Logo
Bu sayfayı yazdır
Şam ve Büyük Felaket!

بسم الله الرحمن الرحيم

Şam ve Büyük Felaket!

Bugün Şam'daki trajedi, yönetimdeki boşluktan, yöneticinin kısırlığından ve devlet projesinin mutlak yokluğundan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bizler, siyasi basiretin körlüğü ve yönetim ve liderlik için gerekli şartların tamamen yokluğuyla boğuşan anormal bir yönetim durumuyla karşı karşıyayız. Zira bugün, Şam'daki başkanlık ve yönetim sömürgecinin ipoteğinde ve kararları da onun elinde olup politikaları sömürgeci tarafından belirlenmektedir, dahası varlığı yokluğu birdir. Dolayısıyla Suriye'yi yöneten, özel elçisi (Yüksek Temsilci) Tom Barrack aracılığıyla sömürgeci Amerika'dır.

Cani Beşar'ın düşüşünden sonra bugün Şam, Amerika'nın siyasi rehinesi haline gelmiş, onun sömürge politikası ve dış nüfuzuyla bloke edilmiş ve kısıtlanmış olup Şam yönetimi, Amerika'nın sömürgeci hedeflerini gerçekleştirmek için bir araç haline getirmiştir. Bakın işte Amerika, stratejik üssü Yahudi varlığı yoluyla, bilakis Şam'ın işinde ve halkının siyasetinde görüş sahibi oldukları için gece gündüz dolaşan ve fesat saçan hain Dürzi, Alevi ve Kürt gruplardan oluşan aşağılık araçları yoluyla, bundan daha da kötüsü Ahmed Şara ve Şam'daki maiyeti yoluyla sömürgeci hedeflerini gerçekleştirmek için elçisi Tom Barrack ve onun habis tuzakları ve hileleri aracılığıyla Şam'da fesat ve ifsat saçıyor.

Bugün Şam'ın paradoksu ve onun büyük felaketi, yönetimdeki boşluk, devletin yokluğu ve Şam'da bir yöneticinin ya da yöneticiye benzer birinin olmayışı, dahası bizim, yönetim ve liderlik düzeyinde yıkıcı bir boşlukla karşı karşıya olmamızdır. Dolayısıyla bu anormal durum, büyük ihanetlerin, yönetim politikaları ve projeleri olarak kabul edilmesine yol açmıştır; bu yüzden siyasi basireti kör olan ve sömürgeci Amerika'nın rehinesi olan bu yönetim, sömürgecinin bölgedeki yöneticilerinin komplolarıyla onlarca yılı gerektiren şeyleri yedi ay içerisinde gerçekleştirip başarmıştır.

Bugün Şam'daki bu anormal siyasi durum, Şam'ı Amerika'ya teslim etmek yoluyla Suriye devrimini bitirmek için birbiri ardına pervasız ve aceleci adımlarla hareket eden Şam yönetiminin bu anormal politikalarının bir sonucudur; bu ise sömürgeciden kurtulmak için yapılan bir devrimin, sömürgecinin zincirlerini daha da sıkılaştırılmasıyla sonuçlanan garip bir siyasi durumdur!

Amerika, daha önce cani Beşar döneminde uygulananlardan daha lanetli şartlar ve kısıtlamalarla Şam'daki nüfuzunu sürdürmede ısrarcı olup Şam yönetimi ise, sömürgecinin tüm tuzaklarını ve kötü niyetli komplolarını uygulamada onun itaatkâr ve uysal bir aracıdır; Suriye'deki özel elçisi Tom Barrack da, Şam yönetimi ve idaresi için sömürgecinin gerçek yüksek temsilcisidir.

Nitekim bizler, yasama, yönetim, siyaset, ordu, ekonomi, toplum ve idare gibi Şam için hayati konularda, yüksek bir otoritenin yüksek komiser yetkilerine sahip bir ABD özel elçisiyle karşı karşıyayız. Nitekim kendisi, 2025 yılının Temmuz ayında New York Times gazetesine verdiği demeçlerde, rolünü, yetkilerini, Amerika'nın Şam için çizdiği yol haritasını ve hedeflerine ulaşmak için kendisine verilen misyonu açıklamıştı.

Bunlardan en bariz olanları aşağıdaki şekildedir:

Suriye ve "İsrail'in", sınırda sükûneti yeniden sağlamak için ABD'nin gözetiminde ciddi görüşmeler yürütmesi.

Trump yönetiminin Suriye'nin İbrahim Anlaşmalarına katılmasını istemesi ancak bu zaman alabilir.

Başkan Şara, İbrahim Anlaşmalarına katılma konusunda iç muhalefetle karşı karşıya kalabilir.

Suriyeliler, cumhurbaşkanlarının bu anlaşmalara katılmaya zorlandığını görmek istemiyorlar, bu yüzden onun dikkatli olması gerekir.

Suriye'de demokrasi ve kapsayıcı yönetim yolundaki ilerleme hızlı bir şekilde gerçekleşmeyecek ve bu ikisi, Amerikan kriterlerinin bir parçası olmayacak.

Washington'ın, Suriye'nin geri kalan yabancı savaşçıları (mücahitleri) sınır dışı edemeyeceğini fark etmesi.

Yabancı savaşçılar, dışlanmaları halinde yeni Suriye hükümeti için bir tehdit oluşturabilirler.

Trump yönetiminin, Suriye'deki yabancı savaşçılara verilen roller konusunda şeffaflık beklemesi.

Değişimlere teşvik edilmesini hedefleyen yaptırımların kaldırılması, belirli talepler karşılanana kadar yaptırımları sürdürmekten çok daha etkilidir...

Dolayısıyla bizler, ilan edilmiş sömürgeci hedefleri, hedeflerine ulaşmak için yol haritası olan ve bunu uygulamak için Şam hükümetini araç olarak kullanan tam teşekküllü bir sömürgecinin yüksek komiseri ile karşı karşıyayız. Bu, Tom Barrack'ın Ahmed Şara ve dışişleri bakanı Esad Şeybani ile yaptığı yoğun görüşmeler aracılığıyla tercüme edilmiştir; zira 2025 yılının Mayıs ayında İstanbul'da Tom Barrack, Ahmed Şara ve Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile yaptığı toplantının ardından yaptığı açıklamada, ele alınan dosyaların Yahudilerle yapılan anlaşmanın pratik adımları ve Suriye hükümetinin yabancı savaşçılar (devrimin destekçileri olan mücahitler) konusunda alması gereken önlemlerle ilgili olduğunu vurgulamıştı.

Ardından 9 Temmuz 2025 Çarşamba günü Halk Sarayı'nda Tom Barrack ve Ahmed Şara arasında, Dışişleri Bakanı Esad Şeybani'nin de katıldığı bir toplantı düzenlendi ve Suriye'deki durumla ilgili dört ana dosya ele alındı ki ele alınan ilgili dosyalar şunlardı:

Amerikan görüşüne göre, Suriye devletinin gelecekteki siyasi yapısı ve Suriye'yi parçalamak ve toplumunu bölmek için küçük etnik gruplar (Dürziler, Kürtler, Aleviler) dosyasının kullanılması.

Şam hükümeti ile ABD ajanı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında imzalanan anlaşma maddelerinin hızla uygulanması; zira bu anlaşmanın, yönetim ve orduyu sömürgecinin yeni ajanlarıyla yeniden yapılandırma projesinin bir parçası olarak SDG'yi devlet ve orduya entegre etmeyi ve devrimcileri ve mücahitleri yönetim ve ordu aygıtından tamamen tasfiye etmeyi amaçlayan bir ABD tasarımı olduğu bilinmektedir.

Tom Barrack tarafından önerilen yatırım fonlarının devreye sokulması yoluyla ekonomik düzenlemelerle ilgili dosya, Amerikan şirketlerinin yeniden yapılanma ve kalkınma aldatmacası altında Şam'ın servetlerinin yağmalamasına kapı aralayan bir Amerikan mekanizması olarak kabul edilmektedir.

Suriye'nin kuzeydoğusundaki askeri güçlerin, özellikle kuzeydoğu bölgesinde bulunan ABD güçlerinin konuşlandırılmasının düzenlenmesi, yani Suriye hükümeti ve onun askeri ve güvenlik aygıtının, sömürgeci Amerikan güçlerini garanti altına alması ve onların hareket etmesini ve korunmasını sağlaması.

Böylece ABD Özel Elçisi yüksek komiser Tom Barrack'ın yetkisi ve otoritesiyle denetleyip yönettiği ve onun politikalarını uygulamak ve projelerini gerçekleştirmekle sorumlu olan Şam hükümeti, sömürgecinin Yüksek komiserinin bir idaresi ve şubesi olarak son bulmuştur.

23 Ağustos 2025 tarihli Washington Post gazetesinde Tom Barrack'ın açıklamalarına dayanan bir haberde, Esad sonrası Suriye için Amerikan vizyonu ve gelecekte işlevsel bir devletin formülü açıkça ortaya konmuştur; zira Barrack, Suriye'de işlevsel bir devletin siyasi yapısı konusunda Amerika'nın vizyonuna ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunmuş ve bu açıklamalar gazete tarafından haberleştirilmiştir; zira şöyle demiştir: “Bu federal bir sistem değildir, ancak herkesin siyasal İslam tehdidi olmadan kendi kültürlerini ve dillerini koruyabilmesini sağlayan bir formüldür.” Amerika'nın hedefi, İslam'ın hadari projesine ve eşsiz İslami birliğe karşı koymak için Şam'ı parçalamaktır.

Bugün ortaya atılan tüm zehirli sömürgeci projeler, ülkeyi parçalama hedefine hizmet etmek içindir; bu ise bilinci tahrif etmek ve ihaneti gizlemek için kamuoyuna siyasi seçenekler, dahası geçiş sürecini yönetmek için birer gereklilik olarak sunulmaktadır; bu kötü niyetli sömürgeci projeler arasında şunlar yer almaktadır:

Şam hükümetinin denetimi altında küçük etnik gruplara yerel yetkiler vererek esnek bir ademi merkeziyetçilik.

Dışlanma veya intikama maruz kalmayacaklarına dair kendilerine güvence verilmesi gerekçesi altında Aleviler, Dürziler ve Kürtlere uluslararası garantiler verilmesi.

Herhangi bir yeni siyasi formülün uygulanmasını takip etmek ve dengeyi sağlamak için (özellikle sömürgeci ülkelerden biri olan) Batılı Amerika’nın denetimi.

Şam'a, İslam'ına ve halkına karşı politikalar ve komplolar, daha tehlikeli ve acı olanı ise gerçekte dinden dönme ve ajanlığa geri dönüş olan gaspçı Yahudi varlığına hizmet etmek gibi Amerika'nın şerli koridorlarında ve dehlizlerinde örülen şeyler de vardır. Zira Tom Barrack şunları açıklamıştır: “ABD yönetimi, sınırda sükuneti yeniden tesis etmek amacıyla Şam ile Tel Aviv arasında dolaylı görüşmelere sponsorluk etmekte olup İbrahim Anlaşmalarına katılma yolu hemen gerçekleşmeyecektir.” Ve şöyle ekledi: “ABD yönetimi, Suriye'nin İbrahim Anlaşmalarına katılmasını istemektedir... Bunun gerçekleşmesi zaman alabilir.”  

İbrahim Anlaşmalarına tam katılım, Yahudi varlığıyla ilişkileri kapsamlı bir şekilde normalleştirmek yoluyla bölgeyle Yahudi varlığını kaynaştırmak için büyük bir Amerikan komplosudur; bu yüzden Şam hükümeti adımlarını hızlandırmakta ve normalleşmenin ön hazırlığı olarak onunla temaslarını sürdürmektedir. Zira normalleşmeye yönelik atılan adımın siyasi gerekliliklerinden biri, güney Şam'ı kesip Yahudileri güvence altına almak için bir tampon bölgeye dönüştürmektir ki Süveyda'daki olaylar, Amerikan komplosunun en büyük parçasıydı. Nitekim Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta'nın yayınlarından Süveyda’daki gelişmeler hakkındaki soru-cevapta şöyle geçmiştir: “Tüm bunlar, Amerika’nın Suriye’nin güneyini Yahudi varlığı için güvenli bir tampon bölge haline getirmek istediğini ve rejimi, normalleşme uğruna mevcut durumu kabule zorlamak amacıyla Yahudi varlığının tekrarlanan saldırılarından memnun olduğunu gösteriyor... Azerbaycan ve Paris’te gerçekleştirilen görüşmeler, bu kirli yolda atılmış ardışık adımlardan başka bir şey değildir... Medyaya yansıyan bilgilere göre, müzakerelerin en önemli maddelerinden birini, Suriye’nin güneyinde Yahudi varlığı için güvenli bir tampon bölge oluşturulması teşkil ediyor. Oluşturulacak bu tampon bölge, 1979’da Mısır rejiminin imzaladığı ve hala yürürlükte olan ve bugün bile Mısır halkının, gözlerinin önünde soykırıma uğrayan Gazzeli kardeşlerine el uzatmasını engelleyen o meşum Sina anlaşmasının kanlı bir kopyasıdır!”

“İsrail” Stratejik Planlama Bakanı Ron Dermer ile Suriye Dışişleri Bakanı Esed eş-Şeybani, Paris’te ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın arabuluculuğunda üst düzey bir görüşme gerçekleştirdi. Trump yönetiminin gözetiminde olan bu toplantı, Yahudi varlığı ile Suriye arasında son 25 yılda en üst düzey resmi iletişim özelliğini taşıyor. Tom Barrack, X platformunda şunları yazmıştır: “Bu akşam Paris'te Suriyeliler ve İsraillilerle bir araya geldim; hedefimiz diyalog ve gerilimin azaltılmasıydı ki bunu da bizzat gerçekleştirdik. Tüm taraflar bu çabaları sürdürme taahhütlerini teyit ettiler.” 

Bunlar, gaspçı Yahudi varlığı ile kapsamlı bir normalleşme yolunda atılan adımlar ve ABD politikasının ve onun sömürgeci projelerinin bir devamı olup böylece Şam, yaralı ve daha fazla zincirlerle bağlanmış bir şekilde sömürgecinin havzasına geri dönecektir.

Ey Şam halkı; Ahmed Şara ve maiyetinin, Şam'ı Amerika'ya teslim edip mübarek topraklarınızı ve Şam'ınızı gasp eden varlıkla normalleşmeye devam etmesi büyük bir felakettir. O halde mübarek devriminizin kaderinin, Yahudilerin Aksa'nızı, Peygamberinizin İsra ve Mirac'ını gasp etmesinin ve Amerika'nın Şam'ınızı sömürgeleştirmesinin onaylanması şeklinde sonuçlanmasına nasıl olur da razı olabilirsiniz?! Mübarek devriminizin hasadının, Şam'ınızın sömürgeleştirilmesi olmasına nasıl olur da razı olabilirsiniz?

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münâcî Muhammed

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.