- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Bu Mutant Varlığın Arbedesini Kim Durduracak?
Haber:
Birçok Arap ve uluslararası haber kanalı, Yahudi varlığının ordusunun 9 Eylül Salı günü Katar'ın başkenti Doha'daki toplantıları sırasında Hamas'ın üst düzey liderlerini hedef aldığını ve istihbarat bilgilerin sağlanmasının ardından hassas bir saldırı düzenlediğini bildirdi ve İbranice kaynaklar da operasyon hakkında ABD'ye önceden haber verildiğini belirtti.
Yahudilerin savaş uçakları Çarşamba günü öğleden sonra Sana ve Hudeyde limanı da dahil olmak üzere Yemen'in birçok bölgesine gelişmiş füzelerle şiddetli bir bombardıman başlattı ve saldırıda binalarda büyük hasar meydana geldi ve onlarca kişi de hayatını kaybetti.
Daha önce de bu varlığın uçakları Suriye'deki birçok yeri bombalamıştı. Bu suç eylemlerine paralel olarak El Cezire ve El Arabiya dahil olmak üzere çeşitli haber kaynaklarına göre Gazze'deki halkımıza uygulanan ablukayı kırmak amacıyla Tunus'un Sidi Bou Said limanında demirlemiş olan Özgürlük Filosu gemilerinden biri de yangın bombası atan bir insansız hava aracı tarafından saldırıya uğradı.
Tunus İçişleri Bakanlığı, 10 Eylül Çarşamba akşamı yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Dün Sidi Bu Said limanında demirlemiş gemilerden birine yapılan saldırı önceden planlanmış bir saldırı olup Bakanlık, sadece Tunus'ta değil, tüm dünyada kamuoyunun bu saldırıyı kimin planladığını, kimin iş birliği yaptığını ve kimin üstlendiğini öğrenebilmesi için tüm gerçeği ortaya çıkarmak üzere gerekli tüm soruşturma ve incelemeleri yürütüyor.”
Yorum:
Yahudi varlığının bu tekrarlanan saldırıları, onun vahşi ve iğrenç yüzünü açıkça ortaya koymaktadır; zira onun suçları tarif edilemez bir boyuta ulaşmış olup bu, artık tüm dünyanın gözü önünde açık bir olgu haline gelmiştir;onu destekleyen ülkeler de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki halk hareketleri bunun delilidir. Uydu televizyon kanalları tarafından yayınlanan öldürme, yıkım ve açlık görüntüleri, liderlerinin medeniyet ve kentleşmeyle ilgili söylemlerine rağmen onun kanlı Nazi yüzünü ortaya çıkarmıştır.
Belki de bazı Avrupalı politikacıların ve büyük spor kulüplerinin bazı üst düzey antrenörlerinin yaptığı açıklamalarda, bu varlığın işlediği suçları açık bir şekilde kınamaları ve reddetmeleri ve onun cezalandırılması ve onunla ilişkilerin kesilmesi yönündeki açık çağrıları, bu varlığın açığa çıkmasının ve kan dökme eğiliminin açık bir kanıtıdır.
Ayrıca Sidi Bou Said limanındaki gemilerden birine saldırı düzenlendiğini duyduklarında Tunus halkının büyük bir halkçı destek göstermesi ve Sidi Bou Said limanında bulunan Özgürlük Filosu'na bu gece gösterdiği destek, bu ümmetin halklarının bu gaspçı varlığın gerçek doğasının farkında olduklarının ve onu tanımayı ya da onunla normalleştirmeyi reddettiklerinin açık bir kanıtıdır; hatta normalleşmenin suç sayılması için açıkça çağrıda bulunmuşlardır.
Gerçekten yürekleri ısıtan şey, bugün Tunuslu gençlerin bilinç düzeyi ve sınırların açılması ve Gazze'deki halkımıza destek olmak için orduların harekete geçirilmesi çağrısında bulunan sloganların atılmasıdır. Aynı zamanda Arap yöneticilerin ajanlıklarını, çarpık iktidar koltuklarına sarılmalarını ve efendilerinin emirlerine boyun eğmelerini ifşa etmeleridir.
Gazze'yi desteklemek için düzenlenen bu gösteride atılan sloganlar arasında şunlar vardı:
"Bizim korkacağımızı veya gideceğimizi mi sanıyorsunuz!
Biz buradayız ve burada kalacağız; kardeşlerimizin acısı dinene ve umut geri dönene kadar burada kalacağız.
Zincirler kırılana ve kuşatma kaldırılana kadar
Gazze'deki çocuklarımızın üzerine zafer güneşi doğana ve karanlık dağılana kadar
Biz Filistin'in yanındayız; Filistin'i ve onu desteklemek isteyen ve Filistin halkına uygulanan ablukayı kaldırmak isteyen herkesi destekliyoruz.
Allah'ın bize yardım edeceğinden ve Allah'ın yardımının yakın olduğundan eminiz.”
Allah'ın yardımı, onu hak edenler ve Allah'ın vaadinin hak olduğuna imanı ve yakinliği sarsılmayanlara kişiler için olup düşmanlarına güvenip onların ayaklarına kapanan ya da geçici bir mevki ya da geçici bir iktidar koltuğu uğruna efendilerinin önünde boyun eğmiş ve aşağılanmış bir şekilde yaşayanlar için değildir.
Bu ümmet hala hayattadır. Sayıları az olmasına ve birçokları boyun eğip çoğu insan da düşmanın saldırganlığını ve suçlarını kaçınılmaz bir gerçeklik olarak kabul etmiş olmasına rağmen fırtına karşısında başlarını eğmeye razı olmayan erkekler ve kadınlar yetiştirmektedir.
“Gazze'deki halkımızın onurlu bir şekilde öldüğü gibi, biz de onurlu bir şekilde yaşamaya ve onurlu bir şekilde ölmeye devam edeceğiz ve buradan ayrılmayacağız.”
Bu bilinç bir umut ışığıdır; çünkü bu ümmet, bu varlığın sadece bir işgal değil, kendi başkentindeki sömürgecinin süngü başı olduğunu, onun gayesinin ümmeti parçalamak olduğunu, onunla normalleşmenin ve onu tanımanın büyük bir ihanet olduğunu ve şeri olarak reddedilmesi gerektiğini ve tek ve pratik çözümün, İslam ümmetinin şerî ve hadarî projesinin, yani Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin arkasında kenetlenmesi gerektiğini idrak etmiştir.
Bugün ümmetin açıkça idrak etmesi gerekenin, köklü çözümün Yahudi varlığını koruyan ve onun nefesini tutan ajan rejimlerin elinde olmadığı, bilakis İslam'a yardım etmek ve bu varlığı ortadan kaldırmak ve onu kökünden söküp atmak için harekete geçtiğinde ümmetin ordularının elinde olmasıdır; Allah'ın izniyle çok yakında kurulacak olan Hilafet, ümmeti birleştirecek, onun enerjisini harekete geçirecek ve ordularına sadece Gazze'yi değil, denizden nehre tüm Filistin'i kurtarmak için liderlik edecektir.
Peki bu gaspçı varlığın arbedesini kim durduracak? Bu mesele, yöneticilerini kökünden söküp atarak otoritesini yeniden tesis ettiğinde ve kendisini tam bir kurtuluşa götürecek Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurduğunda İslam ümmetinin elinde olacaktır. وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباً“Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Ali İbn Salim – Yemen