz, Trump'ın sevgisini kazanmak için düşmana doğru koşan yöneticiler ile onurun satın alınamayacağını ve satılamayacağını idrak eden halklar arasındadır. Ama ihanetin gecesi ne kadar uzun olursa olsun, Allah'ın izniyle bilincin güneşi doğacak ve Filistin, ümmetin pusulası ve gerçek sınavı olmaya devam edecektir.

Trump'ın bu utanç verici yöneticilere yönelik övgüsü, onların ihanetlerini meşrulaştırma ve onlara Amerikan memnuniyet belgesi verme girişiminden başka bir şey değildir. Ancak bu belge, tarih mahkemesi ve ümmetin canlı vicdanı önünde geçersiz kalmaya devam edecektir. Zira Gazze'nin çocuklarının kanı, aşağılık yöneticilerin tahtlarından daha kutsaldır ve onların annelerinin gözyaşları, bu hain yöneticilerin konuşmalarından daha samimidir.

Ümmetin artık uyanmasının, savaşının sadece işgalle değil, aynı zamanda işgalin suçlarını ve kibrini koruyan bir duvar ve örtü haline gelen rejimlerle de olduğunu idrak etmesinin zamanı gelmiştir. Selahaddin'i yetiştiren bu ümmetin içinde, onun şerefini ve onurunu geri kazandıracak kişiler eksik olmayacaktır.

İhanetin gecesi ne kadar uzun olursa olsun, Allah'ın izniyle şafak vakti gelecek ve bünyesinde davasından ödün vermeyen ve onu satmayan bir nesil taşıyacaktır. Şimdilik Trump övgülerinin tadını çıkarsın, yöneticiler de onun sahte belgesinden dolayı sevinç duysunlar bakalım ama son sözün sahibi halklar olacağı gibi Filistin'in haklarını, ümmetin onurunu ve tarihin parlak sayfalarını koruyacak olan da halklar olacaktır. “Şüphesiz yarın, bekleyeni için çok yakındır.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.