Logo
Bu sayfayı yazdır
Lübnan Yöneticileri Yahudi Varlığını Alenen Tanımaya Mı Sürükleniyor?!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Lübnan Yöneticileri Yahudi Varlığını Alenen Tanımaya Mı Sürükleniyor?!

Haber:

Şarm el-Şeyh konferansının ardından Trump, Gazze'de çözüme ulaşılmasına yardımcı olan Mısır, Türkiye ve Katar yöneticilerini övdü.13/10/2025 akşamı bir televizyon programında Bakan Ghassan Salame, Lübnan'ın “barışın” nihai statüsüne hazır olmadığı için meselenin kara sınırlarının belirlenmesi yönünde ilerlediğini açıklamıştır. Bakan Tamara ez-Zein de onun sözleri gibi açıklamada bulunmuştur.

Yorum:

Birkaç gün önce Gazze'deki savaşın sona erdiğinin ilan edilmesinden beri, tüm gözler Lübnan'a çevrilmiştir;Yahudi varlığı, onu normalleşmeyi ilan etmeye ve aşağılama, zillet, boyun eğme, teslimiyet ve itaat trenine binmeye sürüklemek için saldırılarını artıracak mı, yoksa yeniden inşa olmadan ve herhangi bir odaktan yardımlar almadan, yöneticiler üzerinde değil de insanlar üzerinde bir baskı aracı olarak kalmaya devam mı edecek? Çünkü yöneticilerin, normalleşmeye herhangi bir itirazları yoktur. Nitekim Lübnan Cumhurbaşkanı, Yahudilerin birkaç gün önce Musaylih bölgesine saldırmasının ardından şöyle bir yorumda bulunmuştur: “Gazze anlaşmasında yaşananlardan ders almalı ve Lübnan'da da aynısını yapmalıyız; böylece savaşı değil barış desteklemiş oluruz.”Bu Lübnan'da yeni bir şey değildir; aksine geçmişte de birçok kez yaşanmıştır.

Bu açıklama daha önce ABD tarafından Lübnan yöneticilerinden üstü kapalı bir şekilde talep edilmişti;ama Hochstein, Barak ve Ortigas'ın gönderilmesinden bu yana mesele masada açık ve net bir hale gelmiş olup talep de açık ve net bir hale gelmiştir ki o da şudur; Lübnan uzlaşma sürecine katılmalı ve Yahudi varlığıyla doğrudan müzakerelere girmelidir, aksi takdirde Lübnan'a karşı şiddetli savaş devam edecektir.

Bu nedenle bazıları, yöneticilerin Amerika'nın kendilerinden taleplerini haklı çıkarabilmek için Lübnan halkına yönelik baskıların yoğunlaşmasını beklemektedir.

Biz ise Amerika ve kölelerinin Lübnan'a yaşattığı yıkım, tahribat ve korkuya rağmen diyoruz ki; bizler, Filistin halkı gibi, Mısır halkı gibi, Suriye halkı gibi, Ürdün halkı gibi, Irak halkı gibi, Türkiye halkı gibi, İran halkı gibi ve bütün Müslümanlar gibi İslam ümmetinin bir parçasıyız ve Filistin'i Yahudilere teslim etmeyi ve onların varlığını tanımayı kabul etmemiz mümkün değildir; o halde nasıl olur da normalleşme olabilir?!

Bizler, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bize haber verdiği gibi İslam ümmetimizin içinde birçok hayır olduğundan ve sadece bilinçli ve samimi olanların değil bütün ümmetin hedefleri açığa çıkan Amerikan tiyatrolarını kabul etmeyeceğinden eminiz.

Gazze halkı ve mücahitleri ve aynı şekilde Güney Lübnan ve Beka Vadisi halkı, sabır, dayanıklılık ve kararlılıklarıyla ümmetin cihada hazır olduğuna dair bizim için açık bir örneklik sunmuşlardır.

Tüm ümmet, kendisini bu durumdan kurtaracak birini beklerken Amerika ise, ümmet, kendisi için bilinir hale gelen hain ve ajanların hepsini altüst etmek için harekete geçmeden önce bu durumu kendi lehine kullanmaya çalışmaktadır.

Güç ve kuvvet ehlinden en çok talep edilen şey; harekete geçmek için programlar belirmek amacıyla ümmetin evlatlarından muhlis ve bilinçli kişilerle birlikte etkili, ciddi ve iyi düşünülmüş eylemlerde bulunmak için inisiyatif almalarıdır ki böylece Allah Subhanehu ve Teala'nın razı olduğu şeye ulaşmak mümkün olabilsin.

Ümmetimizde hayır vardır ve bunu hak etmektedir; o halde ey Müslüman ülkelerdeki halkımız, bize içinizdeki bu hayrı gösterin ki böylece işleri hakkıyla gözetecek, ülkeyi kurtaracak ve bize göz diken her bir sömürgecinin elini koparacak tek bir devlete geri dönebilelim.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed Cabir - Lübnan

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.