Logo
Bu sayfayı yazdır
Müslüman Gençliği 21. Yüzyılın Zorluklarına Hazırlayacak İslami Eğitim Nasıl Olmalı

بسم الله الرحمن الرحيم

Müslüman Gençliği 21. Yüzyılın Zorluklarına Hazırlayacak İslami Eğitim Nasıl Olmalı

1. Eleştirel Düşünmeyi Geliştirmek

Evlatlarımıza verebileceğimiz en değerli hediyelerden birisi, hayatlarıyla ilgili meseleler ve dünya hakkında kendi başlarına düşünebilme yeteneğidir. Onlara tüm konularda doğruyu yanlıştan ayırt edebildikleri, fikirlerinin ve yargılarının başkalarının görüşleriyle kolayca sarsılmadığı bir düşünme tarzıdır bu.

Günümüz dünyasında Müslüman gençler Batılı liberal yaşam tarzı ve İslam hakkında bilgilerle adeta bombardımana tutulmaktalar. Bir taraftan Batılı değerler ve sistem mutlu, kalkınmış ve başarılı bir hayatı garanti eden, en adil ve medeni yaşam tarzı olarak yüceltiliyor. Öte yandan İslam, İslam'ın fikirleri, hükümleri ve nizamı sürekli olarak saldırı altında ve zalim, gerici, gayri medeni ve sefalet ve mutsuzluğa giden yol olarak gösterilmektedir. Böylesi bir ortamda, gençlerimizde eleştirel düşünceyi yerleştirmemiz bir zarurettir. Ancak o zaman tüm bu bilgileri anlayıp gerçeği yalandan ayırt edebilirler. O zaman benimseyecekleri yaşam tarzı ile ilgili sağlam ve doğru yargı ve kararlara varabilirler. Bu meseleler, dünyada olup bitenler ve farklı yaşam tarzları hakkında açık ve kesin görüş belirtebilirler.

Kur'an-ı Kerîm Mümin’i tekrar tekrar, körü körüne taklit etmek yerine, olaylar hakkında derin tefekkür etmeye yönlendirmektedir. Zira bu şekilde, Allah ()'nın varlığının delilleri ve İslam'ın doğruluğu dâhil her türlü meselede doğru sonuca varabilirler. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

﴿وَاخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا أَنزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاء مِن رِّزْقٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ آيَاتٌ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

"Gecenin ve gündüzün değişmesinde, Allah'ın gökten indirmiş olduğu rızıkta (yağmurda) ve ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgârları değişik yönlerden estirmesinde, aklını kullanan toplum için dersler vardır." [Casiye 5]

Allah () başkalarının inanç ve görüşlerini körü körüne takip etmeyi kınıyor ve şöyle buyuruyor:

﴿وَإِن تُطِعْ أَكْثَرَ مَن فِي الأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَن سَبِيلِ اللّهِ إِن يَتَّبِعُونَ إِلاَّ الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَخْرُصُونَ

"Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler."[En'am 116]

﴿وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنزَلَ اللّهُ قَالُواْ بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءنَا أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ شَيْئاً وَلاَ يَهْتَدُونَ

"Onlara: Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, «Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız» dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?" [Bakara 170]

Eleştirel düşünme metodu; kulaktan dolma bilgilere, iddialara ve topluma hâkim seslere veya yüzeysel tepkici sonuçlara dayanmak yerine, olayları inceleyip açık delillere dayanarak, derin araştırma sonucu sahih bir karara varma yöntemidir. Bu düşünme yöntemi çocuklarımıza sadece İslami bilgileri aktarmakla geliştiremeyiz. Aksine; bizden sürekli olarak onları kendilerine sunulan fikirleri, iddiaları veya görüşleri sorgulayıp derin düşünmeye, ardından da bu fikirlerin, iddiaların ve görüşlerin temelinde yatan delillerin doğruluğunu değerlendirip kabul veya reddetmeye teşvik etmemizi gerektirir. Ayrıca, çocuğun yaşına ve anlama seviyesine göre, ona argümanın farklı yönleri sunulmalıdır. Ardından da her bir argümanın geçerliliği üzerinde tefekkür etmeye yönlendirilmelidir ki meselenin aslına varabilsin.

Örneğin, evrim teorisini ele alalım. Buna göre insan süreç içerisinde tesadüfler sonucu, yani üstün bir kudretin etkisi olmadan, yani bir yaratıcı olmadan, az gelişmiş varlık ve organizmalardan çok gelişmiş varlıklara dönüştüğünü iddia etmektedir. Böylesi saçma bir fikirden yola çıkarak, çocuğa hayatta herhangi bir basit yapının tesadüfler sonucu, üstün yapıcı bir güç olmadan, daha karmaşık bir yapıya (strüktüre) dönüştüğünü gözlemleyebileceği başka bir örnek daha bulabilecek mi diye sorulabilir. Hatta bir yaratığın başka bir yaratığa 'evrimleşmesi’, ortada bu bilgilere şahit olabilecek veya kaydedecek kimse yokken, sadece fosil iskelet yapılarını veya hayvanların vücut özellikleri arasındaki benzerlikleri kıyaslayarak gerçekten aklın kabul edebileceği bir sonuca varılıp varılamayacağını sorgulaması sağlanmalıdır. Bu teori saf spekülasyondan ibarettir. Tıpkı bir tuğlanın hiçbir dış etken olmadan, sırf aynı maddeden oluştuğu için bir eve ‘evrimleşmesini’ beklemek kadar gülünçtür. Hatta aradan kaç milyon yıl geçerse geçsin ve hangi farklı çevre şartlarına maruz kalırsa kalsın, her ikisinde de başka bir şeye evrimleşme kudreti yoktur. Öyleyse böylesi saçma bir teori nasıl olur da Yaratıcının varlığını inkâr etmeye delil gösterilebilir? Zira akla uygun olan argüman; var olan her şeyin zeki bir Varlığın kendisini yaratıp şekillendirmeye muhtaç olmasıdır. Veya akla dayalı olan argüman; bu âlemde var olan her şeyin sınırlı olduğu, bundan dolayı varlığını veya canlılığını sürdürebilmek için başka bir şeye muhtaç olmasıdır. Bunların kendi kendini yaratmış olması mümkün olmadığından; bu evrenin dışında, sınırsız ve hiç kimseye muhtaç olmayan bir Varlık tarafından yaratılmış olmaya muhtaçtırlar. O da insanı, hayatı ve evreni yaratan Allah ()'dır. Bu prensiplerin dışına çıkabilen, hayatta gözlemlenebilir hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla küçüklerimiz Allah'ın varlığının, akli delile dayalı bir hakikat olduğunu ve evrimin sırf zan üzere kurulu ve ispatlanması imkânsız bir teori olduğunu anlayabilirler.

Bir başka örnek verelim. Mesela, İslam gibi, şahsi ve cinsel hürriyetler gibi liberal değerleri reddeden her türlü yaşam tarzının zalim olduğu iddiasını ele alalım. Böylesi bir ithamı kullanarak evlatlarımızı bir Yaratıcıya hesap verme ve Onun kural ve düzenlemelerine göre yaşama mefhumlarından yoksun, fertlerin heva ve heveslerini ve diledikleri her şeyi istedikleri gibi yapmakta serbest bırakıldığı bir toplumda gerçek arızaların neler olabileceğini düşünmeye teşvik edebiliriz. Böylesi bir toplum kadınlara karşı saygı oluşturabilir mi, aile hayatında huzuru koruyabilir mi veya çocukların haklarını temin edebilir mi? Elbette yapamaz. Bunun delili ise günümüz liberal toplumlarını sarsmakta olan sayısız sosyal problemler ve suçlardır. Birçok insanı mazlum duruma düşüren bunlardır. Buna karşılık, Yaratan'ın Kanunları ile yönetilen bir toplumda fertler tüm içgüdülerini tatmin edebilirler. Fakat herkesin güvenliğine ve huzuruna faydalı olacak bir şekilde tatmin ederler. Zira insanoğlunu yaratan, bunun en iyi şekilde nasıl başarılacağını da bilir.

Dolayısıyla, çocuklarımızı bu eleştirel düşünme metodunu hayatın her alanında, hem İslami konularda, hem başka milletlerin fikirlerinde veya dünyadaki siyasi olaylarda kullanmaya teşvik etmeliyiz. Örneğin, Müslüman gençlere siyasi sorunların sebep ve sonuçları sorulduğunda, karşılarına çıkan ithamların gerçekliğini değerlendirebilmeye yönlendirilmeliler. Mesela; dünyadaki savaşların çoğunu aşırı İslamcıların meydana getirdiğini iddia eden hâkim laik hikâye ve argümanla karşılaştıklarında, bu ithamları sorgulamadan kabul etmek yerine, onları dünyadaki mevcut istikrarsızlığın ve çatışmaların gerçek kaynağını araştırmaya teşvik etmeliyiz. Bunu yaptıkları zaman inşallah çoğu savaşların ve terör eylemlerinin aslında güç ve zenginlik çatışmasından kaynaklandığının farkına varacaklar. Veya herhangi bir dini ideoloji veya İslami inançtan değil de; kaynak, maddi kazanç ve siyasi tahakküm peşinde koşturan hükümetlerin işgal ve sömürüyle tutuşturduğu öfkeden kaynaklandığını görecekler. Veya evlatlarımıza Suriye, Filistin veya Keşmir'deki katliamların Birleşmiş Milletler yoluyla çözüleceği söylendiğinde, onları BM'nin nereden çıktığını, gerçekten kimin menfaati için çalıştığını veya uluslararası topluluğun Müslümanların canlarını ve haklarını korumada ne kadar başarılı olduğunu sorgulamaya yönlendirmeliyiz. Bununla birlikte onlara sorunlara dair İslami bakış açısını ve çözümlerini de sunmalıyız. Böylece bu meseleler için tek geçerli çözümlerin İslam'da olduğunu anlayabileceklerdir. Mesela İslam beldelerini ve mazlumların canlarını ancak İslam'ın ve Ümmetin maslahatı için samimiyetle çalışan bir devletin kurtarabileceğini, bunun için ordusunu harekete geçirecek kapasiteye ve siyasi iradeye sadece Hilafetin sahip olduğunu açıklayabiliriz.

Çocuklarımızda eleştirel düşünme yöntemini oluşturmak için insan aklının güç yetirebileceği ve sınırlarına dayanıp da güç yetiremeyeceği alanlar olduğunu da anlamaları gerekir. Meseleler hakkında insan aklını ve akli düşünmeyi nerede kullanıp veya fıtratından kaynaklı sınırlarından dolayı nerede kullanamayacaklarının farkına varmalılar. Bu sayede vakıalar hakkında düşünme doğru şekilde gerçekleştirilecektir. Örneğin, Allah'ın varlığı veya Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğu veya insanlık için hangi yönetim şeklinin en iyisi olduğu veya siyasi olayların arkasındaki gerçekler hakkında yargıya varmak için insan aklı kullanılabilir ve kullanılmalıdır da. Zira bunlar hakkında sonuca varabilmek için vakaları ve delilleri incelemek insan aklının sınırları dâhilindedir. Arapça'da insan aklıyla elde edilen bilgilere AKL denmiştir.

Ancak bir eylemin iyi veya kötü, adil veya zulüm olduğu hakkında veya ölümden sonra bir hayat olup olmadığı hakkında bir karara varmak için insan aklı yetersiz kalmaktadır. Zira bunlar hakkında ne doğrudan ne de objektif olarak bir hükme varmaktan acizdir. Çünkü insan aklı tek başına bu konular hakkında doğru sonuca varabilmesi için gerekli hakikatlere ve delillere ulaşamıyor. Aksine bu konularda varacağı her görüş ya sübjektif ya da spekülasyondan ibaret olacaktır. Gençlerimiz bu konularda doğru olanı tespit edebilmek için delile ihtiyaç olduğunu anlamalılar. Bu deliller güvenilir bir kaynaktan olmalı. Bu kaynağın sahihliği ve doğruluğu hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde insan aklının doğru kullanılmasıyla ispat edilmiş olmalı. İşte bu kaynak Kur'an-ı Kerîm'dir. Zira her şey hakkında ilim ve bilgi sahibi tek olan Allah'tan gelmiştir. O () insanı ve tüm mahlûkatı yaratmıştır. Onun için onun doğasını ve kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğunu en iyi bilendir. Arapça'da NAKL kelimesi; bir kaynaktan çıkartılarak elde edilen (nakledilen) bilgi için kullanılmaktadır.

Müslüman gençlik açık ve sağlam deliller üzerinden hüküm elde etmeye teşvik edilmeli ve yönlendirilmeli ki eleştirel düşünce gelişsin. Zira bu, İslami düşünce ve fikirlere kanaat getirmek, İslami zihniyet ve nefsiyetin yerleşmesi ve böylece İslami şahsiyetin gelişmesi için temel bir adımdır. Çocuklarımızı sadece İslami bilgilere sahip kişilere dönüştürmekten ziyade onların İslami mefhumları kendi mefhumları olarak benimsemelerinin ve körü körüne taklitçiler olmak yerine daima hakikati araştıran bağımsız düşünürler olmalarının yolu budur. Ve bu yolla Müslüman gençlik İslami fikirlerinden ve görüşlerinden şüphe etmeyecek, fakat Dininden emin olacak ve gerçekler hakkında kendi hükümlerini verecektir.

Eğer bilgileri incelemek ve değerlendirmek için bu önemli yaklaşım oluşturulamazsa İslami fikirler ve bilgiler çocuğun zihninde sadece birçok bilgi kaynağından birisi olarak kalacak ve hayattaki meselelere ve davranışlara hiçbir etkisi olmayacaktır. Dahası Müslüman çocuklarda doğru düşünme metodunun yerleştirilmesi onları daima mefhumları hayatlarında doğru şekilde tatbik etmeye de yönlendirmelidir ki İslami düşünce zihinlerinde bir akademik ders olarak kalmayıp hayata geçirilebilsin.

﴿كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ

"Sana bu mübarek Kitab'ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik."[Sâd 29]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu Adına

Dr. Nazreen Navaz

Hizb-ut Tahrir / Merkezi Medya Bürosu Kadın Kolları Müdiresi

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.